Raul: Üs tamamen kapatılsın

Küba lideri Raul Castro, Guantanamo'da yalnızca işkencehanenin değil üssün kendisinin kapatılmasını istedi.

soL (DIŞ HABERLER) Küba Devlet Başkanı, tekelci basının Guantanamo'daki deniz üssüyle bu üsteki hapishane/işkencehane arasındaki ayrımı silikleştirdiğini belirtti. Raul Castro, "Bazen basın ajanslarının raporlarında üssün kapatılacağı yönünde bir başlığa rastlıyorum. Haberin devamını okuyunca, kastedilenin işkencehane olduğu, üssün yerinde kalacağı ortaya çıkıyor" dedi.

"İşkencehanelerin ortaya çıkışından beri üssün kapatılmasına yönelik taleplerimizi, işkencehanelere karşı yürütülen uluslararası kampanya lehine geri çekmiştik. Umarım ABD yönetimi işkencehanelerin kapatılması sözünü tutar. Kanımızca adil çözüm budur ve buna ulaşılacağına inanıyorum. Ancak bunun yeterli olmadığını, üssün varlığının topraklarımıza yapılan bir haksızlık olduğunu belirtiyoruz. Yalnızca hapishanenin değil, üssün de kapatılmasını ve işgal ettiği toprağın asıl sahibi olan Küba halkına iadesini talep ediyoruz" diyen Raul Castro, sözlerini, "Üssün ABD'liler için askeri bir önemi yok. Askeri açıdan tam bir fare kapanı. Ancak bu talebimiz konusunda gerekçe sıralamak istemiyorum, çünkü çok fazla var" diyerek bitirdi.

Raul Castro'nun işaret ettiği kafa karışıklığı, Türkiye'deki basında da görülüyor. Bilerek ya da bilmeyerek "Guantanamo kapatılıyor" diye başlık atan birçok gazete, Obama'nın niyetinin yalnızca işkencehane olarak kullanılan bölümü boşaltmak olduğu gerçeğini gizlemiş oluyor.

Üssün öyküsü
Küba, İspanya'ya karşı Ekim 1868'de başlayan Bağımsızlık Savaşı'nı kazanmak üzereyken, iki tarafın da zayıf düşmesinden yararlanan ABD adayı işgal etti. İşgalden geriye ABD şirketlerinin hakimiyetinde bir Küba ve Amerikancı hükümetler bırakarak çekilen ABD, yine de gemilerinin ikmali ve ada üzerindeki hakimiyetinin teminatı olmak üzere Guantanamo Körfezi üzerinde bir üs toprağını 1903'te "kiraladı". ABD, 1934'te daha da işbirlikçi bir hükümetle, üssün kirasını süresiz uzatan ve ABD'nin rızası olmadan anlaşmanın feshini "yasaklayan" bir anlaşma imzaladı. 1959'da bağımsızlığını kazanan Küba, toprağın kirası olarak ödenen cüzi meblağı reddetti ve toprağının iadesini talep etti. 'Soğuk Savaş' sırasında üssün savaş kışkırtıcı konumunu diplomatik olarak savuşturan Küba, üssün varlığına göz yumdu. 2002'de üs insan hakları ihlallerinin doruğu kabul edilen bir işkencehaneye dönüştürüldü ve insanlık onurunun ayaklar altına alınmasıyla hem insan hakları, hem de barış yanlılarının hedef tahtasına yerleşti. Üsteki esir/mahkumlar hukuksuz olarak alıkonuldukları için, statüleri de belirsiz. Bu dönemde Küba, üssün yasadışılığı ve ABD deniz kuvvetlerinin topraklarından ayrılması gibi talepleri geri çekerek, üsteki hapishaneye karşı verilen mücadeleye destek oldu.