Batmış bu dünya!

Dünyada 46 milyon göçe zorlamış kişi, 27 milyon köle, 7 milyon vatansız yaşıyor. Bunlar Birleşmiş Milletler verileri. Gerçek rakamların çok daha fazla olduğu biliniyor.

soL (Ufuk Karaçay) Geride bıraktığımız haziran ayının 20'si Dünya Mülteciler Günü'ydü. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) verilerine göre 2008 sonu itibariyle dünyada 15.2 milyonu mülteci, 827 bini sığınmacı, 26 milyonu yerinden edilmiş insan olmak üzere toplam 46 milyon zorla yurdundan edilmiş insan yaşama tutunmaya çalışıyor. Yine BMMYK verilerine göre toplam 58 ülkedeki vatansız insan sayısı 6.6 milyon olmasına rağmen bu rakamın kayıt altına alınamayanlarla birlikte 12 milyona ulaştığı tahmin ediliyor. AB üyesi Baltık Cumhuriyetleri'nden Letonya ve Litvanya'da bile "vatansız" statüsünde yüz binlerce kişi yaşıyor. Dünyadaki mültecilerin yüzde 80'i Pakistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Tanzanya, Suriye, Çad, Kenya, İran, Ürdün gibi ülkelerde "misafir ediliyorr". BMMYK'ya kayıtlı mültecilerin neredeyse yarısı Irak ve Afganistan'dan gelmekte.

Son dönemde, özellikle Afganistan, Pakistan, Irak, Somali, Sudan ve Sri Lanka'da yaşanan işgaller, savaşlar, yoksulluk ve zulüm nedeniyle milyonlarca insan, başta komşu ülkeler olmak üzere, dünyanın dört bir yanına kaçmak zorunda kaldı.

Batılı sığınma ülkelerine erişimin ve girişin yasal zorlukları, yasal yollarla seyahat ve girişin neredeyse imkansız olması sığınmacı ve mültecileri yasadışı ve büyük hayati riskler taşıyan yollarla, insan kaçakçıları aracılığıyla göçe mecbur ederken bir yandan da insan tacirlerinin eline düşme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Özellikle batı ülkeleri ve transit ülkelerde sınırdışı edilme riski ve oranının yüksekliği de yasadışı göçü, dolayısıyla göçmen kaçakçılığını ve insan ticaretini sürdürmeye olanak sağlıyor.

AB: Yan cebime koy
Avrupa Birliği ortak iltica ve göç sistemi, temeli Avrupa Konseyi'nin 1999 Tampere zirvesinde aldığı kararlara dayanan ve AB üye ülkeleri arasında iltica ve göç alanında mevzuat ve uygulama alanında uyumlaştırmayı amaçlayan bir sistem. Avrupa Birliği yayınladığı direktifler, yönetmelikler ve kararlar ile bir taraftan sığınmacı ve mültecilerin adil bir iltica sistemine erişimi için güvenceler getirdiğini iddia ederken, bir taraftan da istisna tanımayan katı göç ve vize politikaları ile yine aynı gruba karşı yüksek duvarlar örmektedir. Özellikle son yıllarda yaygınlaşan, sınır ötesi göç kontrolü, taşıyıcı sorumluluğu gibi uygulamalar yasal yollarla ülkelerini terk edemeyen ve transit ülkelerde bulunan sığınmacıları insan kaçakçılarının ve tacirlerinin kucağına itmekte, suistimale açık hale getirmektedir.

Ancak Avrupa Birliği'nin katı göçmen politikasının ardında "yasadışı" yollarla birlik ülkelerine giren kaçakların ucuz işgücü olarak kullanılması yatıyor. Göçmen politikası sıkılaşıp önlemler arttıkça, kaçak işçilerin çalışma koşulları ağırlaşıyor.

Bu koşullarda göçe zorlanan, sığınma ve iltica talebiyle yerlerinden edilen insanlar özellikle batılı ülkelerin göç, sığınma ve iltica politikaları nedeniyle kaçak göçmenler olarak insan tacirleri ve kaçakçılarının eline düşüyor.

Sermayenin sürekli artan kâr hırsı ve farklı sektörlerdeki ucuz emek sömürüsüne artan talebi ile insani yaşam koşullarının işgaller, savaşlar, yoksulluk gibi nedenlerle ortadan kalktığı bölgelerdeki imkansızlıklar "insan ticaretinin dünya pazarını" oluşturuyor. İnsan kaçakçılığından elde edilen gelir yıllık olarak 9.5 ila 30 milyar ABD Doları arasında seyretmekte.

Kayıtlarda 27 milyon köle var
Cinsel istismar, zorla çalıştırılma, kölelik, organ mafyası gibi alanlarda kendisini gösteren insan kaçakçılığı ve ticareti, dünyanın neredeyse tamamında yapılıyor. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) raporuna göre, çoğu Asya, Afrika ve Doğu Avrupa'da olmak üzere 127 ülke insan kaçakçılığı ve ticaretinin kaynağı olarak gösterilirken 98 ülkenin de transit ülke olarak kullanıldığı belirtiliyor. Mağdurların götürüldükleri yerler ise Batı Avrupa ülkeleri ve ABD. Dünyada 27 milyon insan bugün köle olarak çalıştırılıyor. Bu sayı, insanlık tarihi boyunca ulaşılan en yüksek rakam. Kayıtlara geçmeyen insanların sayısı ise oldukça fazla. İnsan ticaretine maruz kalanların yüzde 80'ini kadın ve genç kızlar, yüzde yüzde 50'ye varan oranını ise çocuklar oluşturuyor. Erkekler ise maden ocaklarında, tarlalarda ve tehlikeli işlerde, sağlıksız koşullarda hiçbir sosyal güvenceleri olmadan ağır işçi olarak çalıştırılıyor. Yaş oranına dahi bakılmaksızın insanın sömürülmesini hedefleyen bu çarkta işçilerin kaçması ve haklarını aramasına karşı genellikle şiddete başvuruluyor. Fiziki ve psikolojik yönden şiddete maruz kalan parasız ve kimliksiz insanlar zorla alıkonuyor. Kaçabilenler ise bulundukları yerlerde polise yakalanmamak için sığındikları sağlıksız mekanlardan aylarca çıkmadan hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar.