Denizler'i darbeci ve ırkçı yaptılar!

37 yıl önce idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını karalamak için son yıllarda yürütülen yoğun mesaide Deniz Gezmiş'in ne İttihatçılığı, ne ırkçılığı, ne de darbeciliği kaldı.

soL (HABER MERKEZİ) Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 37 yıl önce idam edildiler. 37 yıl boyunca Denizleri karalamak için çok fazla kalem oynatıldı.

Son yıllarda, emperyalizme gitgide daha fazla köleleşen Türkiye'de kaçınılmaz olarak anti-emperyalizmle birlikte anılan Deniz Gezmiş ve arkadaşları gençliğin yeniden gündemine oturunca, karalama kampanyaları yoğunlaştırılmaya başlandı. Mücadeleleri uğruna yaşamını yitiren devrimciler ya küçümsenir, ya da akla hayale gelmeyecek şeylerle suçlanır oldu. Kimi zaman "boşu boşuna ölen ve gençlik heyecanına kurban giden zavallılar" olarak gösterildiler, kimi zaman da "gözünü kan bürümüş katiller" olarak. Bu propagandada en çok hedef alınan isim, Deniz Gezmiş oldu. İşte, son birkaç yıldır Deniz Gezmiş ile ilgili ortaya atılan asılsız iddialardan bazıları:

Yeni Şafak gazetesinde "Taha Kıvanç" imzasıyla yazan Fehmi Koru, "Çete İzleyicisi" başlıklı yazısında "çeteleri araştıran Sivaslı emekli bir öğetmen olan" meçhul şahıs Salman Yüksel'in kitabından bir alıntı yaparak Deniz Gezmiş'i devletin kullandığını iddia etti. Buna göre "Sarp Kuray, Deniz Gezmiş&acutei saklandığı bir evden diğerine Adalet Partili (AP) Bakan Turhan Şahin&acutein makam arabasıyla taşımıştı. Turhan Şahin, 27 Mayısçı İrfan Solmazer ile iş ortağıydı ve hazırlanıp düşük doğan 9 Mart olayının içindeydiler. Darbe hazırlığında olanlar solcularla ittifaka giriştiler."

Zaman ve Aksiyon'un röportaj yaptığı, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını idama gönderen mahkemenin savcı yardımcısı Baki Tuğ, solcuların cuntacılık yaptığını ve "12 Mart olmasaydı 3 milyon kişiyi öldüreceklerini" öne sürdü.

Milliyet yazarı Hasan Cemal, AKP'ye açılan kapatma davasından ve "darbe süreci"nden olan rahatsızlığını ifade ederek "gençliğin demokrasi karşıtı güçlerce kullanılması"ndan duyduğu endişeyi dile getirdi. Devletin Deniz Gezmiş'i kullanıp ona bomba patlattırdığını iddia eden Cemal, Cumhuriyet gazetesine bomba atan ve Danıştay'a baskın yapan kişilerle özdeşleştirdi.

Cemal şu ifadeleri kullandı: "Kırk yıl önce Deniz Gezmiş'lerin devrimci heyecanını kullanarak, 'Onlara mısır patlatır gibi bomba patlattırarak' darbeye ortam hazırlamak isteyenler, bir süredir yine sahnedeler... O dönem de sağda solda gençlere bomba patlatıp darbenin yolu açılmak isteniyordu. Bu kepaze oyunun içinde ben de vardım. Bugün de oynanıyor bu oyun. Türkiye'de tıpkı kırk yıl önceki gibi bir darbe ortamı oluşturulmak isteniyor. Ve bizden daha hâlâ bu oyuna seyirci kalmamız, kayıtsız kalmamız talep ediliyor. Darbe süreci kesilecek mi, yoksa AKP kapatılarak başarıya mı ulaşacak, bilemiyoruz." Cemal bu iddialarının ardından ise, "Kırk yıl sonra hiç olmazsa Deniz Gezmiş'lerin anısını rahat bırakın. Çekin ellerinizi Deniz'lerden" diye yazısını bağladı.

Star yazarı Ahmet Kekeç, "Şu mübarek kurban bayramında sırası mıdır? Sırasıdır... Oturup nostalji yaparlar 'Deniz'ler, Ulaş'lar, Mahir'ler' diye yüksek perdeden ve duygu dozu yüksek yazılar yazarlar" diye girdiği yazısında, "İrfan Solmazer'in temin ettiği bombaları Kızılay'da Deniz Gezmiş'e patlatmışlar. Nasıl pis bir oyunun figüranları haline getirildiklerini anlayamadan telef edilmişler, öldürülmüşler, darağacına gönderilmişler. Yazık olmuş..." diye yazdı.

Dönemin TBMM Başkanı AKP'li Bülent Arınç, Milli Eğitim Şurası'nda üniversite gençliğinin zararlı ideolojiler tarafından elde edildiğini söyleyerek savını pekiştirmek için "Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hayatını incelediğimizde çoğu 68'linin ideolojik kavga, lider olma hevesi, para ve kadınla elde edildiklerini görüyoruz" iddiasını ortaya attı.

Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, kariyer basamaklarını Deniz Gezmiş aleyhindeki arkası yarın tadındaki yazıları ile tırmandı. "Her Taraf"adlı köşede başlayan yazılar, Kütahyalı'nın terfi ederek kazandığı kendine ait köşesinde sürdü. Kütahyalı, Deniz Gezmiş'in hem ideolojik kökeni ve aile yapısı itibariyle İttihatçı olduğunu, hem de adını koyarak İttihatçılığı savunduğunu yazdı. Kütahyalı bu iddiasını, "Gezmiş ile Mamak cezaevinde üç ay kadar yatmış olan o dönemin devrimci aktörlerinden biriyle kurduğu temasa" dayandırdı. Kütahyalı, Deniz Gezmiş'in İttihatçılar arasından Yakup Cemil'i de kendine idol olarak seçtiğini savundu.

Kütahyalı, Deniz Gezmiş'lerin ideolojik konumlanışını tarif ederken, "O kuşaktan itibaren bu topraklarda zaten varolan İttihatçı-Kemalist milliyetçilik ile üçüncü dünyalı Marksizm-Leninizm birleşerek tam bir ideolojik zehir etkisi kazandı" ifadelerini kullandı. Kütahyalı daha da ileri giderek, "Devlet Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına bomba attırdı. Ne olur olmaz diyerek sağda da yeni gençler örgütlendirildi" gibi bir iddiada bulundu ve 68'li öğrencilerin mücadelesi için "Ergenekon'un başlangıcı" yakıştırmasında bulundu.

Kütahyalı, şu sözleriyle de Hrant Dink'in öldürülmesinde Deniz Gezmiş'lerin yaydığı fikirlerin payı olduğunu iddia etti: "O devrimci-milliyetçi tohumların Hrant katledilince 'Türkiye bir düşmanını kaybetti, hoş gidişler ola' diyebilecek gözü dönmüşlükteki günümüz ulusalcı-sol siyasi dilin oluşmasında payı büyüktür."

Kütahyalı, bir başka yazısında ise Deniz Gezmiş ile babası arasında geçtiği varsayılan ve Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmış olan bir mektuplaşmadan yola çıkarak hem Deniz ve babasının ırkçı ve Ermeni düşmanı olduğunu savundu.

Taraf yazarı Etyen Mahçupyan da bu yazıyı veri alarak, "Gazetemizin genç kalemlerinden Rasim Ozan Kütahyalı'nın solcuları kızdırmak gibi bir huyu var. Deniz Gezmiş'in babasıyla olan mektuplaşmasını yeniden gündeme getirmesi bazı çevrelerde hiç de hoş karşılanmadı. Çünkü bu yazışma Gezmiş'in epeyce basmakalıp bir kemalist, babasının da İttihatçılığı fazlasıyla çağrıştıran bir ırkçı olduğunu ortaya koyuyordu" dedi.

Zaman yazarı Mümtazer Türköne, üst üste yazdığı yazılarla "hepimiz kullanıldık" edebiyatı yaptı. Türköne'nin danışmanlarından biri olduğu ve ülkücü bir militan olarak geçirdiği yılların "Yaşar" adlı bir karakter ile uyarlandığı "Hatırla Sevgili" dizisinde de başlarda sağ ve solu eşitleyen bu tutum hakimdi. ATV'de yayınlanan dizi, izleyici kitlesinin Deniz Gezmişler'e duyduğu sevgi nedeniyle bir süre sonra sola dümen kırar gibi oldu. Fakat dizinin "solculuğu", bu kitlenin ilgisini apolitize etmek ve solcu gençleri "iyi niyetli, naif, cesur, ama harcanmış insanlar" olarak göstermekten öteye gitmedi.