soL (DIŞ HABERLER) Avrupa Sosyalist Partisi (PES), İspanya'nın Başkenti Madrid'de yeni bir manifesto açıkladı. 26 ülkeden "sosyalist" ve sosyal demokrat partilerin temsilcilerinin katıldığı iki günlük PES zirvesinde, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eş Başkanı Ahmet Türk, DTP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ile DTP Avrupa Temsilcisi Faik Yağızay da yer aldı. Yaklaşan Avrupa seçimleri öncesinde PES'in kampanyasının ana hatlarını belirten programda, Avrupa güvenliğinin sağlanmasında NATO ile uyumlu ortaklık isteyen PES, ekonomik krizden çıkmak için aynı uyumu Dünya Bankası ve IMF ile müzakerelerde de bekliyor.
NATO ile uyum şartmış
Yeni manifestonun en ilginç yanı "Avrupa güvenliği ve savunması" konusundaki çözüm önerileri oldu. Avrupa'nın kendi sınırları dışındaki bölgelere de "barış ve kalkınmayı" sağlamak üzere müdahil olmasını talep eden PES, Avrupa ülkelerinin aralarındaki işbirliğini artırmalarını istedi. Ulusal duyarlılıklarla çatışmayan bir güvenlik ortaklığının NATO ile uyumlu olarak geliştirilmesini isteyen PES, yeni ABD yönetimini de taltif ederek, "ABD'nin yeni demokratik yönetimi ile Atlantik ötesi ilişkilerin geliştirilmesine devam edilmelidir" dedi.
Çin konusuna da değinen PES, bu ülkeyle, insan haklarına saygılı olduğu müddetçe ticaretin geliştirilmesini salık verirken, Türkiye'nin AB üyeliğinin, "Avrupa kriterlerine uyum sağlaması durumunda" desteklenmesini istedi.
Lizbon Anlaşması tutkusu
PES, İrlanda'nın referandumla Lizbon Anlaşması'nı reddetmesinin ardından, "halkın tercihine saygılıyız, ama Lizbon Anlaşması'nın bütün AB ülkeleri tarafından imzalanmasını istiyoruz" diyordu. PES, manifestosunda, Lizbon Anlaşması'nın imzalanması talebini yeniden gündeme getirdi. Lizbon Anlaşması, Yunanistan, Türkiye, Portekiz, İrlanda başta olmak üzere bir dizi ülkenin komünist partileri tarafından, "NATO ile daha fazla uyumlu halde operasyon düzenlemenin önünü açan ve emekçilerin kazanılmış haklarına yönelik neoliberal politikaları dayatan bir anlaşma" olarak tanımlanıyor.
Şeffaf bankacılık, IMF ile pazarlık
PES'in manifestosunda, Avrupa'yı da sarsan küresel kriz de ele alındı. Avrupalı bankaların "daha şeffaf" olmasının istendiği manifestoda, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlarla uzun diyalogların sonucunda "halkların menfaatine" anlaşmalar yapılması çağrısında bulunuldu. Dünya Ticaret Örgütü'yle "revize" edilmiş ilişkiler öngören manifestoda, serbest piyasaya karşı olunmadığı açıklandı. Manifestoda muhafazakarların "piyasanın belirleyiciliği" ilkesine karşı çıkılarak, AB üyesi ülkelerin piyasa üzerindeki denetim mekanizmalarını güçlendirmesi önerildi.
İşçi hakları konusunda "eşit işe eşit ücret" diyen manifestoda, işten çıkarmalar, hak gaspları gibi konularda herhangi bir açıklama yapılmadı. Sendikaların maliyeti artırmadığını savunan PES, "aksine, bunlar başarılı bir ekonominin temel ihtiyaçları, çünkü işçinin çalışma motivasyonunu artırıyorlar" ifadesini kullandı.
Manifestoda, küçük ve orta ölçekli işletmelerin AB ekonomisinin bel kemiği olduğundan ve devletler tarafından desteklenmeleri gerektiğinden bahsedildi.
'Silah satışı olsun ama silahlanma olmasın'
Nükleer silahlanma başta olmak üzere, genel olarak silahlanmalara karşı çıkan manifesto, AB'ye, bu konuda dünya siyasetinde bir adım atması çağrısı yaptı. Birliğin silah ihracatına da değinen manifesto, "şeffaf" satışlar yapılmasını ve "sınırlama" getirilmesini istedi.
'Yabancılar düşman değil, fırsat'
Manifestonun ilgi çeken bir başlığı da, "göçmenlik" konusu oldu. Yasadışı göçlere, beyin göçüne ve insan kaçakçılığına karşı olduğunu açıklayan PES, Avrupa'ya yasal yollarla gelenlere yönelik düşmanlığa son verilmesini istedi. "AB göçmenlik konusunu idare etmeye çabalıyor, fakat bizim daha fazlasına ve iyisine ihtiyacımız var" denilen manifestoda, yeni gelen işçilerin Avrupa'nın refahının artmasına katkı sunacakları ifade edildi.