soL (HABER MERKEZİ) Boğaziçi Üniversitesi'nden Binnaz Toprak'ın Açık Toplum Enstitüsü için yaptığı "Türkiye'de Farklı Olmak: Din ve Muhafazakarlık Ekseninde Ötekileştirilenler" başlıklı araştırma "mahalle baskısı" kavramını yeniden gündeme getirip tartışılmasına neden olmuştu. Araştırmanın Anadolu'da mahalle baskısının azalmadığı, aksine AKP ve cemaatler eliyle desteklenerek arttığına dair bulguları "hoşgörü" masallarını anlatmayı seven "muhafazakar" çevreler ve özellikle de Zaman Gazetesi tarafından tepkiyle karşılanmıştı.
Zaman Gazetesi "Böyle araştırma mı olur" diyerek araştırmanın "bilimsel olmadığını" savunmaya girişmişti. Toprak'ın Anadolu'da muhafazakarların uyguladığı baskı ve sindirmeye dair bulguları ortaya koyan araştırmasını beğenmeyen Zaman Gazetesi, Hürriyet yazarı Hadi Uluengin'in Fatih ve Nişantaşı'nda yürüttüğü "alan araştırması"nın "mahalle baskısı" diye bir şeyin mevcut olmadığına dair bulgularını ise çok beğenerek, Uluengin'in araştırma sonuçlarını açıkladığı köşe yazısını aynen yayınladı.
Fatih ve Nişantaşı "alan araştırmaları"
Uluengin'in "alan araştırması" Fatih'te "tak takıştır ve sür sürüştür bir refakatçiyi koluna dolayıp" Çarşamba gibi mahalleleri boydan boya gezmesi ve Nişantaşı'nda "bir fincan espresso veya bir kadeh şarap yudumlayarak, kaymak tabaka burjuvazi"yi seyretmesine dayanıyor. Uluengin bu uzun soluklu araştırmaları sonucunda Nişantaşı'ndaki "mahalle baskısı"nın da Fatih, Üsküdar, Bağcılar'dakinin aynısı olduğu ve aslında olmadığı, kimsenin kimseye baskı yapmadığı, aksine herkesin son derece hoşgörülü olduğu sonucuna varıyor.
Uluengin'in araştırma bulguları ise şöyle: örneğin Uluengin'in Fatih Çarşamba'da "kolunda dolaştırdığı" refakatçimin omzuna düşen saçlarına veya tırnaklarına boyadığı kırmızı ojelere kimse dönüp yan gözle bakmıyor. Hatta bir keresinde Uluengin bir ramazan günü Hırka-i Şerif'ten Darüşşafaka'ya kadar dudağında cigarayla yürüyor da &ndashki bunu "kasten" yani deney amaçlı yapıyor- yine kimse dönüp bakmıyor.
Uluengin Nişantaşı'ndaki gözlemleri sonucunda da "en lüks mağazalarda alışverişe çıkmadan önce dört çarpı dört otomobillerinin anahtarını kahyaya teslim eden ve türbanlı, çarşaflı giyinen hanımlara" dönük de herhangi bir baskı olmadığını gözlemliyor.
Uluengin'in araştırmaları sonucu vardığı bir takım "teorik" sonuçlar da mevcut. Mesela, Türkiye'deki "mahalle baskısı" aslında "köy baskısı"ndan kaynaklanıyor. Ve "ne zaman ki o köy sırf mekanda değil ruhiyatta da çökecektir, ülkemizin bütün Fatih semtlerinde bira içilebilecek ve bütün Teşvikiye semtlerinde hicáp dolaşılabilecektir" temennisi de araştırmacının rüyalarını süslüyor.