Basında "yorum" arsızlığı

Gazetelerin internet sitelerinde, Kürtlere ve değişik etnik kökenlilere dönük hakaret içeren yorumlar rahatlıkla yer alabiliyor. Konuyu “editör yetersizliği”yle açıklamaya çalışan gazeteler, hukuken ve vicdanen suçlu durumunda.

soL (HABER MERKEZİ) Gazetelerde ve haber portallarında yayınlanan ırkçı ve Kürt düşmanı yorumların sayısında gözlemlenen artışın tek nedeni, halklar arasında düşmanlığa yol açan milliyetçiliğin tırmanması değil. Bunda, gazetelerin bu eğilimi körükler tarzdaki haberciliğinin ve yapılan yorumlara herhangi bir denetim uygulamamasının da büyük payı var. Yorumlarda giderek artan ırkçı söylemin tepki çekmesi üzerine, bazı yayın organları kendilerini "editör azlığı", "editörlerin konu hakkındaki bilgilerinin eksikliği" gibi gerekçelerle savunmaya çalışıyorlarsa da, bu birinci dereceden sorumlu oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Söz konusu gazeteler, haberleri sunuş tarzlarıyla zaten düşmanlığın zeminini hazırlıyorlar ve aynı haberin altındaki ırkçı yorumlar editörün onayından geçerek yayınlanıyor.

Öyle habere böyle yorum
Irkçı ve Kürt düşmanı okur yorumları genel olarak provokatif ve milliyetçi haberlerin hemen altında yer alıyor. Bu konuda en çarpıcı örnek, Milliyet gazetesinin yayınladığı "Malatya'da PKK sempatizanlarına linç girişimi" haberi oldu. Habere göre, Malatya otogarında "PKK sempatizanları" Dağlıca baskını haberini izleyip "iyi olmuş" demiş, "vatandaş da tepki göstermiş"ti. Milliyet gazetesi, bir duyumu sorgulamadan gerçek gibi göstererek ve linç girişimini "vatandaş tepkisi" olarak duyurarak, bir dizi provokasyona imza atmakla yetinmemiş, konu hakkındaki okur yorumlarını da sansürlemeden yayınlamıştı: "İdam cezası geri gelmeli! Böyle şerefsizler sorgulanmadan asılmalı! Bunların askere kurşun sıkan şerefsizlerden farkı ne ki?" "Bıraksaydınız ya güvenlik güçleri neden engellediniz halkı. Linç edilmeli böyleleri. İbret olsun diye..." "Neden kurtarılıyor anlamadım bırakın gebertsinler. Yapmayın linç girişiminden kimi kurtarıyorsunuz yazıklar olsun!"

"Türkiye Türklerindir" lejandını kullanan Hürriyet gazetesi de, ırkçı ve düşmanlık yaratacak yorumları okurlarına sunmaktan çekinmiyor. Hatırlanacağı gibi, gazetenin genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, Dağlıca saldırısının ardından, savaş uçaklarının "Kuzey Irak semalarında alçak uçuş yaparak kırılmadık cam bırakmamasını" talep etmişti. Gazetenin yayın politikası Kuzey Irak'a yönelik bir askeri operasyona zemin oluşturulacak biçimde kurgulanırken, okur yorumları bir adım öteye geçti. "Bir an önce Irak'a girip bu şerefsizlerin soyunu kurutalım" ifadesi Dağlıca'da bir tabura yönelik PKK saldırısı haberinin altında "yorum" olarak yer aldı. Özkök, bir başka gün, Kürt illerindeki eylemleri Aktütün saldırısının yarattığı "şımarıklık" olarak yorumlayınca, bir okur, eylem haberlerinin altına "Bence teröristleri dağda arayacağımıza şehirlerdekileri halledelim önce, bulması kolay hem daha çoklar" demekten geri durmadı.

Altınova'da adli bir olay, Kürtlere yönelik lince dönüşüyor. Basın, "olaylar Kürtler ve yörenin yerlileri arasında" gerçekleşti diye yazıyor. Yani "bir grup yerli, diğerleri sonradan geldi" demeye getiriyor. Haberi gören okur ise İnternethaber adlı sitedeki gibi yorumunu yazıveriyor: "Helal olsun Altınova halkına bu piçler başka dilden anlamaz çünkü... Hepsinin dibine gaz döküp ... aynı Hitlerin yaptığı gibi..."

Kürtlere yönelik soykırım isteği bile yer bulabiliyor
Irkçı yorumlar, sadece çatışma haberlerinin altında görülmüyor. Hakkari'de meydana gelen depremde, devletin yardım ulaştırmamasına yöre halkı tepki gösteriyor, valiliği taşlıyor, polis depremzedelere saldırıyor ve bu haberin altında, Mynet'te şu okur yorumlarına yer veriliyor:

"Düzce'de kışın en soğuk zamanı deprem oldu binlerce insan öldü ama kimse isyan etmedi... Bingöl'de körfez depreminin binde biri oldu hainler isyan etti. Hakkâri'de depremcik oldu bu bölücüler isyan ediyor. Bunların hepsi vatan haini" "Biz oralarda 30 bin şehit verirken acındırmadık kendimizi. Adam olsalardı yardım yapılırdı. Onları dinamitle değil kitle imhalarla ... etmek lazım başka türlü olmuyor. Askerin kellesini kesmeyi biliyorlardı! Hak ettiler Yüce Allah daha beterini versin değil Hakkari, Diyarbakır, Tunceli, hepsi çeksin 30 bin askerin çektiğini, ailesinin çektiğini, vatanseverlerin çektiğini. İngiliz'e uyup Kürt devletini kurmaya kalksınlar sonra Türkiye'den yardım istesinler. Ne güzel be..."

Bir diğer örnek, Kürtçe'nin seçmeli ders olması haberlerinden. Bir başka portal, söz konusu haberi okurlarına ulaştırmakla kalmıyor, "boş konuşmayın. Tek dil var Türkçe Kürtçe de neymiş! Zaten Kürtçe çok kaba bir dil ve Kürtçe konuşan insanlar da şiveli konuştukları için insan nefret ediyor. Bir de yok mu sokaklarda caddelerde avazları çıktığı kadar bağırarak Kürtçe konuşanlar! Telefon kullanmasını bilmeyen adam Kürtçeyi nasıl ders olarak görecek?" gibi okur yorumlarını da sunuyor.

Dinci basında dini motifli ırkçılık
Zaman gazetesinde Aktütün saldırısının ardından yapılan yorumlar dinci tonlar taşıyor ama ırkçılık konusunda diğer gazetelerden pek de aşağı kalmıyor. Dinci basının "renk vermeme"ye yönelik "dikkatli üslubuyla" dikkat çeken gazetesinde, okuyucular, "biz ne zaman öldüreceğiz" diyebiliyor: "Kardeş olmaya kardeşiz bir itirazımız yok buna ama Habil olmak hep bize mi düşecek?"

CHP'li Kılıçdaroğlu'nu Tuncelili olması üzerinden eleştirebilen gazetede okur "bizim de Kabil olmaya (bizim de öldürmeye) hakkımız var" diyor. Son dönemde Kürt sorununun toplumun cemaatleşmesiyle çözülebileceği iddialarının yer aldığı gazetenin haberleri sunuş biçimi ile "uçur uçağı patlat camı" görüşü arasında ise hiçbir fark bulunmuyor.

Kürt düşmanlığından fazlası da var
Aynı gazetelerde Araplar, Ermeniler, Yunanlar da sık sık aşağılayıcı ifadelerin hedefi olabiliyorlar. Okurlar, Türk dış politikasının değişimine göre, Arapların "arkadan vuran aşağılık kahpeler" Yunanların "ana karnında çocuk süngülemeye yatkın" olduğunu söyleyebiliyor. Ermenilik ise aynı okurların dilinde bir tür küfür... Sevilmeyen bir siyasetçi ya da lider "Ermeni"likle suçlanıyor. Museviler hakkında da ağır ve aşağılayıcı tabirler kullanmaktan çekinilmiyor.

Karşılıklı atışma
Bu tarz ırkçı ve sorumsuz yayıncılık "okur yorumu" adı altında bazı Kürt sitelerine de sıçramış durumda. En yaygın örnek çatışmalarda ölen askerlere TC'nin p..'leri denmesi. Türk halkını aşağılayan, düşman ilan eden yorumlara da giderek daha fazla rastlanıyor.

Irkçı yorumlara direnememek
Milliyet gazetesi, Hrant Dink suikastinin ardından yayınladığı okur yorumları üzerine eleştirilerin hedefi olduğunda, Milliyet okur temsilcisi Derya Sazak, "Irkçı okura direnmek" yazısında yorumların "Milliyet'in yayın ahlakı ve TCK'nın belirlediği" editoryal süzgeçten geçtiğini söylemişti. Sazak, bazı ırkçı yorumları elediklerini, "gazeteciliğin kendilerine yüklediği sorumluluk gereği, okurların her görüşünün yayınlanmadığı"nı iddia etmişti.

Gazeteler suça zemin hazırlıyor
Gazeteler "kişilere ve kurumlara hakaret" gibi suçları da kapsayan okur yorumları nedeniyle "okur yorumlarından gazete sorumlu tutulamaz" diyor, ancak hukukçular, yorumun gerek gazeteyi gerekse yorumcuyu bağlayacağını söylüyorlar.

Türkiye'nin 2002'de onayladığı, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ndeki 20. madde, "ulusal, ırksal ya da dinsel nefretin, ayrımcılık, düşmanlık ya da şiddete kışkırtma biçimini alacak şekilde savunulması, yasalarca yasaklanır" diyor ve düşünce özgürlüğünün sınırları 20. madde tarafından belirleniyor. Editörlerin kontrolünde yayınlanan yorumlar ise "suçun oluşmasına ortaklık" anlamına geliyor

soL'un notu
soL Haber Portalı olarak, haberin konusu olmaları nedeniyle somut örnekleri burada (birkaç tanesi dışında) olduğu gibi aktarmak durumunda kaldığımız için okurlarımızdan özür diliyoruz. Söz konusu yorumların geldiği noktayı gösterebilmek amacıyla, içeriğine dokunmadan alıntıladık.