Basın Dersim'i yeni keşfetti!

Avrupa Parlamentosu, DTP milletvekilleri ve Tunceli Belediye Başkanı'nın konuşmacıları arasında yer aldığı, "Dersim '38 Konferansı"na ev sahipliği yaptı. Konuşmacıların bölgenin bugünkü koşullarına dikkat çektiği konferans ile ilgili olarak Türkiye'de medya yine "skandal sözler" peşindeydi.

soL (HABER MERKEZİ)Dersim'i Yeniden İnşa Derneği tarafından 13 Kasım'da Avrupa Parlamentosu'nda "Dersim '38 Konferansı" başlığıyla gerçekleştirilen toplantı, medyada yine "skandal", "şok" sözleriyle yankı buldu.

Konferansın konuşmacıları arasında Tunceli Belediye Başkanı Songül Abdil Erol, DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, DTP Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk ve Ragıp Zarakolu da vardı. Avrupa Parlamentosu Üyesi Feleknas Uca'nın yönettiği konferansın açılış konuşmasını Dersim'i Yeniden İnşa Derneği adına Haydar Işık yapmıştı. Konferansa Avrupa Parlamentosu'nun ev sahipliği yapmasına rağmen, konferansı yöneten AP üyesi dışında AP'den konuşmacı olmaması dikkat çekiyordu.

Konuşmalar
Toplantıda konuşan DTP Milletvekili Şerafettin Halis Dersim'de Kürt kimliğinin yanında "Kızılbaşlık" da olmasına dikkat çekti ve bunun Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye'sini rahatsız ettiğini söyledi. Halis, Dersim Katliamı ile ilgili olarak 50 yılı geçmiş hükümet arşivlerinin açılmasını da istedi.

Ragıp Zarakolu konuşmasında "Reform iddiası ile gelen bir hükümet 'tek bayrak, tek millet' nidalarına dönüyor ise burada bir sorun var" diye konuştu ve Türkiye'de şu anda defakto bir savaşın sürdüğünü söyledi "defakto bir savaş olduğu için de o hareketin önderi defakto olarak askeri bir garnizonda tek başına tutulabiliyor" dedi.

Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil konuşmasında Türkiye'de demokratikleşme sorununun olduğunu belirtti ve "asimilasyonun, sivillere dönük infazların, tutuklamaların ve özellikle tehlikeli gördükleri insanların yurt dışına sürgün edilmelerin devam ettiğini" söyledi. Abdil "Kürt sorunu çözülmeden süre giden ihlal ve baskıların ortadan kalkamayacağını" da sözlerine ekledi.

DTP milletvekili Aysel Tuğluk konuşmasında "Kürtler isyan edip haklarını arasa terörist ilan ediliyorlar" dedi ve "tek millet, tek dil" söyleminin Sakarya'da Atınova'da yaşanan lincin yasal zeminini oluşturduğunu söyledi. Abdil ayrıca Tunceli'de kent girişinde sıkı aramalar yapıldığını, faili meçhuller yaşandığını, güvenlik güçlerince şehrin sürekli izlendiğini, telefonların dinlendiğini ve ormanların yakıldığını ileri sürdü.

AP'nin ilgi alanı
Konferansın ilgi çekici yönlerinden biri Avrupa Parlamentosu tarafından düzenleniyor oluşu. Türkiye'deki farklı etnik kimlikler Avrupa Parlamentosu'nun özel olarak ilgilendiği alanlardan birini oluşturuyor. Bu güne dek AP Türkiye'de Kürtler ve Ermeniler üzerine birçok etkinliğe ev sahipliği yaptı. Avrupa Parlamentosu ayrıca Türkiye'de Kürt sorunu merkezli pek çok rapor hazırladı. Dersim Konferansı ile aynı gün AP "Türkiye'de Ermeni kültürü mirasının yeniden keşfine yolculuk" adlı bir panele de ev sahipliği yaptı.

Medyanın "skandal" merakı
Konferansın Türkiye basınına yansımalarında ise "skandal" değerlendirmeleri ağırlıktaydı. Haberlerde temel referans kaynağı Zaman Gazetesi'nde yer alan Selçuk Gürtaşlı'nın "Tunceli Belediye Başkanı'ndan skandal sözler" başlıklı haberi oldu. Haberde "skandal" olarak nitelenen sözler ise Tunceli Belediye Başkanı'nın "teröristlere gerilla demesi"ydi, ki bu artık medyanın "alışıldık" skandalları arasındaki yerini almış bulunuyor. Aynı haberden yola çıkarak "AP'de akıl almaz iddialar! Tunceli Belediye Başkanı ve DTP'lilerin katıldığı toplantıda skandal..." başlıklı haberinde Kanal D, kentin girişi ve çıkışında çok sayıda kontrol noktası olduğu, Belediye Başkanı'nın makam aracının da asker tarafından sık sık durdurulduğu, telefonlarının dinlendiği iddialarını "akıl almaz" olarak nitelendirdi. Pek çok haber sitesinin haberi benzer bir başlık ve içerikle verdiği görüldü.

Oysa 1938 yılında Dersim'de yaşanan olaylar birçok tarihçi tarafından "katliam" olarak adlandırılıyor. Bunda herhangi bir yenilik yokken, bugün Tunceli'de çok özel koşulların olduğu, kente birçok kez milletvekillerinin sokulmadığı, polis ablukasının uygulandığı da herkesin bildiği, gazetelerin de haber olarak yansıttığı gerçekler.

Asıl sorgulanması gereken, Avrupa Parlamentosu'nun bir ağlama duvarına dönüştürülmesi, halkları birbirine kırdıran emperyalist ülkelerin politikalarının uygulayıcısı hatta yaratıcısı çok sayıda siyasetçinin bu tür toplantıları kendi hedefleri için bir araç olarak görmeleri. Basın bunun üzerinde duracağına, yıllardır bilinen gerçekleri "skandal" diye sunmaktan bir türlü vazgeçmiyor.