AB'nin kriz politikası: Öküz öldü ortaklık bitti

Brüksel'de krize karşı ortak politika belirlemek için bir araya gelen üye ülkeler Doğu Avrupa ülkelerinin talep ettikleri kredi yardımını veto etti. Almanya Başbakanı Angela Merkel "herkes başının çaresine baksın" dedi.

soL (HABER MERKEZİ) "Ortak bir ekonomik pazar yaratmak" iddiasıyla yola çıkan Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler Brüksel'de ekonomik krize karşı alınacak önlemleri tartıştılar. Birliğin merkez ülkeleri özellikle Doğu Avrupa ülkelerinin şikayet ettiği otomotiv sektörlerine yardımları serbest piyasa ekonomisiyle çelişmediği ve Maastricht Anlaşması'nın ihlali olmadığını kabul ettirirken, Macaristan'ın öncülüğünde hazırlanan, krizin sarstığı Doğu Avrupa ülkelerine maddi yardım veto edildi.

Birliğin krize en çok direnç gösteren üyesi Almanya'nın Başbakanı Angela Merkel "herkes başının çaresine baksın" dedi.

AB karda ortak, zararda değil
Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları küresel mali krize karşı ortak politikalar oluşturabilmek için Brüksel'de biraraya geldi. Zirve, Doğu Avrupa ülkeleri için önerilen fon ve otomotiv endüstrisi konusundaki tartışmalarla başladı.

Zirveden önce yeni bir girişim başlatan Macaristan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri için 190 milyar euroluk bir acil yardım fonunun oluşturulmasını talep etti. Almanya'nın öneriye ilk tepkisi olumsuz oldu. Almanya Başbakanı Angela Merkel, her bir AB üyesi ülkenin krizdeki durumunun farklı olduğunu, dolayısıyla herkes için tek tip bir uygulama yerine, her ülkenin durumunun ayrı ayrı olarak incelenmesi gerektiğini savundu. Merkel, herkesi kapsayacak tek bir kurtarma paketini akıllıca görmediğini söyledi.

AB üyesi Macaristan tarafından ortaya atılan öneri, AB'nin Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri için yeni bir program oluşturulması gerektiğini savunuyor. Avrupa İstikrar ve Entegrasyon Programı adlı bu girişimin, bölge ülkelerinin ekonomilerine destek vermesi öngörülüyor. Program kapsamında ilk aşamada 60 milyar euroluk bir acil fonun devreye sokulması, ardından bankaların yeniden kredi verebilir hale gelmesi için 45 milyar euro ödenmesi, ticaret ve sanayinin yoluna devam edebilmesi için 85 milyar euro olmak üzere toplam 190 milyar dolar talep ediliyordu.

Doğu Avrupa ülkeleri batma tehlikesiyle karşı karşıya
AB'nin merkez ülkelerinin kararı reddetmesi ile birlikte ulusal bankalarının yüzde 99'unu bu ülkelere satan ve kalkınma döneminde söz konusu batılı bankaların dağıttığı kredileri kullanan eski Doğu Bloku ülkeler fiilen iflas etmiş olacak. Zira artık batılı bankalar, bu ülkelerin en çok ihtiyaç duyduğu anda, yine bu ülkelerden elde ettikleri karı krediye dönüştürmemeyi tercih ediyorlar. Bu ülkelerdeki Avrupa bankalarının yatırdığı paranın 1,5 trilyon dolar olduğu tahmin edilirken, merkez ülkeler ihracatlarının yüzde 23'ünü bu ülkelere yapıyorlardı. Maastricht Anlaşması üye ülkelere mali yardımı öngörüyor. Dahası eski sosyalist ülkelerin AB'den en büyük istediği görece daha güvenli olan Euro bölgesine katılmaktı ancak birlik 2004 sonrasında üye olan ülkelerin bu isteğini de geri çevirdi. Lüksemburg Başbakanı Jean Claude Junker "bu tür kararlar bir gecede alınamaz" diyerek yardım bekleyen eski sosyalist ülkelere "resmi" cevabı iletmiş oldu.

Polonya Avrupa Bakanı Mikolaj Dowgielewicz AB'nin "bir batı bir de doğu planı" olduğunu savunurken, Doğu Avrupa ülkeleri özellikle otomotiv sektöründeki "koruma duvarlarının" kaldırılmasını da talep ediyorlardı Polonya Başbakanı Donald Tusk yaptığı açıklamada AB'yi temel ilkelerine uygun davranmaya ve korumacılık tutkusundan vazgeçmeye çağırmıştı.

Otomotive para yardımı korumacılık değilmiş
AB Komisyonu, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, İsveç ve İngiltere gibi üyelerin açıkladığı oto üreticilerine yardım paketlerinin AB iç pazarının işleyişini ve rekabeti ihlal etmediği belirtildi. Dönem başkanı Çek Cumhuriyeti başta olmak üzere, iç talepleri yeterli olmasa da ucuz işçilik avantajıyla son yıllarda birçok otomobil fabrikasının üretime geçtiği Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, Batı Avrupa'nın ekonomik korumacılık yönelmesinden ve yerli üretimi teşvik girişimlerinden rahatsızlık duyuyor.

Toplantıda konuşan AB dönem başkanı Çek Cumhuriyeti'nin Başbakanı Mirek Topolanek "korumacı bir durumun söz konusu olmadığı kanısına vardık" diyerek Fransa'nın ototomivi kurtarma planını desteklemiş oldu. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ise "korumacılık kötü bir kelime" demekle yetindi.

Sadece kendi bankalarını kurtaracaklar
AB üyelerinin Doğu Bloku ülkelerine yegane desteği ise buradaki bankalarını kurtarmak oldu. Batı yatırımı bankalara İmar ve Kalkınma İçin Avrupa Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve Dünya Bankası 24,5 milyar euro kaynak aktarırken söz konusu bankalar yüksek faizlerle para topladıkları Doğu Avrupa'ya kredi vermeye devam edeceklerine dair herhangi bir açıklama yapmadılar. Avrupa Bankaları sosyalizm sonrasında Doğu Avrupa ülkelerinin ellerindeki ulusal bankaları satın almış ve ucuz kredi dağıtarak yüksek gelir elde etmişlerdi. Krizin patlak vermesiyle bu bankalar en çok ihtiyaç duyulan anda kredi vermeyi kestiler.

İflastan dönüş çok zor
Uluslararası kredi derecilendirme kuruluşları Ukrayna'nın yüzde 90, kriz yüzünden hükümetin düştüğü ikinci Avrupa ülkesi olan Letonya'nın yüzde 47, Litvanya'nın yüzde 44, Estonya'nın yüzde 40, Bulgaristan'ın yüzde 37, Macaristan'ın yüzde 32, Polonya'nın yüzde 25 ve Çek Cumhuriyeti'nin yüzde 22 ihtimalle iflas edecekleri tahminlerinde bulunuyordu. AB'nin aldığı kararlarla iflaslara kesin gözüyle bakılmaya başlandı. Söz konusu ülkeler kriz öncesinde yaptıkları yüzde 9'luk büyüme tahminlerini de yüzde 0'a çektiler ancak uzmanlar eski sosyalist ülkelerin yaptıkları bu tahmini bile "iyimser" buluyor.