12 Eylül aşığı provokatörler

Herkes provokasyon peşinde! DTP'li Ahmet Türk’ün, "darbe bütün Türkiye için siyasi ve kültürel soykırıma neden oldu" sözleri "Kürtlerden soykırım iddiası" diye çarpıtıldı. Sözde darbe karşıtı medya 12 Eylül cuntasına sahip çıktı.

soL (HABER MERKEZİ) DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Diyarbakır'da bir basın açıklaması yaparak, PKK lideri Abdullah Öcalan'a yapıldığı iddia edilen "kötü muamele"nin, Türkiye'yi bölünmeye götürdüğünü söyledi. Ancak, basın, Türk'ün açıklamasında geçen "1980 askeri darbesi hem Kürt halkı için hem de bütün Türkiye için eşi benzeri görülmemiş siyasi sosyal ve kültürel soykırıma neden oldu" sözlerini ön plana çıkarmayı ve çarpıtarak aktarmayı tercih etti. "Ahmet Türk'ten şok açıklamalar" başlıklı haberlerde, cümlenin bütünü göz ardı edilerek, Kürtlere soykırım yapıldığının söylendiği ifade edildi.

Soruşturma başlatıldı
Türk'ün açıklaması hakkında soruşturma açan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna'nın konuşmasını da incelemeye aldı. Başsavcı, Emniyet'ten Türk ve Ayna'nın konuşmalarının video görüntülerini isteyerek, suç unsuru bulunduğu takdirde vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için fezleke hazırlayacağını belirtti.

"Askeri darbe karşıtları"nın 12 Eylül sempatisi
AKP basınından Star gazetesinin habere attığı "Ahmet Türk'ten şok soykırım suçlaması" başlığı, Zaman, Sabah gibi grubun diğer gazetelerine de yansırken, Yenişafak gazetesi "Türk'ten sokağı geren açıklama" başlığını kullandı. Bugün'e göre, açıklama "skandal"dı. Özellikle Ergenekon davası sürecinden bu yana "askeri darbelere karşıtlıklarını" her fırsatta yineleyen gazetelerin, "12 Eylül'e edilen lafı" göğüsleme çabaları, ilginçti.

Şahin: "Son derece talihsiz bir beyan"
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Türk'ün konuşması hakkındaki fikirlerinin sorulması üzerine, "bu son derece talihsiz bir beyandır. Türkiye'de kime soykırım uygulanmıştır, Allah aşkına? Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır" dedi. "Sorumlu mevkide olanların ağzından çıkanı kulağının duymasını istiyorum" diyen Şahin, Diyarbakır savcılığının açtığı soruşturmanın, tamamen kendisinin dışında olduğunu söyledi.

Nerede eylem, orada Ergenekon...
Fethullah'ın Zaman gazetesi, DTP'nin açıklamasına konu olan eylemleri, Ergenekon davasıyla ilişkilendirmeye çalıştı. Gazetenin yazarlarından Mustafa Ünal, "DTP Neyin Peşinde" başlıklı yazısında, partinin giderek "PKK'nın uzantısı haline geldiğini" iddia ederek, eylemlere katılan DTP'lileri "kışkırtıcılık yapmakla" suçladı. DTP'nin eylemlerini bölgeye yönelik seçim yatırımı olarak değerlendiren Ünal, "tesadüfe bakın ki, Silivri'de Ergenekon davasının başladığı güne denk geldi bütün bu olaylar... İnsan sormadan edemiyor: 'Acaba iki örgüt arasında bir eylem kardeşliği mi var?' " dedi. Bir başka yazar Mehmet Kamış ise, eylemleri, "Erdoğan'ın bölgeye gitmesinin DTP'lileri sinirlendirmiş olmasına" yordu. Kamış, "zamanlaması da dikkat çekici. Gerilimin tırmandırılması, Türkiye'nin Ergenekon'la hesaplaşmaya, onu yargılamaya başladığı zamana denk getiriliyor. PKK, kendisinin varlık sebebi olan bir yapının çökertilmesinden bir hayli rahatsız görünüyor" saptamalarını aktardı.

Doğan Grubu aşağı kalmadı
Doğan Grubu'nun gazetelerinden Milliyet ve Vatan, "Türk'ten şok açıklama" başlığını seçerken, Radikal gazetesi farklı bir yol izledi ve haberi Ahmet Türk'ün cümlelerini doğrudan alıntılayarak haberleştirip, "DTP lideri Türk: PKK soykırım ortamında doğdu" başlığını kullandı.

Hürriyet ve Özkök örtüşmezliği
Bürokrasiye yakınlığıyla övünen Hürriyet gazetesi de, Türk'ün açıklamalarını "DTP'den şok eden açıklama" başlığıyla verenlerdendi. Hürriyet'te haberin verilişiyle Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün yorumları arasındaki örtüşmezlik dikkat çekti. Haberde Türk'ün Öcalan'a "sayın" demesi ön plana çekilirken, Özkök, Öcalan'ı kastederek "biz istediğimiz kadar 'teröristbaşı' diyelim, bu ülkenin bir bölüm insanı da onu 'lider' olarak görmeye devam ediyor" dedi. Özkök, her şeye rağmen DTP ile kanalların açık tutulmasından yana olduğunu ifade ettiği yazısında, DTP'yi hedef gösteren açıklamalar yapmaktan da kaçınamadı. Günlerdir devam eden eylemleri "Aktütün şımarıklığı" diye tanımlayan Özkök, Ahmet Türk'ün yaptığı açıklamanın kendisini hayal kırıklığına uğrattığını da sözlerine ekledi. Gazetenin yazarlarından Ahmet Hakan, "soykırım" ifadesinin ucuzlatıldığını ileri sürdü.

"Kışkırtma var" diyerek kışkırttılar
Tercüman gazetesi, haber için "DTP kışkırtması dün Diyarbakır'da sürdü" başlığını seçti. Gazetelere kıyasla internet üzerindeki haber sitelerinde idaha da sert ifadeler kullanıldı. "DTP ağzındaki baklayı çıkardı", "Bebek katili bölücü başına 'sayın' dedi" gibi başlıkların görüldüğü sitelerde, DTP'nin PKK'nin parlamento kanadı olduğu iddialarına yer verildi.

12 Eylül'de neler olmuştu
Gazeteler Ahmet Türk'ün 12 Eylül'ü "hem Kürt halkı için hem de bütün Türkiye için eşi benzeri görülmemiş siyasi sosyal ve kültürel soykırım" olarak tanımlaması üzerine "şoke" oladursun, asıl "şoke" edici olması gereken şeye, 12 Eylül'ün kanlı bilançosunu kısaca bakıldığında, ortaya çıkan tablo şu:

650 bin kişi gözaltına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
Haklarında idam cezası verilenlerden 50'sinin infazı yapıldı.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci öldürüldü.
Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Cezaevlerinde 299 kişi yaşamını yitirdi.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi "kaçarken" vuruldu.
95 kişi "çatışmada" öldü.
73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi.
43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi.

30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına kaçtı.

12 Eylül cuntasına uzanan yolda bir dizi kitle katliamı da düzenlenmişti. Sadece Maraş ve Çorum'da 160'tan fazla insan katledildi. Türkiye'de darbe ortamı sağlamaya yönelik provokasyonlarda, yüzlerce insan, aydın, gazeteci, sendika lideri, sol partilerin üyeleri ve yöneticileri, sokak ortasında kurşunlanarak ya da bombalı suikastlarla öldürüldü. Fatsa'da olduğu gibi yüzlerce insan işkencelerden geçirildi. Darbeciler, anılarında, 12 Eylül günü direniş olması durumunda Şili'deki gibi insanların stadyumlara doldurulacağını yazmışlardı. 12 Eylül'den yıllar sonra, Özel Harekâtçi polis Ayhan Çarkın, bin kişiyi öldürdüğünü itiraf etti. 2005 yılında öldürülen, Susurluk sanığı Oğuz Yorulmaz'ın annesi, oğlunun "devlet adına" yüze yakın cinayet işlediğini açıkladı.