Yalova Müzik Festivali'nin sahne arkasında yaşananlar: AKP Türkiyesinin bir özeti

Ağustos ayı başında ilk kez düzenlenen Yalova Müzik Festivali, AKP iktidarının keyfi ve hukuksuz engellemelerine rağmen gerçekleşen bir etkinlik olarak geride kaldı. Festivalin organizatörü Kaptan Yapım'ın direktörü Sabri Ejder Öziç, karşılaştıkları psikolojik baskı, hukuksuzluk ve engellemeleri; sahne arkasında verdikleri mücadele ve direnişi soL Haber'e anlattı...

soL

Yalova Müzik Festivali... 2-3-4-5 Ağustos tarihlerinde gerçekleşti ve geride kaldı... 

Gerçekleşti gerçekleşmesine ama festivalin organizatörleri akla hayale gelmeyen türlü hukuksuzluklarla, keyfiliklerle, psikolojik baskılarla karşı karşıya kaldı... Hal ve hareketlerinden, engelleme girişimlerinden, çıkardıkları zorluklardan anlaşılan o ki, Yalova Valiliği ve polisi bu festivali yapılmasını istemiyorlardı. Tüm evrakların, izinlerin, prosedürlerin tamam olmasına rağmen içki satış stantlarının zorla söktürüldüğü, bu nedenle kimi sponsorların geri çekildiği, sinirlerin gerildiği bir festival olarak gelip geçti Yalova Müzik Festivali... 

Aralarında Ahmet Aslan, Teoman, Şebnem Ferah, Haluk Levent, Manuş Baba, Aylin Aslım, Can Gox, Bülent Ortaçgil, Kurtalan Ekspres'in de bulunduğu onlarca sanatçı sahnede yerini aldı, sanatlarını icra etti ve ayrıldı. Sahne arkasında yaşanan hukuksuzluklar ve keyfiliklerle mücadele, sahne önüne olabildiğince yansıtılmamaya çalışıldı.

AKP'NİN 16 YILDIR BİÇTİĞİ GİYSİ VE BU UCUBE GİYSİYE DİRENEN ÜLKE...

Aslında Yalova Müzik Festivali'ni engelleme girişimleri, AKP iktidarının ülkeye giydirmeye çalıştığı ancak 16 yıldır ülke insanının giymeyi reddettiği o "ucube giysiyi" bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Müziksiz, sanatsız, sosyal ilişkisiz, insansız bir çölleşmeyi ve kuraklaşmayı dayatan AKP, bu dayatmayı bir kez de Yalova'da denedi. Ancak başaramadı. Her türlü engelleme ve hukuksuzluğa rağmen festival gerçekleşti. 

Festival süresinde yaşanan engelleme ve keyfilikleri Kaptan Yapım'ın direktörü Sabri Ejder Öziç'le konuştuk; biz sorduk, o anlattı... 

Sayın Öziç, kısa bir süre önce Kaptan Yapım olarak Yalova Müzik Festivali'ni gerçekleştirdiniz. Bir dizi zorlukla, yıldırma girişimiyle karşılaştınız. Bu zorluklardan önce kısaca Yalova Müzik Festivali'nden söz eder misiniz, kaçıncısı yapıldı, hangi sanatçılar katıldı, nerede gerçekleşti; festivalin künyesine dair birkaç cümle rica edelim sizden... 

Öncelikle böylesi bir sürecin içerisinde, yaşadıklarımızın ve dolayısıyla paydaşlarımıza yaşattıklarımızın derli toplu bir şekilde sunulmasına olanak sağladığınız ve duyarlığınız için çok teşekkür ederiz. Yalova Müzik Festivali fikri, kültürel ve sanatsal bir alanda faaliyet gösteren tüm kuruluşların hedefindeki "büyük ve nitelikli bir festival yapma" düşünün bizde de hayat bulmasıyla, hayata geçmesi için mücadele ettiğimiz bir fikirdi.

"Neden Yalova" sorusunu şöyle cevaplayabiliriz: Öncelikle lokasyon olarak Marmara Bölgesi'nin en özel alanlarından birisi ve bu çapta bir organizasyona daha önce hiç ev sahipliği yapmamış olması açısından da öne çıkıyordu Yalova. İstanbul’a çok yakın oluşu, Bursa ve İzmit’in hemen yanı başında oluşu, bizi Yalova Müzik Festivali'ni yapma konusunda heyecanlandırdı.

2017 yılının Kasım ayında saha araştırmasından sonuç aldık, Yalova’nın ve Yalovalı’nın çok iyi bildiği, eski adıyla TİGEM Tesisleri, yeni adıyla Tatil Park Yalova olan ve işletmeciliğini Yalova Belediyesi’nin yaptığı sahada festivali yapma kararına vardık, çalışmalarımızı o tarihten itibaren başlattık. 2018 yılının Ağustos ayının ilk haftası olarak planladığımız festivalimiz, açılış partisinin de dahil edilmesiyle dört gün olarak planlandı ve 2-3-4-5 Ağustos tarihlerinde Türkiye’nin en bilinen sanatçılarınında bulunduğu kadroyla, adından kısa süre içerisinde söz ettirmeye başladı.

Sponsorluk görüşmeleri, teknik görüşmeler, sanatçı kadrosunun planlanması, ulaşımlar, konaklamalar, reklam çalışmaları… Bütün bir süreç heyecanlı ve bir o kadar da stresli ama güzel ilerleyerek devam etti…

Böyle bir liste ile bilet satışlarına başladık. Katılanlar, alanda çadır kurup kamp yapma olanağı da bulacak, tek bilet ile tüm günlere katılabilecek, dilerlerse tek tek de konserlere, aktivitelere katılabileceklerdi.

Festivalin başlayacağı gün aldığınız tebligattan başlayarak, festival boyunca ne gibi engellerle karşılaştınız, özetler misiniz? 

Aslında süreç festivalin başlangıç tarihinden tam bir hafta öncesinden başlıyor. 24 Haziran seçimlerinin hemen ardından Yalova Valiliği’ne izin dilekçemizi verdik ve rutin çalışmalarımıza devam ettik. Herhangi eksik bilgi ya da evrak olduğu taktirde zaten iletişimde olduğumuz için dosyaya ekleme yapabilecektik.

Düşündüğümüz gibi de oldu… Dünyada ve Türkiye’de bu tür büyük organizasyonlar, sizin de takdir edeceğiniz gibi, sponsorsuz yapılabilmesi mümkün olmayan organizasyonlar. Biraz komik gelecek ama Almanya’nın marka festivali var örneğin OctoberFest, bira satmak için başlamış... Ülkemizde de tüm festivaller, böylesi destekler ile hayat bulabilmekte. Biz de bu şekilde yol aldık ve yola çıkarken, festival alanımızdaki alkol satış belgesi bulunan bir işletme ile işbirliği gerçekleştirdik. Yiyecek içecek stantlarımızın kiralanması, alkol satış haklarının bir firmaya devredilmesi gibi yönetsel kararlar, tamamen festivallerin ekonomik olarak sadece bilet satış gelirleri ile kendilerini finans edememelerinden kaynaklanmaktadır.

Biraz önce de belirttiğimiz gibi festival tarihinden bir hafta önce bizi Emniyet Müdürü ve yardımcısı şahsen arayarak, diğer illerde de bu şekilde yürüyen bir rutin olan Alkol Satış Belgesi'nin (TAPDK Belgesi) alkol satışına müsaade edecek bir niteliğe sahip olmadığını, "Açık Alan Satış Belgesi" olması gerektiğini belirttiler. Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman ve ekibinin de yoğun gayretleri ile mevcut belgemiz, istenilen nitelikteki hale getirilerek dosyamıza konuldu, sorun aşılmış oldu.

1 Ağustos 2018’de yani festivalimizin başlamasından bir gün önce saat 16.10’da "valilik oluru" yazımız tarafımıza tebliğ edilerek verildi. 2 Ağustos 2018 günü tüm çalışanlarımız, güvenlik firmamız, stantlarımız, gönüllü çalışanlarımız, festivale katılmak için Türkiye’nin dört bir yanından gelen kampçılarımız saat 14.00'te açacağımız kapıları beklerken, Emniyet Müdürlüğü hiçbir festivalde rastlanmayan, eşi benzeri olmamış bir uygulama ile olacakların sinyalini vermeye başladı.

KAFAYI İÇKİYE TAKAN İKTİDARIN HUKUKSUZ VE KEYFİ ENGELLEMELERİ

Neydi bu eşsiz ve benzersiz uygulama? 

Anlaşma yaptığımız güvenlik firmasının tüm çalışanlarının GBT sorgulamasına  tabi tutulmasıydı. Varsa duyan bilen, beri gelsin! Biz ne duyduk ne gördük… Zaten firma da böyle bir uygulamaya, daha önce bu alanda faaliyet göstermelerine rağmen, hiç rastlamadıklarını söylüyorlardı.

Sadece bununla kalmayacağını anlamıştık, kalmadı da…

“Getirin 'Açık Alan Alkol Satış Belgesi'ni sorun kalmasın” diyen emniyet güçleri  gitmiş, alkol satış stantlarının kaldırılmaması durumunda festivali “güvenlik gerekçesi ile iptal etme hassasiyetini gösterip işini yapacağını" söyleyen emniyet amirleri  gelmişti.

“Kumsalda böyle yemek satış yerleri mi olur” diyen, ”Kalkacak bunlar buradan” diyen Gıda ve Tarım Bakanlığı'ndan gelen sayın müfettişlerimiz de, bunca sıkıntının içinde bize tebessüm ettirdiler!

Çadırların kurulduğu kamp alanımızda dolaştırılan narkotik köpeklerinden, belinde kılıfsız ve dışarıda görünecek şekilde çifter silahlarla alanda dolaşan sivil polislere kadar, gece saat 01.00’de 12 adet can kurtaran isteyen emniyet amirinden alkol stantlarının kaldırılmaması durumunda stantları parçalayacağını söyleyenine kadar duyduklarımız ve yaşadıklarımız, Yalova Müzik Festivali’nin gözden kaçan bir şekilde “izin” aldığını, aslında yapılmamasının uygun olduğuna, izin verildikten sonra kanaat geliştiğini gösterdi bize!

Büyük baskılara ve akla ziyan taleplere rağmen gösterdiğimiz yapıcı tutum, gerginliği gidermek amacıyla yardımlarını rica ettiğimiz bazı milletvekilleri, sürekli desteğini esirgemeden yanımızda duran Belediye Başkanı, maalesef etkinlik alanından stantların sökülmesine engel olamadı. Ya stantları sökmeyip “güvenlik gerekçesi ile festivalin iptal edilmesi”ne neden olacaktık ya da stantları söküp geri adım atmayarak festivali her ne olursa olsun gerçekleştirme, sonucuna katlanma dirayetini ve cesaretini gösterecektik.

Anlamıştık ki, ülkemiz için yeni planlanan yaşamda kültürel ve sanatsal alanlar daraltılacak, içki kültürü, sosyal yaşam, kültürel etkileşim tamamen yok edilecekti. Kumsalda stant olması bir sorun değildi aslında, çünkü alkol olmayan, kumsalı olan hiçbir festival yoktu! "Burası Yalova" diyen emniyet amirini de gördük, bu bize Yalova’nın pilot ve özel bölge olarak seçilmiş olabileceğini de düşündürttü. Öyle ya ülkemizde aynı tarihlerde aynı saatlerde Muğla Dalaman ve Tekirdağ Keşan Erikli sahilinde de festivaller başlıyor, alkol stantları sökülüp atılmıyor, parçalanmıyordu.

Stantları söküp, festivali yapma kararı verdik… Tüm bu yaşananlar ve yaşatılanlar, yaratılan korku dolu gerginlik havası sponsorlarımızın sahadan çekilmesine, festivalin ekonomisinin sadece bilet gelirlerine kalmasına ve dolayısıyla ekonomik açıdan çökmemize zemin hazırlamış oldu.

'TÜM ENGELLEMELERE RAĞMEN GERÇEKLEŞTİRDİK'

Engelleme, baskı ve adı konulmamış yasaklara rağmen festivali gerçekleştirdiniz ama değil mi? 

Büyük bir inanmışlıkla, adanmışlıkla ağız dolusu söyleyebilirim ki evet!

Son anda yaşadığımız sorunlardan kaynaklanan  tüm ekonomik sıkıntılara rağmen, teknik ekibinden kulis çalışanı arkadaşlarımıza, gönüllü çalışanlarımızdan belediye çalışanlarına, canla başla katılanlara temiz bir saha sunmaya gayret eden temizlik görevlisi arkadaşlarımıza kadar tüm emeği geçenlerle, evet gerçekleştirdik!

Sanatçı dostlarımız da, bu yaşanılan sıkıntıların izleyicilere yansımaması için çok daha iyi sahne performansları sergileyerek, bize destek oldular. Gerçekleştirdik, evet...

Anlattığınız bu engelleme ve baskıların, ülkedeki politik iklimden bağımsız olduğu düşünülemez... Lisan-ı hâl ile aslında size "Bu festivali bir daha yapmayın" denilmiş, bu konularda ne düşünüyorsunuz? 

Dediler, doğru... Bizim açımızdan çok kıymetli tahliller yapma imkanı da sundu tabii bütün olup bitenler. Örneğin koşullar ne olursa olsun, inandıklarımızdan taviz vermemek… Yapılmaması için tüm şartları zorlayan bir faşist anlayışa karşı, sanat  ve sanatçıdan, iyiden ve güzelden yana olmak, orada ayak diremek…

Seneye 2. Yalova Müzik Festivali olur mu? Biz yapmak için kolları sıvadık elbette ama sanırım daha da zorlu bir süreç yaşayacağız...

En başta ekonomik olarak içine itildiğimiz çukurdan çıkıp, kaldığımız yerden mücadeleye devam edeceğiz, hedefimiz bu.

Paydaşlarımız ve bizimle yola çıkan arkadaşlarımız ile, güzel günlere olan inancımızla, elbette ki devam edeceğiz…

'İKTİDARIN STANDARDINI, DAYATTIĞINI ÖNEMSEMİYORUZ'

Siz engelleme ve baskılarla boğuşurken, iktidar kimi gerici, çağdışı, yandaş kuruluşların etkinliklerine sponsor oluyor, salon ve alan açıyor, destekliyor; bu çifte standarda dair söyleyecekleriniz var mı? 

Şaşırıyor muyuz? Hayır... Bizim dert ettiklerimiz ile iktidarın dert ettikleri arasında 180 derece fark var. Dolayısıyla bizim aynı yerden olaylara aynı olgulara bakmamız mümkün değil. Sahnedeki tiyatrocunun etek boyu, oynadığını ve anlattığının önüne geçmişken; müstehcen bulunup at heykeline sonradan müdahale edilirken; sanatçısı, düşünürü, gazetecisi, aydını gözü üstünde kaşı vardan cezaevlerindeyken; doğaldır ki iktidar el birliğiyle ve tüm olanaklarıyla yanındakini, yöresindekini, töresindekini, kucağındakini, yıkayanını, okşayanını, yağlayanını besleyecek, onlara alan, saha ve rant sağlayacak… Elbette ki “alkol olmasın da, ne yaparsan yap” diyebilecek…

İktidardan bir beklentimiz olursa, hiçbir şey yapamayız zaten… Gölge edilmesin; bizim aklımız da, ürettiklerimiz de, yaşama sevincimiz yeter de artar…

Yani iktidarın standardını önemsemiyoruz, önemsememeliyiz de esasında.

Kime ne destekler veriliyor, bu işler nasıl dönüyor, hangi projeler, hangi şirketler ve hangi kuruluşlar, hangi kurumlarda, hangi paralara imza atıyor, hangi isimler palazlanıyor, parlatılıyor da, hangi isimler, şirketler, kuruluş ve kurumlar veto ediliyor, görüyoruz ve biliyoruz…

Sanat ihalelerine, salon tahsis kriterlerine ve benzeri tüm yardım ve destek işlerine baktığımızda, bağımsız sanat alanlarının ve yapanlarının neredeyse “kaderine dahi bırakılmadığını” görüyoruz. İktidardansan büyüyüp gidiyor, değilsen eritilip erittirilip yok olman için uğraşılıyorsun… Özelinde bizi de ekonomik olarak buradan baskıladılar diyebiliriz…

'BİZİM BİR TANIMIMIZ VAR VE BU TANIMDA TESLİM OLMAK YOK'

Bundan sonraki yol haritanız nedir? Ne yapacaksınız? Müzikle, sanatla direnişe devam mı, yoksa bizden bu kadar deyip kenara çekilmek mi? Nasıl bir mücadele ve ayakta kalma hattı izleyeceksiniz?   

20 yıldır neredeyse bu işlerle uğraşıyoruz. Tiyatrolar, Konserler yapıyoruz. Sanat nedir sorusuna cevabın yoksa bu işlerle zaten uğraşamazsın, yapamazsın...

Anladığınız üzere bizim bir tanımımız var ve bu tanımda teslim olmak yok… Üretmeye, derdimizi sahnelerden paylaşmaya devam edeceğiz doğal olarak. Başka yapmayı bildiğimiz bir iş yok!

Bir tiyatro oyunumuz var ve önümüzdeki sezonun en çarpıcı oyunu olacağına sonsuz inanıyoruz: “İTAATSİZLER" Sevgili büyüğüm Orhan Aydın ve Metin Coşkun'un oynadığı, çok değerli ağabeyim Haluk Işık’ın yazdığı ve Anadolu müzik geleneğinin en önemli isimlerinden Emin İgüs ustamızın hem müziklerini yaptığı hem de sahne aldığı tiyatro oyunumuz… Yollara çıkacağız Ekim ayından itibaren ve sözümüzü söylemeye devam edeceğiz…