'Tiyatro Aydınlatır': Sahnede olmak bir şeylere karşı verilmiş en iyi cevap

Nisan ayında 'Tiyatro Aydınlatır' başlığıyla yeni programını açıklayan Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nin ilk konuğu, Topor'un aynı adlı oyunundan sahneye uyarlanan Hakan Emre Ünal'ın oynadığı Masanın Altında olacak. Ünal, oyun öncesi soL'un sorularını yanıtladı.

Cansu Fırıncı

Kadına, tiyatroya, cumhuriyetin kazanımlarına saldırıların had safhaya vardığı şu günlerde "Afifeler ve Muhsinler sahneye" diyen Kadıköy Nâzım Hikmet Kültür Merkezi tıpkı Mart ayında olduğu gibi Nisan ayını da "Tiyatro Aydınlatır" sloganıyla tiyatro ayı ilan etti.

Nisan ayı tiyatro programı 3 Nisan Salı günü 20.30'da Topor'un aynı adlı oyunundan sahneye uyarlanan Hakan Emre Ünal'ın oynadığı Masanın Altında oyunu ile başlayacak.

Seyirciye yüksek oyunculuk performansı vaat eden oyun, ülkemiz seyircisi için oldukça ilgi çekici ve "tanıdık" konusuyla da öne çıkıyor.

Roland Topor'un Masanın Altında oyununu tek başına oynamaya karar vermiş bir oyuncuyu oynuyorsun. Oynuyor musun yoksa sen misin o oyuncu?

Aslında gerçek bir durum söz konusu tabii. Yıllardır bu oyunu kendi uyarladığı haliyle oynamak ve yönetmek isteyen bir oyuncudan bahsediyorum oyunda. Bunu becerememiş ve kendi gözünden oyunu tüm detaylarıyla anlatmak onun için tek çıkar yol olmuş. Metinle kurduğu takıntılı bir ilişki var. Bu bahsettiğim kişi benim, fakat "o" diye bahsediyorum kendimden çünkü aslında bir yandan da ben değilim. Biraz karışık bir durum söz konusu. Gerçek ile kurgunun karıştığı, gerçeğin çarpıtılarak farklı bir hale evrildiği bir durum söz konusu oyunda.

Topor sence metninin tek kişilik bir oyunda kullanıldığını duysa ne derdi?

Aslında az evvel bahsettiğim gibi bizim TROM’da yapmaya çalıştığımız, metinle kurulan takıntılı ilişkiyi ana merkeze alıp, buradaki oyunsuluk üzerinden tamamen Hakan Emre’den farklı bir karakter ve Masanın Altında’dan farklı özgün bir metin oluşturmak idi. Aslında oyun Topor’un Masanın Altında metninden oldukça farklı. Fakat izlemesini, onunla konuşmayı çok isterdim. Hoşuna giderdi diye düşünüyorum ama bilemiyorum da tabii. Herhalde gelip oyunu izlese zangır zangır titrerdim oynarken.

O kadar farklı karakterleri canlandırıyorsun ki sahnede kişileştirmediğin bir uzvun yok gibi. Ayak parmakların bile bir oyun karakterine dönüşüyor. Fiziksel tiyatro öğelerinden faydalanmak metne içkin bir öğe miydi yoksa bir reji tercihi mi? 

Çalışma sürecinde ortaya çıkan tercihler oyunun tüm yapısı. Şimdi şöyle bir fikir var ve bu metni alıp oynayalım diye çıkmadık yola. Tamamen kişisel bir dert ile ortaya çıktı. Kadir Has Üniversitesi Film ve Drama/Oyunculuk bölümünde ‘Dramaturgi ve Performans’ isimli bir derste anlatı ve dramatik yapı üzerine aylarca tartıştığımız bir ders vardı. İlk fikir o ders kapsamında çıktı. 15 dakikalık bir gösterim yaptım, sonrasında yönetmenim Senem Donatan’ın dahil olmasıyla da 5-6 ay çalışmalarımız devam etti. Aslında oyunla ilgili tüm tercihler, süreçte ortaya çıkan, Hakan Emre Ünal deneyiminde bir oyuncunun (benim o) metni anlatmak için kullanabileceği öğeler.

Oyun tek perde, bu doğru ama süresi konusunda kimi söylentiler var? Şaka bir yana oyun 100 kereden fazla sahnelenmiş oluyor NHKM'deki gösterimiyle, mutlaka onun da bir yolculuğu olmuştur?

Şimdi aslında 90 dakika. Ama "an"da seyir eden gelişmeler oyunun süresini bazen bir miktar uzatabiliyor. O yüzden çıkan söylentilerin doğruluk payı olabilir. NHKM’de oynayacağım oyun 101. oyun olacak. Aslında bu durum ile ilgili içim kıpır kıpır, anlatmak ifade etmek istediğim çok şey var ama kelimelere dökemiyorum. Oynuyorum işte. Oyun sırasında oyun aracılığıyla ifade ediyorum. Her defasında oyun günü heyecanı sarıyor, birden seyircinin karşısında buluyorum kendimi. 100 defa olmuş, 101. defa da NHKM’de olacak. 

Kısaca sevdiğin bir işle kendini sahne üzerinde var etmek herhalde bir oyuncunun başına gelebilecek en kıymetli şey. 

İstanbul dışında da sahneleyebildin mi oyunu? Vay efendim İstanbul seyircisi, vay efendim Anadolu seyircisi... Var mı sence böyle iki yakası bir araya gelmeyen seyirci?

Oyunun tek kişilik olması ve hemen hemen hiçbir dekor bulunmaması oyunun çok rahat gezmesine olanak sağlıyor. O yüzden çok sık şehir dışına çıktım. Bir bavul ile gidebiliyorum. Bazen bir yere giderken yanımda bavulumu da götürüyorum belki TROM’u oynarım diye. İzleyen insanlar da çağırdıkça çağırıyor sağ olsunlar. Şu ana dek Mersin, İzmir, Ankara, Adana, Diyarbakır, Van, Bursa gibi şehirlerde oynadım. Davet geldikçe gitmek daha çok insanla bu oyun aracılığıyla diyalog kurmak istiyorum. Her yerin seyircisi bir başka güzel oluyor. O kadar çok anı var ki bilemedim hangisini anlatsam. 

Söz seyirciden açılmışken oyuna seyirci tepkisi nasıl? Sana en ilginç gelen yorumlar hangileriydi?

Oyunu izledikten sonra hemen hemen herkes orijinal Masanın Altında metnini merak ediyor. Çok hoşuma gidiyor. Sanırım metni ne hale getirdiğimi merak ediyorlar. Oyunla kurduğum ilişkinin gerçekliğini soranlar çok oluyor. İnsanlar benim sahne üzerindeki kafa karışıklığımda kendilerini gördüklerini söylüyorlar. Özellikle oyuncu olanlar için çok daha enteresan bir deneyim oluyor tabii, yaptığımız mesleğin ağlanacak hallerine güldüklerini vurguluyorlar.

Peki tiyatro camiası ne kadar ilgi gösterdi oyuna? Usta isimlerden, genç meslektaşlardan kimler geldi? Onların yorumları nasıldı?

Şimdi böyle isim isim düşününce aklıma gelmiyor ama çok fazla izleyip yorumlarını, paylaşımlarını, eleştirilerini esirgemeyen insan var. Oyunun bu kadar oynamasına sebep olan da aslında bu yorumlar, paylaşımlar. Bir keresinde Seçkin Selvi oyun öncesi torunu ile birlikte gelmişti oyuna. Oyun öncesi ben ısınırken pantolonum yırtıldı. Sonra "ver bakalım şu pantolonu" dedi aldı ele iğne iplik pantolonumu dikti. Çok güzel bir andı. Sonrasında oyunla ilgili çok kapsamlı bir eleştiri yazısı yazmıştı. Benim için çok ama çok kıymetli kendisi. Tabii halen izlemeyen çok.

Gün geçmiyor ki tiyatro yeni bir engelleme, yasaklama haberiyle gündeme gelmesin. En sonunda kadın oyuncuların sahneden indirilmesine geldi çattı iş. Neden korkuyorlar sence? Tiyatro dünyayı değiştirebilir mi? İktidar sahiplerini iktidarsız bırakabilir mi?

Engellemeler, yasaklamalar şu an her alanda artmış durumda. Ama sahneye çıkmaya devam eden onlarca kadın, erkek var. Kişiyi konan engel değil engele karşı verdiği tepki var eder bana göre. Her eylem politiktir. Sahnede olmanın da kendisi bana göre olabilecek en iyi politik eylem. Bir şeylere karşı verilmiş en iyi cevap. Gücümüz, kuvvetimiz yettiğince sahnede olmaya devam edeceğiz. Bu zaten sağlıklı bir toplumda olması gereken ve hali hazırda olan bir durum. Bunu hiç kimsenin engelleyebileceğini zannetmiyorum. Bununla birlikte son dönemlerde özellikle kadın meselelerini ele alan, kadınlar tarafından üretilen  onlarca oyun var. Mesela Zabel, mesela Antabus, Şatonun Altında, Sen İstanbul'dan Daha Güzelsin, mesela Sevgili Arsız Ölüm- Dirmit. Söylemesi ayıp onda eşim, Nezaket Erden, sahne alıyor. Her sahneye çıktığında, onu her izlediğimde bana güç, kuvvet, ilham veriyor. Hikayesini onlarca şehirde binlerce kişiye aktardı. Aktarmaya da devam ediyor. Edecek de! Bunu derken bile insan garip hissediyor ama sanırım dillendirmek gerekiyor; kadınlar sahnede; zaten her yerde! 

Malum, memleketimizde tiyatro yaparak geçinmek çok zor. Geçim derdine düşen ama yine de üreten tiyatrocularla meslektaş olmak... Neler düşünüyorsun?

Hakikaten zor. Yıllar boyu zaman zaman kendi yaptığın şeyden dahi şüphe duyarak, tiyatro yapabilmek adına başka işlerde çalışarak, tabiri caizse açlıktan ağzımız kokarak bu işi yapmaya uğraşıyoruz. Yeri geliyor sana en çok destek olan aileni dahi karşına alarak ayakta kalmaya çalışıyorsun. Ama kişisel deneyimim ne olursa olsun kendine olan inancını kaybetmemek ve istediğin yolda devam etmek için ısrarcı olmak, bolca çalışmak tabii. Bir zaman sonra bu isteğin, emeğin karşılığı her anlamda geliyor. Şükürler olsun yaptığım işte iyi ki zamanında ısrarcı olmuşum, kendime güvenmişim ve vazgeçmemişim. Şu an oyuncu olarak var olmak, kendimi bu şekilde ifade etmek benim hayattaki en büyük kazançlarımdan biri.

Son olarak TROM bu ay başka nerelerde oynayacak?

13 Nisan Cuma 20.30 Sahne Pulcherie

27 Nisan Cuma 20:30 NoAct Sahne