Nâzım'a armağan verecek sanatçılar anlatıyor

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin Ocak ayında her yıl yaptığı Nâzım anması etkinliklerine bu yıl ‘Nâzım’a Armağan’ sergisi de eklendi. Büyük bir destek ve dayanışma duygusuyla hazırlanan sergi, sanatçılar açısından bundan sonra birlikte yapılacak birçok etkinliğin de habercisi.

(soL - Kültür) Nâzım Hikmet'in 112. yaşında, 51 sanatçının Nâzım’a armağan etmek için hazırladıkları eserlerini sergileyecekleri “Nâzım’a Armağan” Sergisi 14 Ocak’ta NHKM’de açılacak. Ekin Onat ve Olgu Ülkenciler’in hazırladığı sergi 19 Ocak’a kadar NHKM’de görülebilir. Sergiye destek veren sanatçılardan, Nâzım’a Armağan sergisiyle ilgili hislerini almak ve özel olarak bugün için ürettikleri eserleriyle ilgili bilgi almak için görüştük.

Bahri Hazer'den etkilenerek...
Ayşe Yaltırım: NHKM fırsat buldukça gitmeyi sevdiğim, gittiğimde kendimi iyi hissettiğim bir yer. Bu yüzden bu sergiye katılmak, NHKM'ye katkıda bulunmak benim için büyük zevk. Bu yeri başlatan ve başarıyla sürdüren genç insanları çok takdir ediyorum.

Yıldız Sertel'in "Nâzım Hikmet Çocuklarla" adlı kitabı için 5-6 adet resim yapmıştım. Bu benim için bir ilkti, daha önce şiirden ilham alarak resim hiç yapmadım. Sergiye verdiğim eser ise "Bahri Hazer" şiirindeki dizelerden etkilenerek yaptığım bir iştir:

Çıkıyor kayık / iniyor kayık / Ve kayıkçı / "Türkmenistanlı bir Buda heykeli" gibi / dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş, / fakat, sanma ki Hazerin karşısında elpençe divan durmuş!

Gezi'ye atıf

Murat Germen: NHKM gitmeyi arzu ettiğim, ama aşırı yoğun programımdan dolayı gidemediğim bir yer. Belki bu sergi ileride daha çok işbirliği yapmak için vesile olur. Çok iyi bir sanatçı grubu var, böyle sergiye dahil olmak benim için büyük bir zevk. Bu sergiyi son zamanlardaki müthiş dayanışma ruhunun da bir parçası olarak gördüğüm için ayrıca bir heyecan duyuyorum. "Direne direne kazanacağız" boşuna söylenmiş bir laf değil!

Eserin adı "Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür, ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine..." Birbirine yaslanan ağaçların oluşturduğu sık bir orman görüntüsünü Gezi Direnişi sırasında bir araya gelen onbinlerce insanı tasvir eden bir fotoğrafla yan yana koydum. Bu serginin çıkış noktasına ve Gezi'ye bir atıf olarak görmek olası.

İnadına sanat inadına Nâzım
Tülin Onat: Sanata ve sanatçıya düşmanlığın inanılmaz boyutlara vardığı bu günlerde ‘inadına sanat, inadına Nâzım" diyoruz.

Tüm baskılara,yok etmelere karşı, zenginliğimiz sevgimiz ve inadımızdır. Her şeyimizi yok etseler de, inadına üreteceğiz. Sevgi ve direncimiz yurdumuzu yeniden kurguluyor.

Başarılı, inatçı başı dik 51 sanatçı ile birlikte büyük şairimiz için üretmek çok keyifli oldu. Ve çalışmaya doyamadığım için arka arkaya resimler çoğaldı. Benim için özet, Atatürk sevgisi, vatan aşkı ve Nâzım Hikmet Ran...

Dünyanın en büyük şairi olan Nâzım Hikmet için yapıt üretmek olağanüstü bir onur. Heyecanlı bir çalışma. İşimin adı, "Kafesteki Özgürlük". Nâzım gibi bir şairi zincire vurmak, kafeslerin arkasına kapamak, O'nun özgürlüğünü almak, O'nu esir etmek olanaksızdır.

Öğrenciliğimin ilk yıllarında gittiğim Sofya’da Nâzım Hikmet Haftası olduğunu görmüştüm. Ve bu Nâzım Şiir Günleri’ni düzenleyenler "Bulgaristan'da, Bach'ı, Betthoven'i, Voltaire'i bilmeyebilirsiniz ama Nâzım'ı bilmezseniz size cahil derler" demişlerdi. Korkular zindanlara kapatır. Ama sanatçı üretir.Vatanseverlik mahküm edilemez. Mısralar kafeslerin ardına hapsedilemez. Sanatçı durdurulamaz.....

İşçi Nâzım portresiyle yürüyorsa
Yusuf Taktak: Kültür Merkezi'nin kurulduğu zamanlarda, mesleğimle ilgili konularda yardımcı olmaya çalışmıştım.

Şimdi gençlerin bir araya gelip Nâzım'la ilgili dayanışmaya girmeleri beni çok sevindirdi ve aralarında olmak istedim. Nâzım gençlik yıllarımızın "simge" ismiydi. Sadece büyük bir şair değil, sanatla ve hayatla ilgili her şeyin anahtarıydı. Onun sol dünyası, yaşamla ilgili sözleri, sanatla ilgili görüşleri hatta aşkla ilgili sözleri, aşk dolu yüreğimizi coşturuyordu. Kim istemezdi ki sanatta bir "Nâzım" olmak! Bu nedenlerle onun şiirlerinden alıntıları, kendi portresini işlerimizde kullandık.

Ona eziyet çektiren bir ülkenin yurttaşı olarak ne yapsak azdır...

Şöyle bir Nâzım‘a baktığınızda işçi elinde Nâzım portresiyle yürüyüşe katılıyorsa, halk mekanlara onun fotoğraflarını asıyorsa, politikacı şiirlerindeki sözcüklerinden medet umuyorsa, öğretmen-öğrenci hâlâ onu kavramaya çalışıyorsa, sanatçı onun heyecanını tutkusunu işlerine yansıtmak istiyorsa bu insan BÜYÜK SANATÇIdır !

Adını taşıyan kuruma küçük bir resim vermek, hakikaten "küçük" bir destek... Daha çok şeyler yapmamız gerek koca Nâzım için!

“Memleketimden İnsan Manzaraları" uzun yıllar elimden düşürmediğim eşsiz bir kitap. Özgeçmişimle birlikte, beni bugüne getiren başucu eseri. Onu yorumlamak istedim. Kitap sırtının ve kendisinin fotoğrafını kolaj olarak kullandım. Büyük tuvallerde devinen biri olarak oldukça küçük bir tuvalde resim yapmak, derdini anlatmak zor oldu! Nâzım'a layık oldu mu bilmem?

Nâzım'ın özgürlük mavisi
Nejat Satı: Önemli ve zevkli bir durum. Zevkli olan buna hizmet etmek. Nâzım’ı düşünmek, onun ideolojisine eğilerek aşk ile bir düş yakalamak. Hayatımda en güzel teklif “Nâzım'ı düşün ve bir şeyler üret" denmesi... Özgürlük Nâzım demek. Özgürüm...

Yaratım süreci çok alengirli. Yani ne desem boş. Soyut üretimleri olan bir sanatçıyım. Cümlelere dökmem imkansız. Soyut çok dilllenmemeli, yoksa işi "şekillendirir, formlandırır"... Ben renkçiyim şimdilerde. Nâzım mavidir, özgürlüktür benim için mavi... Ben mavinin kendini sergilediği soyut bir kompozisyon yaptım. Resim mavi. Mavi güzel... Mavi Nâzım’ın sadece gözleri. Ama mavi onun ruhunun penceresi benim için. Ben gözleri çok önemserim. Ben kendi düşümde küçük bir pencere açtım...