Mor ve Ötesi'nde AKP çatlağı

Mor ve Ötesi grubunun iki üyesi, Harun Tekin ve Kerem Kabadayı arasındaki siyasi tartışma, internet üzerinden büyüdü. Kabadayı'nın "yetmez ama evet"çiliği karşısında Tekin, Ergenekon, KCK, Odatv gibi davalara kuşkucu bir yaklaşımı savunuyor.

Mor ve Ötesi grubunun vokalisti Harun Tekin, geçtiğimiz yıl Haziran ayında bir röportaj vermişti. Tekin, röportajda, çok sevdiği bir yakınının Balyoz davasında sanık olmasının ardından davayı takip etmeye başladığını ve davaya dair görüşlerinin değiştiğini söylemişti.

Tekin bu durumu şöyle anlatıyordu: "Dışardan bakınca ‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ türünden bir dizi fikirle ‘Herhalde bir şeyler vardır’ diyorsun. Ama bunu derken iddianameler yahut sanık savunmalarına dayandırmıyorsun fikirlerini. Çeşitli gazetelerden bölük pörçük bir şeyler okumuşsun, o kadar. İçine girince görüyorsun ki yeterince bilgin yok."

Rock müzisyeni samimiyetle konuşuyor, davayı yakından inceledikçe "iddianamede aklının almadığı çelişkiler" olduğunu fark ettiğini söylüyor ve Balyoz, Ergenekon, KCK, Devrimci Karargâh gibi davalar için "Bu davaların hakkaniyetle sürdürüldüğüne dair inancım sarsılmış durumda" diyordu.

Tekin'in, aslında bir arkadaşının başına gelince farkına varmaya başladığı gerçekler, zaman içerisinde Mor ve Ötesi grubunun dağılabileceği söylentilerinin yayılmasına dahi sebep olan bir görüş ayrılığını tetiklemiş görünüyor.

Grubun bir diğer üyesi, Kerem Kabadayı, DSİP üyesi bir "yetmez ama evet"çi. Kabadayı, özellikle 12 Eylül davasının başlamasıyla birlikte yaşanan süreçte DSİP tarafından öne çıkarıldı. Ve Kabadayı'nın Marksist.org sitesine verdiği bir röportaj, Harun Tekin'in eleştirilerine maruz kaldı.

Kabadayı, röportajda tipik bir "yetmez ama evet"çi yaklaşımıyla Türkiye'de yaşanan tüm gelişmeleri yalnızca asker-sivil karşıtlığı üzerinden okuyor, bu arada da karşı kampı sürekli birtakım mantıksal indirgemelerle "darbeci, ergenekoncu, kemalist vs." olmakla suçluyordu. Örneğin Ergenekon, KCK, Odatv ve benzeri davalara karşı çıkanları Kürtler ve devrimcilerle dayanışmamak, yalnızca Silivri'ye gidip gelmekle itham ediyor Ahmet Şık'ın örgütsel doküman denilip el konulan kitabı internete düştüğünde kitabı paylaşanları "BDP'nin sivil itaatsizlik çadırlarını görmemekle" eleştiriyor AKP yargısını eleştirenleri ise, AKP öncesi yargıyı adalet dağıtıcısı olarak görmekle suçluyordu.

Karşıt tarafı absürde indirgerken, kendi üyesi olduğu partinin tarihini bilmeyerek (ya da bilip de görmezden gelerek?) komik hatalara da düşüyordu bu arada. Şöyle diyordu röportajda: "Tarihsel olarak Türkiye solunun önemlice bir kısmı için Kemalizm, ideolojik bir kuvöz işlevi görmüştür. Bu kontrollü, devlet tasdikli ortamda yetişen solun bugün hâlâ rotasını belirleyen pusula CHP'dir." Oysa tarihinde hiçbir zaman CHP'cilik yapmamış olan çeşitli "hayırcı" sosyalist örgütlerin aksine DSİP hareketi, tarihinde çeşitli dönemlerde CHP'yi desteklemek gerektiğini savunmuştu. Örneğin hareketin yayın organı Sosyalist İşçi, 13 Aralık 1995'teki 32'nci sayısında "şeriat ve faşizme hayır" pozisyonu alıyor, "Sağ parlamentoya karşı oylar CHP'ye" çağrısı yapıyordu. Çok sayıda sol örgütün, Kürt hareketiyle ittifak yaparak "Emek Barış Özgürlük Bloğu" adıyla seçimlere katıldığı süreçte Sosyalist İşçi, bugünlerde Türkiye'de sivil siyasetin karşısında konumlandırarak baş düşman gördüğü CHP'nin desteklenmesi görüşünü dile getiriyordu.

Harun Tekin, Kabadayı'nın röportajının arkasından bir yazı kaleme alarak internet üzerinden paylaştı. Tekin'in yazısı, kendisinin "davaları izlemeye başladıkça" bazı gerçekleri fark etmesine paralel olarak siyaseten giderek daha AKP karşıtı bir pozisyona gelişinin bir yansıması.

Tekin, yazısında, 12 Eylül referandumu ile yargının demokratikleştiğini savunan Kabadayı'ya "12 Eylül darbesinin yargılanması gibi çok önemli ve doğru bir hamleyi mümkün kılacak değişiklikle aynı pakette gelen HSYK’nın yapısını siyasetin kesin egemenliğine teslim edecek değişiklik, yargının yürütmenin etkisine daha da çok açılması anlamına gelecekti" diye yanıt verdi, buna örnek olarak da referandumda "evetçi" olmasına rağmen sonradan AKP'nin yargı alanını ele geçirme sürecine karşı pozisyon alan Orhan Gazi Ertekin'in bir yazısını referans gösterdi.

Tekin, grup arkadaşının yaftalama seansına da itiraz etti: "Tıpkı referandum öncesinde olduğu gibi, şu anda da, hayır diyenleri/boykot edenleri “darbeci/ergenekoncu/kemalist/ulusalcı” diye fişlemekten daha adil bir tutum mümkündür: HSYK’nın yeni yapısı, özel yetkili mahkemelerin türlü davalarda sergiledikleri pratikler ve hayatın her alanında hissedilen güç yoğunlaşması birlikte değerlendirildiğinde, “eğitim reformu”nun iktidar tarafından ele alınış metodu da ortadayken, söz konusu referandumda kabul edilen anayasa değişikliklerinin demokrasi açısından ileri bir hamle olduğu önermesi sorunlu bir önermedir. Kimse özeleştiriden ölmez, “yetmez ama evet” kampının kendi pozisyonunda inat etmesi onları politik açıdan daha saygıdeğer, daha güvenilir ya da daha tutarlı yapmaz."

Tekin, süregiden siyasi davalarla ilgili itiraz ve çelişkiler için de Pınar Doğan ve Dani Rodrik'in "http://cdogangercekler.wordpress.com/" sitesini referans verdi.

Şu anda içinde yaşadığımız sistemi geçmişle karşılaştırıp “eskiden daha mı iyiydi?” diye sormanın bir mantıksal sınırı olması gerektiğini belirten Tekin, "Şu anda 12 Eylül darbesinin yargılanıyor olması elbette olumlu bir gelişmedir, fakat bunun yanı sıra yaşananları gözden kaçırırsak, dünyanın en güzel çorbasıyla baldıran zehirini aynı anda kaşıklayıp ölmeyeceğimizi sanmak gibi mantıkdışı bir pozisyona savrulmuş oluruz" dedi.

Tekin, AKP'nin attığı kimi adımları "demokratikleşme" yönünde atılmış adımlar olarak görse de, sürece giderek daha kuşkucu yaklaşıyor. Kabadayı'yla aralarındaki siyasi ayrılık da giderek kamuoyu önünde yürütülen bir tartışmanın tetikleyicisi olmuş durumda.

Bu arada süregiden tartışma, genç rock grupları arasında kimi yansımalar da buldu. Yine sol duyarlılığı ile bilinen bir diğer rock grubu REDD'den Güneş Duru, Twitter hesabından, Kabadayı'nın "basın etiğinden" bahsettiği bir yazısının ardından "madem konumuz etik, redd için sağa sola "postal sevdalısı çocuklar" diye mail atmak ne kadar etik? kerem'e sormak isterim" diye sordu.

Bu arada, kullanılan üslup da, sosyal medya dilinin de etkisiyle sertleşiyor. Örneğin Duru, bir başka mesajında "doğan tarkan yolu adnan hoca yolundan farksız, bu iki insanın etkisi altında kalan akılların tez zamanda aydınlığa kavuşmasını dilerim" dedi.

Tartışmanın, Mor ve Ötesi grubunun dağılmasıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağına dair konuşulanlar, henüz sadece spekülasyon. Fakat genç sanatçıların arasındaki siyasi açının giderek genişleyeceğini öngörmek zor değil. Örneğin İdris Naim Şahin'in "Şiirle, resimle, yazıyla teröre destek veriyorlar" sözlerine karşı geçtiğimiz Aralık ayında sanatçılar imza topladıklarında Harun Tekin ve Güneş Duru imza vermişler, Kerem Kabadayı ise açıklamayı desteklemekten imtina etmişti.

(soL - Haber Merkezi)