Kürt rock müziğinin genç sesi: Sîmir Rûdan

Kürt rock müziğinin genç seslerinden Sîmir Rûdan, geçtiğimiz yıl Kürt müziğinin en iyileri listesinde ilk sırada yer almıştı. Rûdan, müzik yaşamını soL okurları için anlattı.

Kürt rock müziğinin genç seslerinden Sîmir Rûdan, geçtiğimiz yıl Kürt müziğinin en iyileri listesinde ilk sırada yer almıştı. Rûdan, müzik yaşamını soL okurları için anlattı.

Söyleşi: Özkan Öztaş

- Öncelikle kendinizi bize tanıtır mısınız?

1981 Cizre doğumluyum. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarım genellikle burada geçmiştir. O zamanlar iyi bir ilkokul öğretmenim olduğu için kendimi şanslı buluyorum. Öğretmen deyince aklıma Kazım öğretmenim gelir. Bize Karlı Kayın Ormanı’nı öğretmişti. Geçenlerde orta okuldan bir arkadaşım “sahi müzikle ilgiliydin, sınıfta şarkı söylerdin, genellikle Karlı Kayın Ormanı’ nı” deyince çok şaşırmıştım çünkü bunu bilmiyordum unutmuşum demek ki.

Müzikle içli dışlı olmaya üniversiteyle birlikte başladığımı sanıyorum ama çocukluk dönemlerime kadar gidiyormuş meğer. 1999’da Hacettepe’de Felsefe lisansı için Ankara’ya geçtim. Üniversite ile birlikte enstruman çalmaya başladım. Şu an duruyorlar mı bilmiyorum Kavel, Baraka gibi birkaç mekanda müzik yapmıştım. Okul yıllarında bir dönem Ankara Üniversitesi’ ne bağlı Bach Korosu’nda yer aldım. Çok sesli bir ortamda piano eşliğinde aria okumak, çok uzun sürmüş olmasa da müzik adına bunun bana farklı bakış açıları kazandırdığını düşünüyorum. Üniversiteden sonra öğretmenlik yapmak üzere Cizre’ ye ailemin yanına döndüm. Bir yandan müzik yaparken üretime dönük çalışmalarım oldu. 2013’ün yazında Ütopya Müzik’ten ilk albümüm olan Bi Çîrokî’yi çıkardım.

- Kürt müziği ve rock. Bu iki kelime yan yana gelince çok da alışık olmadığımız bir tablo çıkıyor ortaya. Siz neresindesiniz bu üretimin. Yaptığınız müziği ve Kürt müziği ile rock müzik arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlıyorsunuz?

Genel çerçevede düşününce rock gibi batıya özgü tarzların Kürt müziğine uzak gibi gelmesini normal buluyorum çünkü çoğu insan Kürt müziğini daha çok dengbêjlik gibi geleneksel biçimlerimizle özdeşleştirir. Ancak değişen dünya ile birlikte birçok alanda olduğu gibi Kürt müziğinde de yeni tarzların ortaya çıkmasını hoş karşılamak gerektiğini düşünüyorum. Etkileşimin bu kadar hızlı olduğu günümüz Kürt müziğinin hiç değişmeden kalmasını beklemek bana pek gerçekçi gelmiyor. Hem bunun Kürt müziğinin gelişimi açısından da iyi olmayabileceğini düşünüyorum. İnternet ve sosyal medya gibi yeni kanallarımız var artık ve buralardan dünyanın bir çok yerinde olup biten olay ve durumlardan anında haberdar olabiliyoruz. Etkileşim hızlı olduğundan değişim de hızlı oluyor. Haliyle bu durum müziği de etkiliyor .

Yaptığım müziğe gelirsek Bi çîrokî’de rock soundu daha çok hissediliyor evet, yalnız keskin bir rock çizgisi değil bu. Xeyalên min adlı şarkının ritmi country mesela. Bajarî’de ironik de olsa darbuka kullanıldı. Gürültülü ve sert değil de daha çok akustik soundlar elde etmeye çalıştım. Klasik müziktekine benzer bir çok seslilik yakalamak istedim bazı yerlerde.

Aslında batılı tarzlar dünyanın bir çok yerinde kullanılabiliyor. Kürt müziğinde de belki fazla değil ama var örnekleri aslında. Koma Wetan 25 yıl önce rock albümü yaparak bunu başlatmıştır.

- Geçtiğimiz yıl Kürt müziğinin en iyileri listesinde ilk sırada yer aldınız. Yaptığınız müziğin türü ile birlikte düşününce böylesi bir başarı neler hissettirdi?

Evet Hawarnet adlı Kürt medyası tarafından bu değerlendirme olmuştu. O yıl çıkan Kürtçe albümler için bunu her sene yapıyorlar sanırım. O listenin en tepesinde yer alabileceğimi beklememiştim doğrusu. Çünkü Bi Çîrokî’nin insanlara ulaşması adına fazla bir şey yapılmadığını düşünüyordum. Henüz bir klip bile çekmemiştik ki hala çekmedik…Ama işte bir önceki soruda konuştuğumuz gibi internet ve sosyal medya aracılığıyla insanlara az çok ulaşmış olmalı herhalde. Benim için sevindirici bir haberdir. Tabi şunu belirtmem gerekir, Kürt müziğinde son derece değerli üretimlerde bulunan dostlar var. Çok elverişli koşullara sahip olmadıkları halde.

- Kürdistan'da yaşıyorsunuz ve müziğinizi de burada üretiyorsunuz, nasıl besliyor bu durum sizi ve neler katıyor müziğinize?

Cizre Mezopotamya’nın eski bir yerleşim yeri. Köklü bir geçmişe sahiptir. Doğal olarak bu geçmişin izlerini kendisinde taşımaya devam eden tarihi yerleri var. Mem û zîn türbesi mesela, burada olduğunu düşünmek bile ilham verici olabiliyor. Yazın serinlemek için Dizle Nehri kenarında oturur, bazen de damda uyuruz. Xeyalên min adlı şarkımı böyle bir gecede yıldızların altında oluşturmaya başlamıştım.

Eski olduğu kadar büyük ve kalabalık bir yer değil Cizre. Etrafında küçük tepecikler ve en çok da bitmek bilmeyen olaylar gelişmesine izin vermiyor. Küçük yerlerde ilişkiler daha sıcak olur ama. Bizim insanımızda bir dayanışma duygusu vardır zaten. Birbirlerine karşı kayıtsız değildirler. Ben bunu yaşadığımız ortak acılara bağlıyorum. Çünkü bir yerde fazla acı varsa bu durum orada yaşayan insanları birbirini yaklaştırır. Ayakta kalabilmek için birbirlerinin desteğine daha çok ihtiyaç duyarlar. Kültürümüze artık işlemiş olan bu dayanışma ruhundan bir parça bile olsa alıp müziğime katabilmişimdir umarım.

- Yaptığınız müziğin aykırı olduğunu düşünüyor musunuz? Nasıl tepkiler aldınız?

Dünya müziğini baz alarak konuşursak müziğimi o kadar da sıra dışı bulmuyorum. Bildiklerim yanında henüz keşfetmediğim neler vardır kim bilir. Ama tabi Kürt müziği açısından değerlendirirsek Bi Çîrokî aykırı kaçmış olabilir. Kürtçe bildiği halde dinlediğinde şarkılarımın Kürtçe olduğunu fark etmeyen, hatta onları Fransızca sanan birçok kişi olmuş. Şarkı sözlerinde kimi zaman yerel ifadeler ya da söyleyiş biçimleri kullandığım halde müziğim bazı insanlarca neden yabancı sanıldı. Konuştuğumuz gibi, bence Kürt müziği daha çok geleneksel olanla özdeşleştiriliyor.

İlk albümüm bu şekilde oldu, alt yapıda batılı soundlar hakim. Sonraki tüm çalışmalarda da öyle olacak diye bir şey elbette. Bazen daha bilindik öğeleri de kullanmak isteyebilirim. Kürt Müziğinde İster dengbêjlikte olsun ister anonim stranlarımızda olsun kolay kolay tüketilemeyecek, tekrar tekrar yorumlanabilecek çok değerli eserlerin bize miras olarak bırakıldığını düşünüyorum.

- Kimleri dinlersiniz daha çok? Kürt ve yabancı müzik insanlarından kimler var listenizde?

Kürtçe olarak Koma Wetan’ı temel bir taş olarak görüyorum. Ciwan Haco çok ciddi üretimlerde bulunarak Kürt müziğine yön vermiştir. Üniversitede ilk yıllar komları çok severek dinlerdim. Sonra çoğu dağıldı tabi, oradan bireysel olarak devam edenler oldu. Mehmet Atlı onlardan biri mesela, kendine özgü müzikler üretiyor. Mehmet Akbaş’ın müziklerini de beğeniyorum. Son yıllarda Kürtçe müzikte rock, jazz, blues gibi batılı tarzları kullanan sanatçılarımız arttı. Bu gruptaki müzisyenler için “nivşa nû” deniyor hatta, yani yeni akım. Onları olabildiğince takip etmeye çalışıyorum. Bu saydıklarım daha çok modern Kürtçeler oldu ama Mihemed Şêxo’ yu, Ayşeşan’ nı da severim. Said El Kurdî’ nin Kassem Miro’ sunu, Fadilê Cizîrî’ nin Seydik’ini dinlerken tüylerim diken diken olur.

70 ve 80’ lerin yabancı müzikleri ilgimi çeker. Leonard Cohen’de kaygı ve huzur bir aradadır. Beatles masumdur, biraz da çılgın. Led Zepplin ise çok çılgındır ama az masumdur. Pink Floyd’taki o derin insaniliğe hayran kalıyorum dinlerken. Depeche Mode, Radiohead ve Muse gibi grupları da sarsıcı bulurum.

- Kent müziği sizce nereye doğru yol alıyor?
Ben Kürt Müziğinin dünya müziklerinden de etkilenerek evrenselliğe doğru evrildiğini düşünüyorum. Bunun birkaç nedeni var. Bir tanesi Kürt insanının bugün dünyanın dört tarafına yayılmış durumda olması olabilir. İnternetteki sayfa üyeliklerime ilişkin genel istatistiklere baktığımda bunu görebiliyorum. Avrupa Ülkeleri başta olmak üzere aklınızın ucundan bile geçmeyecek ülkelerde yaşayan insanlarımız var. Gittikleri yerlerdeki farklı kültür ve yaşam biçimleriyle tanışıyor ve doğal olarak onlardan etkileniyorlar. Yıllarca Almanya’ da yaşadıktan sonra geri dönen ya da orada doğup büyüyen gençlerimiz var tanıştığım, farklı olabiliyorlar. İnsanlarımız üzerinde olan bu değişimlerin Kürt Müziğini de ciddi şekilde etkileyebileceğini ve ona yön verebileceğini düşünüyorum. Hatta bu başlamış bile. Artık bir dengbêji, tarzı hip-pop olan bir şarkıya eşlik ederken görebiliyoruz mesela. Bu anlamda Kürt müziğinde gelenek ve modernin bir arada olduğu, hatta bize yepyeni gelebilecek olan formların kullanıldığı örneklerle karşılaşabiliriz.

Bir de internet ve sosyal medya kullanımının git gide artması Kürt müziğindeki evrilmeyi hızlandırabilir. Elimizde bir cep bilgisayarı ile, telefonu kastediyorum, oturduğumuz yerden dünyanın herhangi bir yerinde olup bitenlerden anında haberdar olabildiğimiz gibi bu sayede yeni üretilen müziklere de kolay ulaşabiliyoruz. Artık albümler dijital ortamlardan satışa sunuluyor, youtube gibi dev müzik kutularından takip edilebiliyor. Teknik imkanlar belli düzeylere ulaştığından kendi evinden bile müzik üretip onu dünya ile paylaşman mümkün. Şehir şehir, ülke ülke dolaşıp ürettikleri müziği arada hiçbir aracı olmadan insanlara doğrudan ulaştıran sokak müzisyenleri var. Kürtlerden de katılım buna gösterenler oluyor. Büyük şehirlerde bu daha yaygın.
Toparlayacak olursam bu hareketliliğin içinde Kürt Müziğinde bizi bir çeşitlilik bekliyor. Farklı tarzlar, yeni üsluplar ortaya çıkabilir.

Son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir?
Değinmek istediğim bir nokta var sadece. Bunu bir soru şeklinde ifade etmek istiyorum. “Dünya müziklerinden etkilenerek çeşitlenen müziğimiz günün birinde dünya müziklerini etkileyebilecek mi acaba? Ben bunun yaşadığımız politik sorunlara bağlı olduğunu düşünüyorum. Kürt müzisyenler de insan sonuçta ve onlar da paylarına düşeni alıyorlar. Başkaca zorluklar yaşadıklarından üretirken diğer sanatçılara göre daha çok çalışmaları, daha çok bedel ödemeleri gerekebiliyor.

İlginiz ve ayırdığınız zaman için teşekkür ederim sevgili Özkan.

- Biz teşekkür ederiz