'Kadını hayat sahnesinden indirmek istiyorlar'

TBMM'deki tiyatro skandalına tepki yağıyor. Tiyatrocular, öfke ve tepkilerini soL Haber'e anlattılar. İşte Melda Gür, Ayşe Dinç, Levent Üzümcü ve Metin Coşkun'un söyledikleri...

Haber Merkezi

TBMM'de kadın oyuncuların sahneden indirilmesi skandalına sanat dünyasından tepki yağıyor. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde düzenlenen "Çanakkale Anması" kapsamında planlanan tiyatro gösterisine bir saat kala "acil bir toplantıyla" kadın oyuncuların sahneye çıkarılmaması kararı toplumun her kesiminde öfkeye yol açtı. 

MELDA GÜR: KADINI HAYAT SAHNESİNDEN İNDİRMEK İSTİYORLAR

Tiyatro ve ses sanatçısı Melda Gür, soL Haber'e yaptığı açıklamada, tiyatronun bahane edildiğini, bu zihniyetin asıl amacının kadınları hayat sahnesinden indirmek olduğunu söyledi. 

Melda Gür şöyle konuştu:  

"Tiyatro sahnesi bahane, onların derdi, kadını hayat sahnesinden indirmek. Bunun da mümkün olmadığını, dünya kuruldu kurulalı elli bin kere kanıtladık, ama vermeyince Mâbud neylesin Mâmud. Bu da, tekstini örümcek ağına yazdıkları bir oyun işte. Üflesek yıkılır. Reji de onlarda, ama tiyatro oyuncunun sanatıdır. Onlar bunu idrak edene kadar, biz Üsküdar'a geçeriz. Çok da şey'tmeyin."

AYŞE DİNÇ: BUNU TARTIŞMAK UTANÇ VERİCİ

Bursa Devlet Tiyatrosu'ndan Ayşe Dinç, bu durumla ilgili konuşmaktan bile utandığını ifade ederek şunları söyledi: "Yüzlerce yıl geriye gitmiş gibi hissediyorum. 2018 yılında kadın oyuncuların sahneye çıkarılmaması, bunun tartışılması utanç verici. Hayatım boyunca beni bir kadın olarak o sahneden kimse indiremez. Her yer sahne... Şu an bir gazeteciyle bunu konuşuyor olmaktan utanç duyuyorum" dedi. 

Ayşe Dinç, ayrıca kişisel sosyal medya hesabından, "#Kadınımvesahnedeyim etiketiyle birlikte şu cümleleri de paylaştı: Hayatımın sonuna kadar gurur duyacağım... Kadın olmaktan ve sahnede olmaktan..."

LEVENT ÜZÜMCÜ: ORGANİZE BİR KÖTÜLÜKLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Tiyatrocu Levent Üzümcü, bu konuyu değerlendirirken birkaç noktaya dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bu olayın muhatabı, orda 50 lira yevmiyeyle Devlet Tiyatroları sahnesinde ırgat gibi çalışan kardeşlerimiz değildir. Bu bilinmeli. O genç arkadaşlarımı olayın dışında tutmak isterim. Tiyatrocular saksıda yetişmiyor. Bin kişinin girip 10 kişinin kazandığı konservatuvarlarda dört yıl zorlu eğitimler alarak yetişen arkadaşlar onlar. Ama yine o tiyatroların yöneticisi olan, olup bitenlerden haberdar olan insanların, o ekibi ordan çekmemesi büyük bir hatadır. Tiyatroların yöneticilerindedir yetki. Böyle bir olayla karşı karşıya kalındığında, ekibi çekecek olanlar da onlardır. Ancak konuştuğumuz olayda yetki sahibi olan arkadaşların böyle bir eyleme geçtiklerini görmedik. Gidip duvarları yumruklamışlar, çok sinirlenmişler falan filan... Halbuki siz gidersiniz, bu kişilerin sözünü geçirebileceği kimseler gelir, siz de bu rezaletin parçası olmazsınız" dedi. 

Yaşanan olayın büyük bir kasaba kurnazlığı içinde cereyan ettiğini ifade eden Üzümcü sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Barkovizyonun görüntüsü net değil, kaldıralım demelerinin nedeni, barkovizyonda Mustafa Kemal'in fotoğrafının çıkıyor olması. Yönetmen arkadaşlarımız böyle bir şey düşünmüşler, barkovizyona Mustafa Kemal'i yansıtmışlar. Bu kimseler, bu görüntüden rahatsız olduğu için görüntü net değil bahanesiyle barkovizyonu kaldırıyorlar, sahne dar olduğu için kadın oyuncuları sahneden alalım diyorlar. Rejiye müdahale ediyorlar. Tüm bunları neden yaptıkları gün gibi ortada. Ankara Devlet Tiyatrosu yöneticilerinin oturup düşünmesi lazım, nasıl bir düzenin çarkı içinde bu işi yapmaya çalıştıklarını düşünmeleri lazım. Bu tiyatronun, kendi onurunu koruması lazım. Devlet Tiyatroları, Devlet Konservatuvarları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Devlet Opera ve Balesi cumhuriyetin en büyük kazanımlarıdır. Bu kimseler, işte bu kazanımları yok etmeye çalışıyorlar. Aklı, fikri, vicdanı hür olmayan insanlar sanat yapamazlar. Bu nedenle bu ülkenin sanat kurumlarını kapatmaya çalışıyorlar. Bugün bu kişiler, bu ülkenin temsilcisi değiller. Bu kişiler, bu halkın belediye başkanları, bu halkın valileri değiller. Halkın olması gereken Devlet Tiyatrosu da bu halkın Devlet Tiyatrosu değil. Ortada örgütlü ve organize bir kötülük var."  

METİN COŞKUN: SÖZLER TÜKENDİ, BİR ŞEY YAPMAK LAZIM

Tiyatrocu Metin Coşkun, TBMM çatısı altında yaşanan bu konunun söylenebilecek her türlü sözü aştığını belirterek şöyle konuştu: 

"Bundan sonra artık bir şey yapmak lazım. Söz yeterli kalmıyor artık bu aşamada. Çünkü 2018 yılında yaşanan bu tablo çok aşağılık bir durum. Dehşet verici bir durum. Ve alçaklığı artık alenen yapıyorlar. Hiç kimseden çekindikleri filan da yok. Söylenebilecek sözlerin tükendiği, artık bir şeyler yapmanın elzem olduğu bir noktaya gelmiş durumdayız."