İyi ki doğdun Nâzım

112’nci yaşında, 51 sanatçının Nâzım Hikmet’e armağan etmek için hazırladıkları eserlerden oluşan “Nâzım’a Armağan” sergisi dün açıldı. Serginin açılışına sanatçılar ve Nâzım’ı sevenler yoğun ilgi gösterdi. Sergi 19 Ocak’a kadar Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde görülebilir.

(soL - Kültür) Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin (NHKM) her yıl ocak ayında gerçekleştirdiği Nâzım Anması etkinlikleri, bu yıl da “Nâzım’a Armağan” sergisi ile hayat buldu. Serginin açılışı, dün NHKM’de yapıldı. Açılış konuşmasını, sergiyi hazırlayanlar adına Ekin Onat, NHKM adına ise Asaf Güven Aksel yaptı.

51 sanatçının Nâzım’a 112’nci kez ‘iyi ki doğdun’ demek için hazırladıkları eserlerin sergilendiği etkinlik, 19 Ocak’a kadar gezilebilecek.

Ekin Onat ve Olgu Ülken-ciler’in hazırladığı sergiye, özel olarak hazırladıkları eserleriyle katılan ve Nâzım sevgisini halkla buluşturan sanatçılarla görüştük sergi ve Nâzım’a dair duygularını konuştuk bu ayrıcalıklı etkinlik hakkındaki görüşlerini aldık.

BENİM İÇİN ÖZGÜRLÜK
Temür Köran: Benim için bu sergi özgürlük anlamına geliyor. Bu topraklardan çıkmış evrensel bir sanatçıya yüreğinizi açmak, tecrübelerinizi paylaşmak, günü geldiğinde onu anarak hatırlamak, hatta pratiğe dökmek erdemdir. Bu özgürlüğün bir parçası olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Doğum Günün Kutlu olsun Nâzım Hikmet. Hazırladığım çalışma tuval üzerine yağlıboya, 30x30 cm. bir Nâzım Hikmet portresi.

EMPATİ KURMAYA ÇALIŞTIM
Sinan Demirtaş: Yoğun pek çok hareketin yaşandığı, değer yargılarının alt-üst edildiği, hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığı bu dönemde sosyal bütünün parçası olarak saf değerleri korumak ve onlara sahip çıkmak gerekir. Böylesi bir bilinç içinde bir araya gelmek bu sergiyi anlamlı kılıyor. Çalışmamda değer verdiğim Nâzım Hikmet ile empati kurmaya çalıştım. Kendi bedenimle onun kişiliğini bir araya getirirken aramızdaki mesafeyi (uzaklığı-yakınlığı), sınırlandırılmış yaşamdan soyutlayışını, özlemlerini, aşklarını, o romantik saf kişiliğini, bilgeliğini görmeye çalıştım.

ÖYLE ETKİLİ BİR YÜZ Kİ...
İsmet Değirmenci: Bu sergide yer almak her şeyden öte onurlu bir şey benim için. Gençlik yıllarımız boyunca hep yanımızda, başucumuzdaydı onun şiirlerine tutunur, umutlanır ve çoğalırdık. Onun adına bu sergiye katılmak heyecan verici, aynı zamanda da usta şairle sanat yoluyla buluşup bir araya gelmek güzel bir duygu. Onun portresini kendi çizgimle yorumlamaya çalıştım öylesine etkili bir yüz ki... Ama çok tanıdık, yıllar öncesinden... Keyifle ve sevgiyle çalıştım. Onun için hazırladığım armağan, bize bıraktığı eserlerinin yanında küçük bir şey.....

SOYADINI KURGULADIM
Mustafa Horasan: Daha önce de Nâzım’la ilgili başka bir sergiye yapıt hazırlamıştım. Nâzım’la ilgili samimi her projenin içinde yer almak onurdur benim için. Bir sergi kataloğumun metninde Nâzım’ın bir şiirini kullanmıştım. Yazılan onca metinden sonra derdimi o kadar iyi anlatmıştı ki... İçinden geçtiğimiz şu zaman diliminde Nâzım’ı tekrar ele almak, onu yeni kuşaklara daha iyi ve sahici anlatmak bize düşen önemli görevler içerisinde. İnsana dair yazdığı her şiir, her metin bugün tekrar içselleştirilip gözden geçirilmeli diye düşünüyorum. Bu yapıtta Nâzım’ın kelimelerle bizi çıkarttığı derin yolculuklar gibi ben de ete kemiğe bürünmüş RAN kelimesini kurgulamak istedim. Hem onun soyadına hem de güneş tanrısına vurgu yaparak insan teninin en derinine bakmak istedim.

BAHTİYAR VE DİRENÇLİ
Turan Aksoy: Benim için Nâzım her türlü koşulda ve zamanda yeni hayatlar kurmuş, şiirler yazmış, düşünceler üretmiş ve aşklar yaşamış bir hayatı temsil eder. Bugün toplumsal hayatı ve değerleri para ve ahlak ilişkisine sıkıştırmaya çalışanların yarattığı kuşatılmışlık duygusuna karşı, ki bunu düşünsel ufkumuzun da sınırlandırılmasıyla ilgili bir şey diye algılıyorum, temel bir strateji gibi görülebilecek bir örnek oluşturuyor. Paranın ve ahlakçılığın uyanıklıklarından oluşan karışıklıklara takılmadan basit ve düz bir yaşam, zorlukları ve acıları olsa da bizleri, ilk defa güneşe çıkıp toprağa oturmuş Nâzım gibi ‘bahtiyar’ ve dirençli yapmaya yetebilir.