Güney Özkılınç: Şaire de okura da saygısızlık

Nâzım Hikmet İnceleme- Araştırma Ödülü Jürisi Güney Özkılınç, YKY'nin 'Nâzım sansürü'ne ilişkin "Ben şaire bir saygısızlık, okura bir saygısızlık olarak karşılıyorum" ifadelerini kullandı.

Hazal Güven

soL HD'nin gündeme getirdiği Yapı Kredi Yayınları'nın "Nâzım'a sansür" haberi ses getirmeye devam ediyor. 

YKY'nin Nâzım'ın "Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim" romanına uyguladığı sansüre ilişkin sorularımızı yanıtlayan araştırmacı yazar, şair ve Nâzım Hikmet İnceleme- Araştırma Ödülü Jürisi Güney Özkılınç, sansüre ilişkin "saygısızlık" değerlendirmesini yaptı.

YKY'nin Nâzım'a uyguladığı sansürden haberiniz vardır. Bu konuyla ilgili düşünceleriniz nedir?

Elbette ki bir yazarın, bir şairin metnine sadık kalmak yayın devlerinin, yayıncıların birincil görevidir. Hele ki bu, dünyaca tanınan bir ozanımız, bilinen bir ozanımız ise onunla övünmek yetmiyor, ama aynı zamanda onun hatırasına, anılarına saygı göstermek açısından onun metniyle oynamanın doğru olmadığını düşünüyorum.

Sansürün "Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim" romanının 25 yerinde yapıldığı ortaya çıktı...

Özellikle Sofya baskılarında, yani 1964 basımında bir eser adı olan Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim romanında bunu görmekteyiz, yani hem Sofya baskısında, 64 yılı, hem aynı eserin Fransızca basımında orijinal metne sadık kalınırken, onun ülkesinde, onun Türkçesiyle yazdığı başta Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim romanı olmak üzere birçok eserinin tahrip edilmesi, heleyse eksik yayınlanması her şeyden önce ben şaire bir saygısızlık, okura bir saygısızlık olarak karşılıyorum. Bu sadece Nâzım'da değil, hangi yazar olursa olsun, hangi şair olursa olsun, onun metnine sadık kalınmalı. Tahribata, olmayan bir şeye dönüştürüyoruz o eseri. Bu nedenle Nâzım'ın özellikle Bursa yıllarını araştıran, araştırmaya çalışan biri olarak ben bunu doğru bulmadığımı söyleyebilirim.

Tahribatın büyüklüğünün ortaya çıkmasıyla YKY'den "yeniden basacağız" açıklaması geldi. Ama yeni basımlarda nereleri düzelteceklerini söylemediler. YKY'nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu tür komünist şairlerin, yazarların, muhalif şairlerin ve yazarların eserlerinin telifi de burada tartışma konusu hâline geliyor. Bunları tamamen dünya görüşüyle bağdaşmayan şirketlerin, bankaların ve benzeri firmaların alması aslında sansürün başlamasının, sürecin adımı oluyor, tekeline alıyor. Yani bunu halktan koparıyor. Öncelikle bu yayın hakkını, ve biliyorsunuz telif hakları, onunla ilgili dizeleri, şiirleri almayı da engelliyor. Bir araştırmacının o metinleri kullanmasını da kimi zaman etkiliyor, yayınevleri buna izin vermiyor, telifi alan yayınevi. Bu yönüyle de aslında tehlikeli bir durum, yani bariz bir şairin böyle bankalarca, büyük şirketlerce telifinin alınması, onlara verilmesi belki de, doğru bir tutum değil diye düşünüyorum.