Bu romanın tam zamanı

Gorki'nin Ana adlı romanı 1907 yılında Rusya'da basıldıktan kısa süre sonra birçok dillere çevrildi, o arada ülkemizde de Türkçeye çevrilerek 1908 ve 1909 yılları arasında Tanin gazetesinde tefrika edildi.

Levent Özübek

1905 yılı 9 Ocak günü Rusya'da, sosyalizm mücadelesi tarihinin en önemli olaylarından biri yaşandı. Tarihe Kanlı Pazar olarak geçecek olan bu olayda Çarlık rejiminin acımasız polisi ve askeri halkın üzerine ateş açmış, olayda belki binden fazla insan yaşamını yitirmişti. Ülkenin her yerinde genel grevler ve direnişler Çarlık rejimini korkutuyordu. Yazar Maksim Gorki'nin apartmanı bu devrimci hareketin önemli mekânlarından biri olmuştu. 

Gorki bu olaydan kısa sonra başkaldırının düzenleyicisi olarak tutuklandı ve korkunç Petropavlovsk kalesine hapsedildi. Bir süre sonra serbest bırakılan yazar gizlice Finlandiya'ya geçti. Orada ilgi ve  sevgiyle karşılanan Gorki ve o günlerde o da orada bulunan Lenin Helsinki'de karşılaştılar. 

Lenin ve Gorki yaptıkları durum değerlendirmesinden sonra Gorki'nin yurtdışına çıkmasını ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ne gidip orada bir süre yeni Rusya'nın temsilcisi olarak çalışmasını, Rusya'daki devrimci harekete siyasi destek ve olanaklı olursa maddi yardımlar sağlamak için çalışması konusunda karar aldılar.

Gorki Amerika'da Amerikan sosyalistleriyle temaslarda bulundu, o sıralarda Rusya'daki devrimci hareketlere sempati duyan Mark Twain ve Jack London ile birlikte oldu. Bu arada Ayaktakımı Arasındaadlı oyunu Metropolitan tiyatrosunda sahnelendi. Amerika'da bulunduğu süre içinde daha önce başlamış olduğu Ana romanını da tamamladı.

Rusya'daki devrimci proleterlerin yaşamından okuyucuya bir kesit aktaran bu roman Amerika'da kısa sürede ünlendi ve ilk kez 1906 yılında orada, İngilizceye çevrilerek  Appleton yayınevince yayınlandı. Bu ilk baskıda Ukraynalı ünlü ressam Sigmund İvanovski'nin Ana romanı için özel olarak çizdiği sekiz adet özgün resim de ilgili bölümlere konuldu.


Kederli yüzler... Az uyumaktan adaleleri sertleşmiş...


Eğitimsiz zihnini zorluyor anlamak için...


Ana yüreği ıstırapla yanıyor...


Dinleyin... Dinleyin iyi insanlar...

Gorki'nin 1906 yılı anılarında bahsettiği üzere, Lenin ile bir sonraki karşılaşmaları ilginç bir konuşmayla başlamıştı. Gorki'den dinleyelim:

"... İşte, çıplak başlı, önemsiz biri gibi görünen, tıknaz ve bir eliyle durmadan Sokratik kaşlarını ovalayan, diğer eliyle de benim elimi sallayıp duran bu adam hemen konuşmaya başladı. Konuşurken olağanüstü bir dikkatle bakan zeki gözlerini kırpıştırıyordu. Sözü çevirmeden doğrudan benim Ana romanıma getirdi. Anlaşılan, Ladıjnikov'dan almış olduğu benim el yazmasını okumuştu. Ona bu romanı bitirmek için çok acele etmiş olduğumu söyledim. Fakat ben daha bunun sebebini anlatmaya başlamadan Lenin başını sallayarak o nedeni kendisi anlattı: Acele etmekle iyi etmişim, çünkü bu romana çok ihtiyaç varmış. Birçok genç işçiler devrimci harekete atılıyorlarmış ve onların bu sırada Ana'yı okumaları çok faydalıymış. 'Bu romanın tam zamanı!' dedi. Öyle methetti ki... Bu benim için son derece değerliydi. Hemen ardından resmi bir havayla sordu: Bu roman başka dillere tercüme edildi mi? Rus ve Amerikan sansürüyle karşılaştı mı? Ona yazarın hakkında dava açıldığını söylediğim zaman kaşlarını çattı, başını geriye atarak gözlerini yumdu ve asabi bir kahkaha attı..."

Roman 1907 yılında Rusya'da basıldıktan kısa süre sonra birçok dillere çevrildi, o arada ülkemizde de Türkçeye çevrilerek 1908 ve 1909 yılları arasında Tanin gazetesinde tefrika edildi.

İnsanın bilinçlenmesinin ve başkaldırısının öyküsü olan bu roman sosyalist mücadele tarihinin en önemli kilometre taşlarından biridir. Rusya'da 1917 Ekim devriminin öncesinde proletaryanın gelişimini, halkın ve işçilerin o sıralarda içinde bulunduğu yokluk ve sefaleti güçlü bir anlatımla ortaya koyar.

Anlatılan olaylar gerçek bir öyküye dayanır. Rusya'da proletaryanın kendi gücünün farkına vararak örgütlenmesini, otokrasiye ve sömürüye karşı mücadelesini ve bu arada 1902 yılında Sormovo kentinde yapılan 1 Mayıs gösterilerini, bunun trajik sonuçlarını, ölümleri ve ardından gelen insanlık dışı yargılamaları ele alır. Öykü bu olayların içinde geçer ve romanın başkisisi olan Pelageya Nilovna ve oğlu Pavel (Paşa), gerçek hayattaki isimleriyle Anna Zalomova ve oğlu Pyotr Zalomov Gorki'nin akrabalarıdır. Onlar Maksim Gorki'nin memleketi Nijni-Novgorod kentine yakın bir yerde bulunan Sormovo şehrinde yaşamaktadırlar. Ana ve oğulun Nijni-Novgorod'a akrabalarına yaptıkları ziyaretler çocukluktan beri Maksim Gorki üzerinde büyük izler bırakmıştır.  

Romanda, Pelageya ve oğlu Pavel, Sormovo kentinde büyük bir yoksulluk içinde yaşamaktadırlar. Pavel bir fabrikada işe girmiştir ve tüm işçiler gibi o da ölesiye çalışmaya başlamıştır. Ana Pelageya'nın yirmi yıl süren ıstırap dolu esaret hayatı gaddar kocasının ani ölümüyle tamamen değişmiştir. Babasının ölümünden sonra fabrikada çalışmaya başlayan genç Pavel orada proletaryanın kollektif gücünün ve sınıf bilincinin farkına varmıştır. Evi kısa sürede devrimci çalışmaların üssü haline gelir. Önceleri bu durumu şüpheyle karşılayan Ana, giderek bilinçlenmeye ve olayları kavramaya başlar.

Maksim Gorki'nin romanına genç, duyarlı ve bilinçli bir işçi olan Pavel'i değil de, onun yaşlı, eğitimsiz, cahil bıraktırılmış, ve o zamana kadar ümitsiz bir hayat sürmüş olan annesini başkişi olarak koymuş olması öyküde başlıca öneme sahiptir. Bu roman başkişisi özgündür ve daha önce başka hiçbir öyküde benzeri görülmemiştir. Maksim Gorki burada yarattığı Anakahramanı ile tüm dünya proleterlerine seslenmekte, örgütlenmenin, kitleleri kısa sürede bilinçlendirmenin ve mücadeleye atılmanın elzem ve aslında herkes için doğallıkla yapılabilir bir şey olduğu mesajını vermektedir.  

Romanda başka kadın kahramanlar da vardır ve onların da yaşam çizgileri son derece cesurane ve saygındır. Nataşa ve Saşa rahat yaşamlarını bir tarafa itip, sosyalist mücadeleye katılmışlardır.  Özellikle Nataşa varlıklı bir iş adamının kızıdır ama babasını ve rahat hayatı reddetmiştir. Saşa ise daha önce Çarlık polisince hapishanelere atılmış bir kadındır ve Pavel'i sevmektedir. Ana ise Pavel'in arkadaşlarından en çok Ukraynalı Andrey'i tutmaktadır. Ona hep Hokol (Ukraynalılara verilen lakap) der, Andrey de ona Nenka diye hitap eder. Nenka artık tüm yoldaşların anası olmuştur. 

Sormovo şehri önceki dönemlerde ufak bir köyken, giderek büyümüş ve bir sanayi merkezi durumuna gelmişti. Lokomotifler, tanklar, toplar ve dizel motorları imalatı yapan fabrikalarıyla, daha sonra adı Kızıl Sormovo olarak değiştirilecek olan ve çeşitli gemiler ve denizaltılar imal eden gemi inşa sanayi tesisleriyle, ünlü Volga tersanesiyle ve ayrıca çeşitli gıda sanayi tesisleri ile burası Rusya'nın en büyük proletarya şehirlerinden biri haline gelmişti. 

Maksim Gorki 1902 yılında yapılan ve Rusya siyasi tarihinde çok önemli bir aşamaya sahne olan Sormovo'daki ilk 1 Mayıs eylemini Ana romanında belge niteliğinde anlatmıştır. Sormovo 1 Mayıs gösterileri Rusya'da işçi sınıfının ilk büyük ve örgütlü eylemi olması ve bu eylemin doğrudan Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi, Nijni-Novgorod komitesi tarafından örgütlenmiş olması  bakımından çok önemlidir. O sıralarda Maksim Gorki ve Sormovo 1 Mayıs gösterilerinde aktif rolü bulunan Pyotr Zalomov (romanda Pavel Vlasov) Nijni-Novgorod komitesinde çalışıyorlardı.

O günün olaylarını Büyük Sovyet Ansiklopedisi'nden okuyalım:

RSDİP Nijni-Novgorod komitesi daha 1902 yılının ilk aylarından itibaren bölgede bildiriler dağıtarak tüm işçilere 1 Mayıs gösterilerine katılmaları çağrısı yapmaya başlamıştı. Şubat ayında  61 görevli partili bir toplantı yaparak organizasyonu planladılar. 1 Mayıs günü Sormovo kentinin tüm işçileri genel greve gittiler. Göstericiler Bolşaya Caddesi'nden ellerinde kızıl bayraklarla, Kahrolsun Otokrasi! ve Yaşasın Siyasi Özgürlük! sloganları atarak yürüyüşe geçtiler. Varşavyanka'yı(1)söylüyorlardı. Polis yürüyüşü durdurmayı başaramayınca askeri birlikten yardım istendi. Askerler gelince kitle Siz Kurban Düştünüz adlı şarkıyı(2)söylemeye başladı. İşçi Pyotr Zalomov elinde kızıl bayrakla askerlere doğru yaklaştı. Askerler o anda Zalomov'u yakalayarak kitlenin üstüne ateş açtılar. O anda çok sayıda insan ölmüştü, birçok yaralı vardı. Pek çokları da tutuklanmıştı.

Tutuklananların yargılamaları 28-31 Ekim 1902 tarihleri arasında yapıldı. Mahkemede tutukluların ve özellikle Zalomov'un cesur ve ateşli savunması kitleleri derinden etkiledi, Rusya'da büyük bir yankı uyandırdı. İskra gazetesi bu savunmaları toplayarak 1 Aralık 1902 günlü 29. sayısında Lenin'in önsözüyle yayınladı. Aşağıya aldığımız bu önsöz Lenin'in toplu eserlerinde 7. ciltte yer almıştır:

NİJNİ-NOVGOROD İŞÇİLERİNİN 142 NUMARALI MAHKEMEDEKİ KONUŞMALARINA ÖNSÖZ

Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi Nijni-Novgorod komitesinin Nijni-Novgorod'lu işçilerin konuşmalarını aldığı taşbaskı sayfalardan bu konuşmaları buraya aktarıyoruz. Bu konuşmalara herhangi bir şey eklemekle, o yürekli işçilerin meşakkatle yaratmış olduğu etki, içlerinde büyüyen gazap, mücadele azimleri anlatılamaz On binlerce Rus işçisine bu konuşmaları okutmak için her türlü çabayı göstermek bizim görevimizdir. Mahkemede davaları için "Kahrolsun Otokrasi!" sloganıyla dik duruş gösteren Zalomov'un, Bıkov'un, Samılin'in, Mihailov'un ve diğer yoldaşların olduğu örnek halkın ve parlak sosyalist geleceği inşa edecek işçi sınıfının özgürlüğü için kahramanca ve kararlılıkla mücadele verecek olan tüm Rusya işçilerine ilham vermelidir. 

1 Aralık 1902

Pyotr Zalomov 3 Mayıs 1877 yılında Nijni-Novgorod'ta doğdu. Bir mekanik işçisinin oğlu olan Zalomov 1892 yılında devrimci mücadeleye atıldı. 1901-1902 yıllarında RSDİP Sormovo örgtünde çalıştı. 1902 Mayıs olayları sırasında Sormovo'da tutuklandıktan sonra ömür boyu kaydıyla doğu  Sibirya'ya sürgüne gönderildi. 1905 yılında Maksim Gorki tarafından gönderilen para yardımıyla Sibirya'dan kaçtı ve Kiev, Moskova ve Peterburg'da gizlice yaşadı. Peterburg'da 1905 ayaklanmalarına katıldı, silahlı işçi kıtalarının kurulmasında görev aldı. 1906 yılında ciddi şekilde bozulan sağlığı yüzünden aktif mücadeleden ayrıldı. 1917 devriminden sonra Bolşeviklere katılarak Kursk bölgesi örgütünde çalışmaya başladı. 1918-20 yılları arasında iç savaşta Denikin'in adamları tarafından yakalanarak işkencelerden geçirildi. Bu sebeple uzun yıllar sağlığını düzeltemedi. 1929 yılında tarımın kollektivizasyonu çalışmalarına katıldı, Lenin Ödülü kazandı. 18 Mart 1955 günü Moskova'da yaşamını noktaladı.

1956 yılında Moskova'da Zalomov ailesi ile ilgili tüm belgeler toplanarak bir araya getirildi. 1963 yılında G.N. Makarov tarafından Devrimci İşçi Pyotr Zalomovadlı bir kitap yayınlandı.

(1) https://www.youtube.com/watch?v=8-C-tjQK0TY

(2) https://www.youtube.com/watch?v=7Q3Dp2zxRjE