Bilgi Üniversitesi'nde 'Hamlet Neden Tespih Çekiyor?' söyleşisi

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyalist Düşünce Kulübü tarafından “Hamlet Neden Tespih Çekiyor?” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşiye, oyuncu Orhan Aydın ve Fırat Tanış katıldı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Sosyalist Düşünce Kulübü tarafından son dönemlerde sıkça gündeme gelen tiyatrolara saldırılar konusunda bir etkinlik düzenledi. Santral Kampüsü’nde düzenenlenen etkinliğe Oyuncu Orhan Aydın ve Fırat Tanış katıldı.

Sosyalist Düşünce Kulübü adına açılış konuşması yapan Onur Parlak, bu etkinliğin son zamanlarda gündemde olan şehir tiyatrolarının özelleştirilmesiyle ve muhafazakâr sanat tartışmalarıyla ilgili olduğunu belirterek, “Sanatın gericileştirilmesi, muhafazakârlaştırılmasını üniversite öğrencileri olarak hayretle karşılaşılıyoruz. Bu etkinliği, yaşadığımız sürece somut bir tepki göstermek için organize ettik” şeklinde konuştu.

“Kentsel dönüşüm değil, kentsel ölüşüm gerçekleşiyor”
Oyuncu Orhan Aydın, “Ülke tarihi, cumhuriyet tarihinin en hukuksuz, en eşitlik ve özgürlük karşıtı dönemini yaşıyor. En faşist darbelerde bile hapishaneler bu kadar dolup taşmamıştı. Her gün gündemimizde uzun tutukluluk süreleri, sendikasızlık, iş kazalarında işçilerin ölmesi var. Cumhuriyet tarihinin yarattığı bütün kurumlar özelleştirildi. Kentsel dönüşüm adı altında ’kentsel ölüşüm’ gerçekleşiyor. Bunu da bir Kasımpaşalı kabadayı yapıyor. Bunların bir şekilde üzerinin örtecek şeyler gerekiyordu. Muhafazakâr sanat tartışması, onlar için bu nedenle önemlidir” diyerek konuşmasına başladı.

“Bu tartışma ülkede yaşananların üzerini örtme amaçlıdır”
Aydın, ‘muhafazakâr sanat’ başlıklı manifestoya ilişkin olarak, “10 kişilik heyet, devlet tiyatrolarını, şehir tiyatrolarını, opera ve baleyi nasıl peşkeş çekeceklerini kararlaştırıyorlar. Profesör ünvanı olan İskender Pala bir ”sahtekârlık” yapmaktadır. Yazdığı, 20 maddelik bir kara komedidir. Panellere çağırıyoruz, gelmiyorlar. Çünkü söylediklerinin maddi bir temeli yok. Bu, ülkedeki namussuzluğun üzerini örtme amaçlıdır” dedi ve görüşlerini şöyle ifade etti :

“Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı, geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanıyken Taksim Meydanı’nda yaptığı bir gezide Atatürk Kültür Merkezi’ni (AKM) göstererek, ‘Ne bu binayı ne de burada yapılanları seviyorum’ demişti. Bugün ise kültür merkezi adıyla açtıkları alanları mescitlerle doldurdular. O insanların orada ne izleyeceğine onlar karar verdi. Bazı illerde kültür merkezleri, devlete bağlı tiyatrolar kapatıldı. ‘İbadet Nasıl Yapılır?’, ‘Abdest nasıl alınır’, ‘Hacca nasıl gidilir’ gibi isimlerle oyunlar üretip turneye gittiler."

“Heykellere ucube dediler, Fazıl Say’a saldırdılar”
Uluslar arası bir sanatçı olan Mehmet Aksoy’un yaptığı heykele ucube dediler. Başka illerde medyaya yansımasa da heykeller toplatıldı. Çok güncel bir örneği hep birlikte yaşıyoruz. Fazıl Say’a yapılan saldırı devam ediyor. Bu, aşağılıkça namussuzca bir durum. Konuyla ilgili, Sanatçılar Girişimi olarak bir açıklama yaptık. Kısacası, bu ülkede sanat, AKP gibi çorak bir toprağa dönüşmemelidir.

“Siyasetten arınmış bir sanat düşünülemez”
24 Nisan’da Şehir Tiyatroları yönetmeliğindeki değişikliğe karşı tiyatrocular tarafından yapılan çağrı ve ‘Korkuya karşı özgür tiyatro’ söylemi, 2 gün sonra başbakan tarafından tehtidlerle cevapladı. Ben 58 yaşındayım, RTE de. Ben üretimlerimle tarihe geçiyorum, bu tür siyasetçiler onursuzluklarıyla. Eğer bir siyasi düşüncen yoksa yamak olursun. Kendi aklını geliştirmiyorsan biat kültürün gelişir.

Bertolt Brecht, Oktay Arayıcı, Orhan Kemal gibi yazar ve sanatçıların içinin boşaltılamazlar. Sanat, siyasaldır. Siyasetten arınmış bir sanat düşünülemez. Dünya tarihi çok padişah gördü ama bugün sadece tahtları kaldı. Şimdi de oralarda fareler geziyor.”

“Muhafazakarlık ve sanat bir arada bulunamaz”
Fırat Tanış, ‘muhafazakâr sanat’ kavramının ‘sanat’ kavramıyla bir arada bulunamayacağını söyleyerek konuşmasına başladı. Bu tartışmanın, İskender Pala’nın muhafazakar sanat başlıklı 20 maddelik manifestosuyla birlikte ortaya çıktığını söyleyen Tanış, “Bu aslında bir paradoks. Paradoks için gerçeğin amuda kalkmış hâli derler. Muhafazakarlık ve sanat nasıl bir arada bulunabilir? Bu bir çelişki. Bu kavram tartışmalıdır” dedi.
Tanış, ayrıca ‘muhafazakâr sanat’ tartışmalarının yararlı olduğunu söylerek, “Bu manifesto, ‘sanat ve ahlak nedir’den ‘sanatçı ahlaksızdır’a kadar varan bir manifesto. Onlara kalırsa, Hamlet 1600’lü yıllarda başlı başına ahlâksız bir oyun yazmıştır. Ama bence yararlı bir paravan gündemdedir. Bu tartışmalar, uzun zamandır ihtiyaç duyulan silkinmenin de bir aracı oldu” diye konuştu.

“Savaş çığırtkanlığı ile yapay gündem oluşturuldu”
Suriye meselesine de değinen Tanış, bu konudaki görüşlerini şöyle ifade etti: “Suriye ile 2 ayda neredeyse kanlı bıçaklı hale geldik. Savaş çığırtkanlığı yapan, saklanan gizlenen şeylerle gündem oluşturuldu. İçerde gazeteciler yatarken, bunun yerine, en çok Aziz yıldırım’ın dışarı ile olan mektuplaşmaları, Fenerbahçe-Galatasaray maçının ardından kupayı hangi sahada, nasıl aldığı tartışılıyor.”

”Soruşturma derhal iptal edilmelidir”
Sanatçılar, son olarak etkinliğin düzenlenmesi için izin isteyen bir kulüp yöneticisine açılan soruşturmaya ilişkin olarak, “Okul yönetimi, bizim gibi sanatçıları karşılarına almak istemiyorsa, bu soruşturmayı derhal iptal etmelidir” dedi.

Söyleşi, öğrencilerin soru ve görüşlerinin tartışılmasıyla birlikte sona erdi.

Sosyalist Düşünce Kulübü'nden açıklama
Panelin ardından Sosyalist Düşünce Kulübü'nde bir açıklama geldi: “Sanat.. Öyle ucube falan da değil. Muhafazakâr sanat. Padişah bozuntusu memlekette sanatçı kalsın istemiyor. Padişaha soytarılık etmek varken Brecht, Nâzım, Meyerhold kim oluyor? Bırakalım padişaha soytarılık hevesiyle yanıp tutuşanlar birbirlerini ezsin. Biz onurlu aydınlarımızla sanata sahip çıkıyoruz.”

(soL - İstanbul)