Adana Film Festivali Seyirci İnisiyatifi: Hak ettiğimiz saygıyı arıyoruz

24. Uluslararası Adana Film Festivali sürerken kentteki bir grup sinemasever bir açıklama yaparak, sinemanın ve sinemaseverin hak ettiği saygıyı beklediklerini belirttiler.

soL-Adana

25 ylül'de başlayan 24. Uluslararası Adana Film Festivali sürerken, kentteki bir grup sinemasever bir basın açıklaması yaparak taleplerini dile getirdi. 

"Adana Film Festivali Seyirci İnisiyatifi" adıyla açıklama yapan sinemaseverler, festivalde fiyasko boyutuna varan aksaklık ve yanlışlıklara imza atıldığını ifade ettiler. 

Yaşanan olumsuz durumları ve taleplerini kamuoyuna duyuran inisiyatif, "Sinemanın ve sinemaseverin hak ettiği saygıyı arıyoruz" başlıklı açıklama yaptı. 

Açıklamada şu görüşlere yer verildi: 

Bir grup Adanalı sinemasever olarak, sanatın halka en rahat ulaşabilecek bir dalı olan sinemanın, tam da her anlamda bereketli bu topraklar üzerinde bundan çok daha fazla saygıyı hak ettiğine inanıyoruz.

Öncelikle, festivalin üzerinden çok zaman geçmemişken ve gelecek festivalin hazırlıklarının da şimdiden başlaması gerektiğini düşünerek, "festivalin sürekliliğinin” sağlanması Adana halkının ve biz sinemaseverlerin ortak dileğidir.

Sürekliliğin sağlanmasının ardından kalitenin de yükselmesi, bu sene çok ciddi boyutlara varan sorunların çözüme kavuşturulması yine hepimizin ortak dileğidir.

1) Açılış filmi dahil 20’den fazla filmin gösteriminin son anda, üstelik bir açıklamaya, bir özür dilemeye bile gerek görülmeden iptal edilmesi, iptal edilen filmlerin yerine ne konulduğunun bilinmemesi kabul edilemez hataların başında geliyor. Bu iptallerin en kötüsü ise davet edilen ve “Vizyon Sahibi Yönetmen Ödülü” verilen Andrew Dosunmu’nun filmlerinden birinde yaşanmıştır. “Mother of George” ve “Where is Kyria” adlı iki filminin gösterileceği ilan edilen ve gösterimlerin ardından seyirciyle söyleşi yapacağı da bildirilen Andrew Dosunmu, binlerce kilometre öteden büyük bir heyecanla Adana’ya gelmiş, fakat çok kötü bir sürprizle karşılaşmıştır: “Mother of George” adlı 2013 tarihli filmi hiçbir açıklama yapılmadan gösterilememiştir. Tek filmi gösterilmiş, ardından Dosunmu söyleşisini gerçekleştirmeye çalışmış, ama bu sefer de çevirmen rezaleti yaşanmıştır.

2) Pazar günü ödül alan filmlerden hangilerinin hangi salonda ve hangi seansta gösterileceğini, ne gişe sorumlularının ne de festival görevlilerin bilmiyor olması, özellikle arıplex ve cinemax salonlarındaki festival görevlilerinin festival boyunca salon boş olmasına rağmen misafir koltuklarına halkı oturtmaması, tartışmaya girmesi kabul edilir şeyler değildir. Gösterimlerin tamamının ücretsiz olduğu festivalin son gününde cinemax’ta, içeride sadece 5 seyircinin olduğu 500 kişilik salonda yaşananın anlaşılması ise kolay değildir: Gişedeki büyük yoğunluk nedeniyle filmi kaçırmamak için salona yönelen iki öğretim üyesi, hemen salona davet edileceklerine biletleri olmadığı gerekçesiyle kapıdan çevrilmeye kalkışılmıştır, salona girdiklerinde çıkmaya zorlanmış, güvenlik görevlisi çağrılarak taciz edilmişlerdir ve filmin bitiminde de polislerin çağrılmasıyla olay iyice büyütülmüştür. Bu sinameseverlere karşı çok büyük bir saygısızlıktır.

3) Festivalimiz bir film festivali olduğuna göre, sinema sanatıyla ilgili etkinliklere odaklanmak gerekir. Açılış ve kapanışta yer alan konserlerle birlikte 7 konser verilmesi film festivali ile hiçbir alakası olmayan bir uygulamadır ve bütçenin doğru kullanılmıyor olduğuna da işaret eder.

4) Yabancı film gösterimlerinde altyazı çeviri kalitesinin çok kötü olması, sinemadan sinemaya altyazı küçüklüğü-büyüklüğü rahatsızlık vermiştir. Bazı filmlerin 23:30 ve daha geç saatte bitmesi ulaşım problemi doğmasına yol açmıştır, uzun filmlerin programda 19:00 seansına konulması yerinde olacakken buna özen gösterilmemiştir.

5) Festival afişinin önceki yıllardaki kalitesi düşmüştür, daha önce kullanılan afiş kopyalanarak kullanılmıştır; 1995 yılında onur ödülü verilen bir sanatçımıza tekrar aynı ödülün verilmesi şaşkınlık yaratmıştır. Bunlar özensizlik göstergeleridir ve festivalin saygınlığına gölge düşürmüştür.

6) Festival program ve kitapçığının festivalden önce dağıtılması gerekir; konuklara verilen katalog dışında halka küçük kitapçıklar dağıtılabilir. Sadece film ismine bakarak değil, film hakkında özet bilgileri okuyarak filmler arasında seçim yapma hakkı her sinemasevere tanınmalıdır. Bu özet bilgiler festival internet sitesinde de yer almalıdır.

7) Film gösterimlerine yaş sınırı gözetilmeden çocukların alınması doğru değildir. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde, ticari sinema salonlarına olsun, festival salonlarına olsun, yaş sınırı gözetilmeden çocuklar alınmaz. Adana Film Festivali’nde de buna uyulması bir zorunluluktur. Buna özen gösterirken elbette çocukların da unutulmaması gerekir. İstanbul Çocuk Filmleri Festivali’nden yararlanarak en azından bir seçkiye Adana’da da yer verilebilirdi.

8) Salon düzenini sağlamak ve güvenlik konusuna özen gösterilmesi gerekir. Bazı gala gösterimlerinde gişeden verilen biletler haricinde sayısız kişiye, çoluk çocuğa misafir kartı da verildiği için salonlarda izdiham yaşanmıştır. Yer kalmayınca seyirciler merdivenlere oturmuşlardır. Bu çok ciddi bir güvenlik sorunudur. Deprem kuşağındaki Adana’da olası bir deprem ya da bir yangın, ya da sadece bir sahte alarm, büyük bir facia yaşanmasına sebep olabilirdi.

9) Salonlarda görevlendirilen kişilerin sinemasever gençler arasından seçilmesine ve iyi bir şekilde eğitilmelerine özen gösterilmelidir. Örneğin ikinci maddede anlattığımız son gün yaşanan çok tatsız olay, bu genç görevlilerin hiç eğitim almamış olmalarından kaynaklanmıştır.

Uluslararası film yarışmasına katılım için daha önce başka festivalde ödül almamış olma şartı konulmalı ve gelişmekte olan ülkelerin sineması desteklenmelidir. Ayrıca Uluslararası Kısa Film Yarışması isabetli yönlerden biri olabilir. Öğrenci Filmleri Yarışması, ülkedeki tek örnekti ve desteklenerek devam etmesinde fayda vardı. Adana film maratonu Adanalı kısa filmcileri teşvik için bir ilkti, ancak filmleri izlemek için programda erken saatlere gösterim ayrılabilirdi.

Adana Film Festivali’ni diğer festivallerden ayrıştırmak, “yönünü” ve “kimliğini” belirlemek artık bir zorunluluktur. “Halk festivali” olma iddiası geçerliyse “halk sineması” bir üst başlık haline gelebilir. Yine “halk festivali”, sadece bir haftalığına değil halkın yıl boyu sinema ile ilişkisini geliştirmek adına başka faaliyetlerle de desteklenmelidir.

Bu sene festival organizasyonunun sinema sanatıyla ilgisi olmayan bir firmaya verilmiş olmasının kötü sonuçlarını yaşamak zorunda kaldık. Umarız gelecek sene bu durum düzeltilmiş olur. Hazırlığa, düzenlemeye, seçici kurullara daha bir özen gösterilir, kurulların rahat çalışması sağlanır, bu seneki gibi kurullardan ayrılma tatsızlıkları yaşanmaz ve esas olarak sinema sanatına, emeğe, birikime değer verilerek seçimler yapılır.

Bizler, Adanalı sade vatandaşlar ve sinemaseverler olarak, sadece ve sadece kentimize, sinemaya ve festivale sahip çıkmak üzere sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Her yönüyle daha gelişkin bir festivale ulaşabilmek ve buna sahip çıkabilmek istiyoruz. Sinemanın ve sinemaseverin hak ettiği saygıyı arıyoruz, talep ediyoruz.