Topkapı Sarayı'nda 'tarihsel' çürüme

Topkapı Sarayı Silahhanesi'nde bulunan birçok eser "tarihi değer vasfını yitirdiği" gerekçesiyle hurdaya çıktı. Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, çürümenin eserlerde değil, iktidarın kültür anlayışında olduğunu söylüyor.

soL (HABER MERKEZİ) Kültür Bakanlığı Teftiş Kurulu'nun yaptığı incelemede, Topkapı Sarayı'nda yeniçeri kalkanlarından Fatih Sultan Mehmet'in savaş malzemelerine kadar birçok eserin, "çürüdüğü için tarihi eser niteliğini kaybettiği" belirlendi. Saray'ın sadece silahhanesinde yapılan sayımda açığa çıkan bu skandalın ötesinde, diğer depolarda da benzer durumda eserlerin olduğu öğrenildi. Topkapı Sarayı'nın, tarihinin en kötü yıllarını yaşadığını belirten bir kurum yetkilisi, sadece dış görünüşün kurtarıldığını, envanter sayımlarının düzgün yapılmadığını ve depolardaki tarihi eserlerin gerektiği gibi korunmadığını söylüyor.

Çürüyen tarih mi zihniyet mi?
Prosedüre göre, hurdaya çıkan tarihi eserler, Milli Emlak'a ya da yeni personelin eğitimi için Kültür Bakanlığı'na gönderiliyor. Bu eserler için koleksiyoncu ve antikacıların sıraya girdiği, paha biçilmez tarihi eserlerin, meraklılarına ya da bu işin ticaretini yapanlara satıldığı da öne sürülüyor.
Çürüdüğü saptanan 5 bin eser arasında, bazı vezirlerin ve Sultan II. Mustafa'nın savaş meydanlarında giydiği zırhlı kaftanların, 15. 16. ve 17. yüzyıla ait Osmanlı ordusunun ünlü okçularının yayları ile akıncıların teber, gürz, kargı ve kalkanları gibi silah ve savaş malzemelerinin bulunduğu bildiriliyor.

"Tarihin canlı tanığı", skandalı yorumladı
Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, soL'un konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Topkapı Sarayı'nın geçmişten bugüne durumunu değerlendiren Çığ, bir dönem Arkeoloji Müzesi'nde görev almış, eşi Kemal Çığ da 70'li yıllarda Topkapı Sarayı'nın idareciliğini yapmıştı.

Çığ, Topkapı Sarayı'ndaki eserlerin çürümesinin, Saray'ın içinin ve eserlerin gerektiği gibi korunamamasından kaynaklandığını söyledi. Müzelerin işleyişine ilişkin, "normalde müzede bütün eserler sergilenmez zaten, fazlası depoda tutulur, bazı durumlarda sergilenirler. Bu eserlerin kazaya uğraması veya diyelim ki yıllar itibariyle yıpranıp tarihi eser özelliğini kaybetmesi gündeme geldi, o zaman da tespit yapılır ve envanterden çıkarılarak devletin ilgili kurumuna devredilir" diyen Çığ, hurdaya çıkarılan tarihi eserlerin satıldığı iddiasını, "bir eserin tarihsel değerini yitirmesi çok kötü bir durum, böyle bir durumda, yeni personel eğitimi için kullanılabilir, ancak satılması iddiası çok büyük bir skandaldır. Bu mümkün değil, inanmak istemiyorum" sözleriyle değerlendirdi.

AKP'nin kültürden anladığı budur
İlmiye Çığ, eşi Kemal Çığ'ın 70'li yıllarda Topkapı Sarayı müdürlüğü yaptığını, onun zamanında çok iyi korunan depoların var olduğunu söyledi. "Rutubet önleyiciler vardı. Bütün ürünler paketler halinde özel koruyucularda tutulurdu. Şu anki durumunu bilemiyorum ama eğer duyduklarım doğruysa, çok üzücü. Müzeler kültürel okullardır, tarihimize sahip çıkamazsak asıl o zaman yok oluruz."

Tarihsel birikimin satılmasına şiddetle karşı çıkan Muazzez İlmiye Çığ, yaşanan skandalın AKP iktidarının kültürsüzlük anlayışını ortaya koyduğu, gözden çıkardığı tarihsel birikimi satmaya kalkmasının bu anlamda iktidara yakışan bir tutum olduğu yorumunu yaptı.

Envanterden çıkarılacak ürünlere antikacı ve koleksiyoncuların ilgi göstermesine de tepkili olan Çığ, Kültür Bakanlığı'nı eleştirerek "envanterden ürün çıkararak satabileceğine inanmıyorum. Ola ki bir kısım ürünün satılması gündeme gelecek, o zaman da açıkça yapmalı. Bakanlık çıkıp 'ben bu ürünleri şu gerekçeyle satıyorum' diyebilmeli" dedi.