"Türkiye’de Behice Boran hayaleti dolaşıyor"

ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü ve Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin düzenlediği “Dünya’da ve Türkiye’de Sosyalizm: Sorunlar ve Çözümler” isimli iki gün sürecek olan sempozyum dün başladı.

Açılış konuşmasını yapan ODTÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Eyüp Özveren konuşmasında, bu etkinliğin Behice Boran’ın 100.yaş gününe denk gelmesinin önemli olduğunu vurgularken, ardından söz alan Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Raşit Kaya ise 1980’lerden sonra neo-liberalizmin yükselişi ve reel sosyalizm deneyiminin yenilmesi ile birlikte sosyalist düşüncenin tarihin çöplüğüne gittiğini vurgulayanların yanıldığını, aksine sosyalizmin umut vaadetmeye devam ettiğini vurguladı. Kaya, Behice Boran’ın akademik kimliğine vurgu yaptı.

“Akademik ve Siyasi Kimliği ile Behice Boran’ı Anlamak” başlıklı ilk oturumun konuşmacıları İlhan Başgöz ve Fuat Ercan oldu. Önemli folklor bilimcilerinden İlhan Başgöz, 1945-1950 yılları arasında Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ndeki (DTCF) “cadı kazanı”ndan bahsetti. Başgöz, o yılların cumhuriyet tarihinin en baskıcı yılları olduğunu ve bunun başında İsmet İnönü’nün olduğunu belirtirken Behice Boran’ın o zaman kurulan Türkiye Gençler Cemiyeti’nin perde arkasında yer aldığından bahsetti. O yıllarda ne yaparlarsa “komünistlikle” suçlandıklarını, köy enstitülerininin nasıl bitirilmeye çalışıldığını ve DTCF’deki ilerici kişilerin hep yurtdışına gittiklerini, oralarda hayatlarının son bulduğunu vurguladı. Örnek olarak ise Muzaffer Şerif ve Pertev Nail Boratav’ın öykülerini anlattı. Başgöz daha sonra Boran’ın bilinmeyen iki makalesini gündeme getirdi. “Bir Cemiyet Sistemi Olarak Faşizm” ve “Harp Sonrası Faşizm” başlıklı makalelerin öğrencilerin çıkardığı dergide yayınlandığını belirtirken, derginin yazarları arasında Dr. Behice Boran ve Adnan Cemgil isimlerin olduğunu söyledi.

Fuat Ercan ise, akademisyen olarak Behice Boran’a haksızlık yapıldığını ve yoldaşlarının, dostlarının Boran’ı sadece siyasi yönüyle ele aldıklarını söyleyerek konuşmasına başladı. Ercan, Boran’ın eleştirel sosyal bilimci yanının çok önemli olduğunu vurgularken, 1980 sonrası girişimci üniversite anlayışının suya sabuna dokunmayacan sosyal bilimciler ürettiğini belirtti. Fuat Ercan, Behice Boran’ın akademisyen kimliği üzerinden bir sosyal bilimcinin üretilen bilgiyi paylaşması gerektiğini, karşılık beklemeden üretmesini ve taraf olmak zorunda olduğunu dile getirdi. Behice Boran’ın akademik ve sosyal kişiliğinin şizofren bir ilişki olmadığını aksine bu iki durumun birbirini beslediğini vurgulayan Ercan, “hayata dokunan sosyal bilimci Behice Boran” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Dostları Boran'ı anlatıyor
İkinci oturumda ise “Dostları Behice Boran’ı Anlatıyor” başlığı ile Avukat Erşen Şansal, Gazeteci Varlık Özmenek ve Peyami Arıırk sırasıyla söz aldılar. Şansal, Behice Boran’ın bıraktığı izler arasından en büyük yeri tutanın Boran’ın savunmaları olduğunu belirtti. Savunmalarında, bilimsel tezler, devrim ve Kürt halkı üzerine bilimsel tezler öne sürdüğünü vurguladı. Zaman zaman birçok savunmasının basıldığını söyleyen Şansal, 12 Mart döneminde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanan Boran’ın “bizden ancak işçi sınıfı hesap sorabilir, size verecek hesabımız yok” sözüyle konuşmasını sonlandırdı.

Şansal’ın ardından katılımcılar arasında yer alan Behice Boran’ın Sakarya Cezaevi’ndeki arkadaşı Meryem Esen söz aldı. Esen, konuşması esnasında üniversite öğrencisi iken tanıştığı Boran’ın kendisine çok şey öğrettiğini ve herkesin genel bir kanı olarak dile getirdiği Boran’ın asık yüzlü olduğu iddiasının doğruyu yansıtmadığını söyledi.

Daha sonra ikinci konuşmacı olarak söz alan Varlık Özmenek, Behice Boran için Marx, Engels ve Lenin dışında bu kadar özü ve sözü birbirine kaynaşmış başka bir insan olmadığını dile getirdi. Behice Boran’ın mücadelesinde kararlılık, devamlılık ve tutarlılık olduğunu çünkü amacınının insanlığının kurtuluşu olduğunu belirtti. Özmenek, Boran’ın en fazla vurguladığı şeyin, yüce amaçlara, o amaçlara yakışır en az o kadar yüce araçlarla gitmek olduğunu paylaşırken sözlerini “Dünya’da Marx, Türkiye’de Behice Boran hayaleti dolaşıyor” cümlesi ile sonlandırdı.

Etkinlikte en son konuşmacı olan Peyami Arıırk, Behice Boran’ı 1967 yılından beri tanıdığını, Boran’ın dogmatik olmayan bilim insanı ve kuramcı olduğunun ve aynı zamanda sosyalist bir devrimci olduğunu vurguladı.

Sempozyum bugün de “Küreselleşme ve Emperyalizm” ve “Sosyalizm ve Demokrasi Sorunsalı” başlıklı oturumlarla devam edecek.
(soL – Ankara)