Tarsus’un seçimi

Bir dönemin pamuk ve tekstil yatağı olarak bilinen Tarsus’ta, son 10 yıldır fabrikalar birbiri ardına kapanıyor. Geçmişte solcuların kalesi olarak bilinen kent bir kez daha gericilerin eline terk ediliyor.

(soL) Gökçe Erbil - Uğur Pişmanlık / Tarsus bir ilçe olmasına karşılık, nüfus açısından Türkiye'de 58 ilden daha büyük bir kent. Bir dönem özellikle bazı tekstil sanayi kuruluşlarını barındırsa da dün olduğu gibi bugün de ağırlıklı olarak tarım kenti olma özelliğini koruyor. Bir dönemin pamuk ve tekstil yatağı olarak bilinen Tarsus'ta, son 10 yıldır fabrikalar birbiri ardına kapanıyor.

Tarsus sorunlar açısından, ülkedeki genel durumdan ve diğer kentlerden farklı değil. Hatta birçok kente göre daha da kötü durumda. 2008-2009 krizi ülke genelini son 5-6 aydır etkiliyor. Tarsus'ta da kriz, 1999'da kenti sarmaya ve sarsmaya başlamış. Bir yandan fabrikaların kapanması, artan i

şsizlik ve yoksullaşma başlı başına bir sorun haline gelirken diğer yandan da bir zamanlar göç alan bir Tarsus şimdi göç veren bir kente dönüşmüş. Hırsızlık artarken okullarda uyuşturucu kullanımı hem yaygınlaşmış hem de kullanma yaşı düşmüş. Diğer sorunlarla birlikte ise suç işleme yaşı düşerken suç oranları artış göstermiş.

Öte yandan kentin tarımsal alanına bakıldığında ise özellikle küçük üreticilerin ve köylünün durumunun son derece kötüye gittiğini belirtmek gerek. Küçük işletmeler ve esnaflar da gerek üretim ve satış gerekse vergiler açısından ayakta durmakta zorlanıyor.

Bir zamanlar solun ve sosyal demokrasinin güçlü olduğu Tarsus'ta üç dönemdir (yaklaşık 15 yıldır) MHP yerel yönetimde. Kent, bu dönemlerde fiziki olarak gelişmişse de gerek ülkedeki AKP iktidarı gerekse MHP'nin üç dönemdir belediyede olmasının yarattığı gericilik, kenti sarmaya başlamış. Tarsus sadece ekonomik değil, bununla birlikte toplumsal ve kültürel açıdan geriye gitmiş.

Şimdilerin Tarsus'u, 1960 ve 1970 dönemlerinin gelişmelere karşı duyarlı, ilerici ve aydın kimliğinin çok uzağında bir kent.

"MHP gitsin de kim gelirse gelsin"
Bir dönem Tarsus'ta merkez TİP ilçe başkanlığı yapan Hüseyin Gümüş, sahil kentlerinin eskiden demokrat ve solcu insanlar tarafından yönetildiğini vurguluyor. 12 Eylül'den sonra durumun değiştiğini anlatan Gümüş, darbeden sonra bütün belediyeleri demokratların elinden aldıklarını belirtiyor.

Gümüş, "Seçimle gelmiş belediye başkanlarını görevden alıp, yerlerine emekli askerler atadılar. Bu genel durum içerisinde Tarsus'a da bir emekli asker atadılar. Sonradan 80'li yılların sonuna doğru tekrar sosyal demokratlar kazandı. Fakat son 15 yıldır kenti MHP yönetimi elinde tutuyor" diyor.

Son dönemde halkta MHP'ye dönük bir tepki oluştuğuna değinen Gümüş durumu şu şekilde özetliyor "Halk MHP gitsin diyerek, oy oranı en yüksek olan AKP'ye yöneldi. MHP'yi geçebilecek tek partinin AKP olduğunu düşündü insanlar. 'MHP gitsin de kim gelirse gelsin' denildi."

Gümüş AKP'den aday olan Ahmet Uzun'un bu seçimlerde belediye başkanı olma ihtimalinin de sırf bu nedenlerden dolayı mümkün olduğunu belirtiyor.

"Tarsus'ta sendikasızlaştırma çok organize yürütüldü"
2003 yılında Köy-Tür'de çalışırken işsiz kalan Eren Özdemir ise, kriz nedeniyle iki ay önce yeniden işsiz kalmış. Eren, Köy-Tür'ün o zamanlar kalkınmada öncelikli yörelerde tarım ürünlerini rehabilite etmek ve köylüleri kalkındırmak amacıyla kurulduğunu söylerken bu işten para kazanıldığını gördüklerinde buraları şirketleştirdiklerini anlatıyor. Belli bir süreçten sonra ciddi üretim yapan şirketin anlaşılamayan bir şekilde içinin boşaltıldığını söylüyor. Kapanmasına bir-iki yıl kala bilinçli bir şekilde idari kadronun değiştiğini anlatan Özdemir, bir yandan da sendikasızlaştırmanın başladığını ifade ediyor. Sendika'nın işi bittikten sonra da her tür sosyal hakkın budandığını daha sonra ise ücretlerin bile ödenmediğini anlatan Özdemir, "Bu iş o dönem çok organize yürütüldü" diyor.

İki aydır işsiz olduğunu söyleyen Özdemir, tekniker olarak tavukçuluk sektöründe çalıştığını ve bu işletmenin de Köy-Tür'ün eski idarecileri tarafından yine eski tesislerinde kurulduğunu anlatıyor. Sürecin bu kadar organize işlediğini anlatan Özdemir, iflasın ardından 2004-05 yıllarında patronların burayı çok ucuza alarak, işlettiklerini sözlerine ekliyor.

Eren seçimlerden sonra işsizliğin daha da artacağını, dağıtılan onca paranın yine emekçilerden çıkarılacağını belirtiyor. Bölgede ciddi bir üretim ve istihdamın olamadığını da sözlerine ekleyen Özdemir, seçimlerin kendisine vaad ettiği hiç bir şeyin olmadığını belirtirken, "Ha A partisi gelmiş ha B partisi gelmiş sonuçta işsizlik devam edecek" diyor.

"AKP'yi durduracağız"
Tarsus'ta terzilik yapan ve TKP'den belediye başkanı olan Tuncay Geleş de Tarsus'ta geçmişten gelen bir birikimle yola çıktıklarını belirtiyor. 90'lı yıllardan beri Tarsus'ta mücadele eden insanlardan biri olduğunu belirten Geleş, mahallelerde bildiri dağıtımı yaptıklarını ve olumlu tepkiler aldıklarını söylüyor.

Geleş seçim çalışmalarını değerlendirirken, "Bazen insanlar 'durdurun' sloganıyla ilgili 'Neyi durduracaksınız' diye soruyor. Onlara anlatıyoruz. 'AKP'yi durduracağız' diyoruz. CHP'yi durduracağız, düzen partilerini durduracağız" diyoruz. Geçenlerde bir mahalleye, Donuktaş'a gittik, bir ev toplantısına katıldık. Orda bulunan biri 'Ben 40 yıldır CHP'ye oy verdim, başka partilere oy verdim, ama ben bunların birbirlerinden farkı olmadığını daha yeni öğrendim. Siz onlardan farklısınız, siz gerçekten işçilere bir şeyler verebilirsiniz' diyor.

1999-2008 (kapanan işletmeler ve işsiz sayısı)
Yavuzlar İplik Dokuma Fabrikası (YİDAŞ) 500 işçi

Karam Yağ Sanayi A.Ş. 200

Köy-Tür Tavukçuluk A.Ş. 400

Çukurova Sanayi İşletmeleri T.A.Ş. 3000

Başer İplik-Dokuma (Eski adı Paktaş) 1200

Konfeksiyon atölyeleri (40 atölye) 600

Berdan Tekstil 1. Fabrika-konfeksiyon 300

Berdan Tekstil 1. Fabrika-iplik 600

Berdan Tekstil 2. Fabrika 1000

Portaş Tekstil (OSB) 350

Çınar Tekstil (OSB) 300