"Patara'ya kıymayın" diyenlere bakanlığın yanıtı: "Her şey yasal"

Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Patara antik kentinde, 400 ila 750 yeni villa yapımına onay veren koruma imar planını UNESCO gündemine taşıyan MEDASSET Başkanı Lily Venizelos’un Türk yetkililere yaptığı “Patara’ya kıymayın” çağrısına yanıt veren bakanlık, "endişeye gerek yok, herşey yasal" dedi.

Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Patara antik kentinde, 400 ila 750 yeni villa yapımına onay veren koruma imar planını UNESCO gündemine taşıyan Akdeniz Deniz Kaplumbağalarını Koruma Birliği (MEDASSET) Başkanı Lily Venizelos’un Türk yetkililere yaptığı “Patara’ya kıymayın” çağrısına yanıt veren bakanlık, villaların inşa edildiği kooperatifin kaplumbağaların yuvalama alanına 2, 5 kilometre uzaklıkta olduğunu belirterek, “endişeye gerek yok, her şey yasal” mesajı verdi.

Nesli tehlike altındaki caretta caretta deniz kaplumbağaları uzun süredir Türkiye’nin gündeminden düşmüyor. Milyonlarca yıldır Akdeniz kıyılarını yuvalama ve yaşam alanı olarak seçen bu nadir türün başı son yıllarda fena halde dertte. Çıralı sahilinde Ormanspor’a tahsis edilen alan ‘şimdilik’ kurtulurken, Akdeniz kıyılarındaki yuvalama alanları yoğun yapılaşma baskısıyla karşı karşıya olan carettaların son sığınaklarından biri olan Patara kumsalı da iki yıldır tartışmaların odağında. Üç ayrı koruma statüsü bulunan bölgede 2008 yılında hazırlanan koruma imar planında, bir bölümünün inşaatına başlanan 400 ila 750 arasında yeni konutun yapımına izin verilmesi dünyanın önde gelen çevre örgütlerini de harekete geçirmişti.

Bakanlıklara ‘Patara'ya kıymayın' mektubu yazdı
Patara'nın biyolojik çeşitliliğini korumak için 1980 yılından buyana uluslararası çalışmalar yürüten Akdeniz Deniz Kaplumbağalarını Koruma Birliği (MEDASSET) Başkanı Lily Venizelos, geçtiğimiz yıl dönemin Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a birer mektup yazarak Patara'nın villalara kurban edilmemesini talep etmiş, gelişmeler hakkındaki endişelerini sıralamıştı. Venizelos mektubunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, Şubat 2009’da Patara'nın 'Dünya Mirası' listesine kabul edilmesi yönündeki belgeyi UNESCO'ya sunduğunu anımsatarak, bölgenin yapılaşması projesinin ayrıca Bern Sözleşmesi çerçevesinde, 1988, 1991, 1996 ve 1998 yıllarında alınan Patara ile ilgili tavsiye kararlarını ihlal ettiğinin de altını çizmişti.

Unesco devreye girdi
Bir kısmı antik kente hâkim yamacı da kapsayacağı belirtilen Patara'daki kooperatif inşaatlarının durdurulması yönünde Türk yetkililere çağrıda bulunan Venizelos, bu amaçla UNESCO'ya başvurmuş, başvuruyu değerlendiren UNESCO Avrupa ve Kuzey Amerika Dünya Mirası Sözleşmesi Merkezi Başkanı Petya Totcharova da bölgedeki sorunları ciddiyetle ele alacaklarını belirtmişti.

Bakanlık: Endişelenmeye gerek yok, her şey kontrol altında
Venizelos’un Patara’ya ilişkin endişelerini içeren mektubuna uzun süre sonra yanıt veren Kültür ve Turizm Bakanlığı, “her şey kontrol altında, endişeye gerek yok” mesajı verdi. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Nermin Beşbaş imzasıyla MEDASSET Başkanı Venizelos’a gönderilen resmi yazıda, 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak korunan bölgede kontrollü yapılaşmaya izin verildiği kaydedildi.

Alanın koruma statüsü 1. Dereceden 3'e indirildi
Bölgedeki arkeolojik kazılardan elde edilen bulgular doğrultusunda alanın 1996 Eylül’ünde 1. dereceden 3. derece arkeolojik sit alanına dönüştürüldüğü, doğal sit alanının sınırlarının da genişletildiği belirtilen resmi yazıda, Patara bölgesinin mevcut sınırlarının 1996 yılında kabul edilen sınırlar olduğu vurgulandı. Bölgenin sit alanı statüsü nedeniyle yapılaşma oranının son dönemde fazla değişikliğe uğramadığı, aksine koruma kararları lehinde gelişmelerin yaşandığı belirtilen yazıda, villaların inşa edildiği bölgenin koruma komisyonunun 1996 yılında tespit ettiği 3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığı vurgulandı.

‘Kurul izniyle büfe, restoran yapılabilir’
2863 sayılı yasanın 3. derece sit alanlarında yeni düzenlemelere izin verdiğinin anımsatıldığı yazıda, “değerlerin korunması göz önünde bulundurularak onaylanmış çevre ve mastır planlar aracılığıyla yapılaşmaya açılmış bölgelerde koruma odaklı planlar hazırlanabileceği belirtildi. ÖÇK Kurumu tarafından yeniden düzenlenen ve 31 Ekim 2008’de Antalya Koruma Kurulu tarafından onaylanan Patara Koruma Amaçlı İmar Planına göre, ilgili komisyonun izni alınmak kaydıyla kamuya açık sosyal tesisler, restoran, büfe ve kafeterya gibi ünitelerin yapımına izin verilebileceği vurgulandı.

‘Göze batmayan’ yapılaşmaya izin var
Yeniden düzenlenen Patara 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı’nın “köy yerleşimi” ve “kooperatif alanı” olarak iki ayrı bölgeden oluştuğunun altı çizilen yazıda, kooperatif alanı olarak ayrılan bölgede doğa ve arkeoloji alanına zarar vermeyecek ‘uyumlu’ ve ‘göze batmayan’ ev, pansiyon ve günübirlik tesislerin yapımına izin verildiği ifade edildi.

‘Villalar kaplumbağalara 2,5 kilometre!’
Birinci derece arkeolojik sit alanı olan tepecik bölgesindeki hazineye ait 8. pafta 419. ada numaralı alanın helikopter pisti olarak kullanılması amacıyla geçici olarak bakanlığa tahsis edildiğini, bakanlığın da alanın kullanım hakkını Patara kazı başkanlığı ile müze müdürlüğüne verdiğinin belirtildiği yazıda, “dilekçenize konu olan bölge 3 derece arkeolojik sit alanı statüsünde bulunmakta ve bu statü bölgede ÖÇK onaylı koruma planı çerçevesinde yeni yapılaşmaya olanak sağlamaktadır. Öte yandan kooperatif bölgesinin deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarının bulunduğu Patara kumsalına 2, 5 kilometre mesafededir ve kumsal, ÖÇK alanı olarak koruma altındadır” görüşüne yer verildi.

Prof. Tunçer: ‘Yeni planda yapılaşmanın yoğunluğu derinleştirilmiş’

Bakanlığın mektubunun, Patara’daki geçmiş süreci özetleyen ve yapılaşma sürecinin yasal olarak işlediğini aktaran bir içerik taşıdığını söyleyen Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tunçer, bölgenin iki yapılaşma alanı olarak planlandığını belirterek, geçmişte kendileri tarafından hazırlanan plandaki yapı kararları ve yapılaşma yoğunluklarının yeni planda değiştirildiğini savundu.

Kooperatif alanı Nekropol

Kooperatif alanları ile ilgili emsal oranında sorun olduğunu kaydeden Tunçer, “burada en önemli şeylerden biri, kooperatiflerin bulunduğu 3. derecede arkeolojik sit alanı, aynı zamanda nekropol olması muhtemel alan. Yani burası aslında 1. derece arkeolojik sit ilan edilmesi gerekli. Kazıldıkça hem Likya hem de sonraki dönemlere ilişkin lahit, mezar vb çıkması olasıdır. Yani denetimin çok iyi yapılması, kazının öncelikle el ile yapılması, herhangi bir buluntuya rastlandığında durdurulması gereklidir” diye konuştu.


Bölgede yapılan kazılarda hem Likya hem de sonraki dönemlere ilişkin lahit, mezar kalıntıları çıkıyor

‘Kurul hangi gerekçe ile kooperatiflere yeşil ışık yaktı?’
ÖÇK tarafından hazırlanan son planın yürürlüğünün durdurulması ve iptal edilmesi gerektiğini savunan Tunçer, “Burada, yetki aslında üst ölçekli planda ÖÇK’da olmasına rağmen, alt ölçeklerde (1/5000 ve 1/1000) sit alanı olmasından dolayı Kültür Bakanlığında olmasıdır. Yani daha önce bizim (UTTA) Antalya Valiliği il özel idaresi'ne hazırladığımız (ve Kültür bakanlığı tarafından yıllarca süründürülen plan) planın, nasıl olup da ÖÇK tarafından değiştirildiğinin sorgulanmasıdır. Karmaşık gibi görünen ama açık olan bir konu şudur: Bizim kooperatiflere vermediğimiz yeşil ışığı, ÖÇK ve Antalya koruma kurulu nasıl ve hangi gerekçe ile yakmıştır?”diye konuştu.

Arkeolog Nermin Bayçın: ‘Plan yöre halkını dışlıyor’
Patara’da hazırlanan koruma planının yapılaşmanın önünü açtığı savunan Arkeolog-yazar Nermin Bayçın ise, antik kent, kumul ve biyolojik zenginliğiyle bir bütün olan havzanın bir bölümünde ortaya çıkan yapılaşma baskısının önüne geçilmesinin olanaksız olduğunu savundu. Bölgedeki gelişmeleri yakından izleyen Bayçın, yeni plandaki hükümlerin yöre halkını alandan dışlayan özellikler taşıdığını öne sürerek, “bu plan korumayı değil, yapılaşmanın önünü açmayı öngörüyor” dedi.

(Yusuf Yavuz)