Manisa, seçim, kriz…

(soL) Ahmet Çınar / Okuyacağınız yazının üç temel argümanı, başlıkta okuduğunuz üç sözcük.

Manisa, seçim, kriz.

Bu üç sözcüğü bir cümle içinde kullanmamız gerekirse, "Kriz ortamında seçime giderken Manisa'da neler oluyor?" ya da "Krizdeki Manisa'nın seçime bakışı" biçiminde başlıklar üretebiliriz.

Tüm ülkede olduğu gibi kuşkusuz Manisa'da da 29 mart Pazar günü insanlar sandığa giderek yeni yerel yönetimi seçecekler.

Peki Manisa halkı, kimi seçecek, niçin seçecek?

Soru budur.

Bu soruyu yanıtlamadan önce, bir Manisa analizi yapmakta yarar var.

Manisa ne menem bir yerdir, nasıl bir memlekettir? Manisa halkı ne düşünür, nasıl düşünür, nasıl karar verir?

Manisa, ülkenin batısında, sosyoekonomik ve eğitim düzeyi ülke ortalamasının üstünde, göreli müreffeh bir klasik Batı Anadolu kenti. Ege Bölgesi'nin İzmir'den sonra ikinci büyük kenti. Hem nüfus bakımından hem de gelişmişlik açısından, hem de yarattığı katma değer açısından. Verimli toprakları var. Çiftçisi, toprak sahibi çok. Ülke üzümünün çok çok önemli bir miktarını yetiştiriyor. Organize sanayi bölgesi sayesinde de sanayi işçisi bol bir kent. Tarım, sanayi, ticaret kenti dense yeridir. Eh böyle olunca da, cumhuriyet tarihi boyunca ülke burjuvazisinin gözbebeği olmuş, kent burjuvazisinin egemenliğini ilan ettiği, muhafazakar, milliyetçi, ılımlı islamın göreli baskın olduğu bir kent.

Tek parti iktidarından sonra sırasıyla Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP, DYP, ANAP, AKP yönetmiş kenti. Sosyal demokratlar, CHP, SHP, DSP gibi partiler hiç yerel yönetimde söz sahibi olamamış, hatta ülkede en güçlü oldukları dönemlerde bile belediye meclisine sembolik sayıda isimler sokabilmişler. Hepsi o.

Dolayısıyla kentin egemenleri, kenti yöneten dinamikler, odalarda, sendikalarda, derneklerde söz sahibi olanlar "milliyetçi, muhafazakar, sağcı" isimler olmuşlar.

Kentin tarlalarında, sanayisinde çalışan işçilerin oylarıyla iktidara gelmiş hep sağcılar ve "din, milliyetçilik, gelenek, görenek, örf, adet" argümanlarını kullanarak iktidarda kalmışlar.

Ülkede iktidar kimse Manisalı seçmen de oraya savrulmuş. İktidarda ANAP varken belediye ANAP'lı, iktidarda AKP varken belediye AKP'li olmuş.

Hatta "DYP'nin kalesi" tanımlaması Manisa'ya yapışıp kalmış.

Ama DYP kalmadığı için kale de kalmadı elbette.

Şimdilerde AKP'nin kalesi.

29 mart seçimlerine gelelim.

Bu bir yerel seçim.

Bugün genel seçim yapılsa, ülke genelinde AKP nasıl birinci parti olursa, Manisa'da da birinci parti olur.

Ama bu bir yerel seçim. AKP'nin 2004'te belediye başkanlığına getirdiği Belediye Başkanı Bülent Kar'ın koltuğu bu seçimde sarsılacak gibi görünüyor. Bülent Kar'ı sarsan ise ne işçi sınıfı, ne ilerici bir çıkış... Kar'ın koltuğunu tehdit eden MHP adayı Cengiz Ergün.

Kar'ın Sümerbank yolsuzluğu, görevi kötüye kullanma suçundan yargıç karşısına çıkması, kent merkezindeki bazı dengesiz uygulamalar Bülent Kar'ı yıprattı.

Manisa halkı alternatif olarak MHP adayı Cengiz Ergün'ü görüyor. Nedeni şu: Cengiz Ergün kökten Manisalı. Yıllarca inşaat mühendisliği ve müteahhitlik yapmış, popülerliği ise yıllarca Manisaspor'un başkanlığını sürdürmesinden, dahası Manisaspor'u süper lige çıkaran isim olmasından kaynaklanıyor. Hepsi hepsi bu.

Çok kısaca özetlemek gerekirse, denize düşen yılana sarılıyor.

Deniz: Bülent Kar.

Yılan: Cengiz Ergün.

Manisa halkı Bülent Kar'la denize düştüğünün, Cengiz Ergün'ün ise yılan olduğunun farkında filan değil. Bilinçli bir tercih de değil bu. Sadece rüzgar.

Manisa'da iyi bir seçim kampanyası yürüten MHP, Cengiz Ergün ismiyle bir rüzgar estirmeyi başardı. Halk da (sınıf demiyorum) o rüzgarın önünde savrulan yaprak misali.

Manisa'da özetle durum bu.

Seçimi ya Bülent Kar alacak ya da Cengiz Ergün.

Kazanan göğüs farkıyla ya da burun farkıyla kazanacak.

Kent burjuvazisinin temsilcileri oylarını MHP, CHP, DP, ANAP arasında paylaştıracak.

AKP mi nerden oy alacak? AKP sadece beş yıl boyunca semirttiği muhafazakar-islamcı burjuvazi ile kürt mahallelerinden alacak. AKP'li Bülent Kar, yıllardır altyapı hizmeti gitmeyen kürt mahallelerine yol, kanalizasyon, park, bahçe, ışıklandırma, bulvar, cadde, refüj yaptı. Üstelik de bunları Kürt işadamlarına ihale etti, onlara yaptırdı. Şimdilerde kürt burjuvazisinin gözdesi AKP. Kentin oy deposu sayılan kürt mahalleleri Nurlupınar, Fevzi Çakmak, Adnan Menderes, Turgut Özal mahalleleri AKP diyor, başka bir şey demiyor.

MHP de bunun üzerinden siyaset yapıyor ve kent merkezinde yaşayan eski Manisalıların, yerli Manisalıların, zengin Manisalıların oyuna talip...

Kentte bir kutuplaşma var: Kürt-Türk kutuplaşması. Kürtler ve partiden nemalananlar AKP'ye... Bu duruma sinir olanlar MHP'ye şeklinde bir formül yayılıyor kentin bilinç altına...

İlk iki sırayı AKP ile MHP paylaşacak kentte.

Üçüncü kim mi olur?

CHP.

Türkiye Eczacılar Birliği Genel Saymanı, Manisalı Eczacı Özgür Özel'i aday gösterdi CHP.

Kentteki sosyal demokrat, ulusalcı, Atatürkçü kesim Özgür Özel adında birleşmiş durumda. SHP ve İP de aday çıkarmayıp CHP'ye destek veriyor. Bir de Alevi mahalleleri CHP'ye blok destek sağlıyor. Üçüncü parti olur CHP.

Dördüncü kim olur?

ANAP olur.

Neden peki?

Çünkü ANAP'ın adayı 1994-2004 arasında belediye başkanlığı yapan Adil Aygül, eski karizmasını şahlandırmaya çalışıyor ve aday oldu eski partisinden. Ölmüş ANAP meyve verir mi? Vermez ama Adil Aygül, kendi adıyla meyve devşirmeye çalışıyor.

Dördüncü olur Adil Aygül'lü ANAP.

Beşinciye, altıncıya, yedinciye gerek yok.

Krize gelelim...

Kriz Manisa'da kendini "işsizlik" olarak hissettiriyor. Kentin en başat sorunu işsizliktir bugün. İşsizlerin borçları birikmekte, kredi kartı borçları boğmaktadır insanları.

Krizin öfkelendirdiği kitleler MHP ve CHP'ye yönelmekte, krizden ve AKP'den yararlananlar ve yarar umanlar ise AKP'ye oy vermeye hazırlanmaktalar.

Manisa'da krizden bir "sınıf çelişkisi", "sınıf bilinci" çıkmıyor, çıkarılamıyor.

Tali kutuplaşmalar çıkıyor maalesef.