Kentsel dönüşüm yağması depremden sonra hız kazandı

Depremi fırsat bilen sermaye, kentleri yağmaya hazırlanıyor. Güvenlik propagandası ile pazarlanan "Kentsel Dönüşüm" projeleri kapsamında, inşaat şirketlerinin hedefinde, İstanbul'un değerli yerleri üzerine kurulu siteler var. Tartışmalarda, site binalarının sağlıklı olup-olmadığı ise bir parametre sayılmıyor!

Van depremi fırsat bilinerek hızlandırılan ve kentlerin değerli yerlerinin sermaye tarafından kâr amaçlı yeniden organizasyonu amacıyla düzenlenmesini içeren Kentsel Dönüşüm adına yürütülen çalışmalar “ürünlerini” vermeye başladı. Habertürk gazetesinde çıkan bir habere göre İstanbul'un merkezindeki değerli araziler üzerindeki siteler, yabancı fonların ve markalı konut üreticisi şirketlerin hedefine oturmuş durumda.

Birçoğu yıllarca önce yapılan sitelerin yerlerine, çok daha lüks rezidans tipi yapılar ya da büyük alışveriş merkezleri yapılacağı öngörülüyor. İnşaat şirketlerinin de bastırmasıyla çıkartılmaya çalışılan “kat mülkiyeti” ile ilgili yeni yasa ise, yıllarca oturduğu evini terk etmek istemeyen konut sahiplerini de, çoğunluğun isteğine uymaya zorlayacak bir şekilde hazırlanıyor. Bu sayede inşaat şirketleri tüm ev sahiplerini ikna etmek için uğraşmak zorunda kalmayacak.

Depremi fırsat bilenler, yağmaya hazırlanıyor
Sayıları 30’a yaklaşan ve Avrupa yakasında Etiler, Ulus, Levent, Anadolu yakasında ise Ataşehir, Koşuyolu gibi şehrin en değerli noktalarında bulunan bu sitelerin bulunduğu yerlerde oluşturulacak projelerde “pastanın” büyüklüğü 30 milyar doları buluyor. Buna göre şu an da sitelerin yerine yapılması planlanan projeler için site başına 1-1,5 milyar civarında bir değer biçildiği belirtiliyor. Bu rakamlar, Van depremini fırsat bilip, güvenlik bahanesi öne çıkarılarak hızlandırılmak istenen kentsel dönüşüm yağmasının, sadece İstanbul ile ilgili boyutlarını da ortaya çıkarıyor.

İstanbul'un Avrupa Yakası'nda Etiler, Levent, Gayrettepe, Esentepe, Mecidiyeköy, Beşiktaş, Ulus, Eyüp, Anadolu Yakası'nda ise Ataşehir, Kozyatağı, Maltepe ve Koşuyolu'nda yoğunlaşan, üzerlerinde 30-40 yıllık binaların bulunduğu sitelerin arazileri gerçek anlamda altın değerinde. Şirketlerin amacı geniş arazi üzerinde yayılmış sitelerde kat sahiplerini “ikna etmek”. Ancak 150-200 konutluk bu sitelerde herkesten olur almak da o kadar kolay değil. Bu nedenle bazı şirketler site sakinlerini evlerini satmaya ikna etmek için özel TİM bile kurmuş durumda. Bu sırada hukuki problemlere karşı özel hukuk büroları da devrede. Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın da zaman zaman işaret ettiği ve kısa sürede “inşaat lobisinin” de desteği ile değiştirilmesi beklenen “kat mülkiyeti yasası” istenildiği şeklini alırsa, şirketlerin herkesi ikna etme gibi bir sıkıntısı da kalmayacak. Buna göre belli bir çoğunluğu yakaladıkları anda, insanlar istemese bile evlerinden ayrılmak zorunda kalacaklar.

Sitelerin çevresi sarılmış durumda
Etiler'deki Uçaksavar Sitesi, Gayrettepe'deki Emekli Subay Evleri, Bomonti'deki Bira İşçi Evleri, Ulus'taki Noterler Sitesi, Eyüp'teki Bahariye Sitesi, Maltepe'deki Doğuşkent ve Sanatçılar Sitesi, Yeşilköy'deki Toplu Konut Sitesi, Etiler'deki Petrol Sitesi gibi sitelerin sakinlerinin çevresi, şirketler tarafından sarılmış durumda.

Yasa çıkarsa işimiz kolay…
İstanbul'un merkezindeki sitelerin talipleri arasında yabancı fonlar da var. Türkiye'de imar kanunu, belediyeler ile ilgili mevzuata uzak oldukları için proje takibinde hukuk bürolarını tercih ediyorlar. Hansu Avukatlık Bürosu'ndan Ömer Faruk Hansu, “Yabancı çıkabilecek sorunu önceden bilmek istiyorlar” diyor. Şu an için fonların da Türk şirketlerin de, kentsel dönüşüm adı da verilebilecek sitelerle ilgili en büyük sorununun kat mülkiyeti kanunu olduğunu dile getiren Hansu, “Bir kişi itiraz ettiği anda orası kilitleniyor. Yeni yasal düzenlemenin yapıldığını biliyoruz. Yüzde 70-80 çoğunluk şartı getirildiği zaman bile yeni proje geliştirmek isteyen onlarca talipli var” dedi.

Mütekabiliyeti de kaldıracaklar
Yabancıların Türkiye'de konut alırken karşılarına çıkan bir başka konu da mütekabiliyet yani karşılıklılık ilkesi. Azerbaycan'dan, Suudi Arabistan'dan, Irak ve Ürdün'den Türkiye'de bireysel olarak konut sahibi olmak isteyenlerin bulunduğunu anımsatan Hansu, “Ben sadece Türkiye'de konut alabilmeleri için 27 Azeriye Mütekabiliyet Yasası gereği bireysel olarak alamadıkları için İstanbul'da şirket kurup konut aldırdım. Son üç yılda 173 yabancıya konut alsınlar diye şirket kurdum” dedi.

AKP’nin bu yasayı da değiştirmek için hazırlıklar yaptığı biliniyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan bayraktar, geçriğimiz ay yaptığı bir konuşmada “mütekabiliyeti kaldıracağız, yabancılar kolaylıkla mülk alabilecekler” ifadelerini kullanmıştı.

Tapu Kanunu'nun 35. maddesinde, ''Yabancı uyruklu gerçek kişiler, karşılıklı olmak ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, Türkiye'de işyeri veya mesken olarak kullanmak üzere, uygulama imar planı veya mevzii imar planı içinde bu amaçlarla ayrılıp tescil edilen taşınmazları edinebilirler. Sınırlı ayni hak tesis edilmesinde de aynı koşullar aranır. Yabancı uyruklu bir gerçek kişinin ülke genelinde edinebileceği taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hakların toplam yüzölçümü iki buçuk hektarı geçemez'' hükmü yer alıyor.

(soL - Haber Merkezi)