İstanbul Sarıyer’de engelli ve özel öğrencilere yönelik olarak düzenlenmiş tek okul olan Mehmet Sevim Ulusal İlköğretim Okulu’nun 4+4+4 eğitim yasası kapsamında imam hatip ortaokuluna dönüştürülmek istenmesini, oğlu kas hastası olan Arzu Şahin ile konuştuk...

"BİR ANNE OLARAK SESLENİYORUM, BU DEĞİŞİKLİĞİ DURDURSUNLAR"

Kas hastası olan çocuğunuzun ve daha birçok engelli ve özel öğrencinin okuyabildiği Mehmet Sevim Ulusal İlköğretim Okulu’nun 4+4+4 eğitim yasası kapsamında imam hatip ortaokuluna dönüştürülmek istenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle ben bir anneyim ve herkese sesleniyorum, bu okul Sarıyer bölgesinin erişilebilir olan tek okulu. Asansörü, rampası, engelli tuvaleti var. Benim oğlum kas hastası ve bu yüzden tekerlekli sandalye ile okula geliyor. Kimse evden çıkıp okula nasıl geldiğimizi tahmin edemez. Bu çok zor bir durum.

Benim oğlum dışında bu okulda başka engelli ve özel öğrenciler de var. Bunlar özel eğitim öğretmeniyle eğitim görüyorlar. Şimdi bu okulu kapatıp yerine imam hatip ortaokulu açacaklar. Üstelik gerekçe de okulun imam hatip olmaya uygun olmasıymış…
Erişilebilir tek okul bu okulken, bize bu okulun hangi gerekçeyle imam hatip olmaya uygun olduğunu dahi açıklamadılar. Yaşadığımız büyük sıkıntıları kimse tahmin edemez.

Şimdi bize açıklasınlar bu çocuklar nereye gidecekler. Benim başka şansım yok. Ben anne olarak sesleniyorum bu değişikliği durdursunlar...

Okulun imam hatip olarak dönüştürülmesinin ardından İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, “Hatemoğlu İlköğretim Okulu’na çocuklarınızı gönderebilirsiniz. Bu okulda da asansör var” dedi. Peki bu okul gerçekten erişilebilir bir okul mu?

Hayır kesinlikle değil. Okulda asansör var ama asansöre ulaşmak için merdiven çıkılması ve inilmesi gerekiyor. Erişilebilir okulun tek başına asansörle açıklanması ayrı bir talihsizlik. Örneğin bu okulda engelli öğrenciler için erişebilir tuvaletler varken bize gösterilen okulda bu yok.

Peki, bu değişiklik oğlunuz için nasıl sıkıntılara yol açacak? Bir anne olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Oğlum bana ilk defa “Anne kırılma ama benimle birlikte okula gelmeni istemiyorum” dedi. Bu benim duymak istediğim cümleydi. Bu cümle, ben bir bireyim, özgürüm ve kendi başıma hareket edebiliyorum demekti…

Şimdi bu okul elimizden alınıyor ve her şey başa döndürülüyor. Ben yine okula geleceğim, kapının önünde bekleyeceğim, tuvalete, laboratuvara ya da okulun herhangi bir yerine kucağımda taşımak zorunda kalacağım. Bu değişiklik onu oldukça olumsuz etkileyecek burası kesin…

OKULUNUZU İSRAİL'E Mİ VERİYORUM TEPKİSİ

Bu konuyu açıkladığınız yetkililer erişilebilir tek okul olmasına karşın şu ana kadar kararlarından vazgeçmediler. Buradaki ısrarı neye bağlıyorsunuz?
Benim anlayamadığım da bu, İlçe Milli Eğitim Müdürü’ne derdimizi anlatmaya çalışırken bize “okulu İsrail’e mi veriyoruz” dedi. Ben buna çok üzüldüm.

İmam Hatip mi açılacak açılsın ancak neden bu okulu alıyorsunuz. Üstelik okula çok yakın bir yerde zaten İmam Hatip var. İmam Hatip ortaokulu açılacaksa orada açılsın.

Bu süreci durdurmak için hukuki bir süreçte başladı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Evet, bugün konuya ilişkin dava açacağız. Bu düzenlemenin çocuklarımızın hayatını mahvetmesini durdurmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.

"BAŞBAKAN OKULUMU ELİMDEN ALMASIN"

Arzu Şahin’in oğlu Burak Can Şahin okulunun elinde alınması durumunda kendisini nasıl günler beklediğini şöyle anlattı:
Şimdi annem beni saat 9.00’da okula bırakıyor. O saatten sonra okulda istediğim gibi özgürce dolaşabiliyorum. Daha sonra annem öğle yemeğimi getiriyor ve sonra çıkışa kadar gelmiyor.

Eğer bu okul elimizden alınırsa benim için çok kötü olacak. Zor, sıkıcı, bağımsız olmayan ve özgür olmayan günler yaşayacağım…

Başbakan okulumu elimden almasın...

(soL - Haber Merkezi)