Düşük yapan kadın, Suriyeli militanlar ameliyat olsun diye 7 saat sıra bekledi!

Suriyeli silahlı çetelerin çatışmaların ardından Hatay’a getirilmesi birçok trajik olaya neden oluyor. Bu olaylardan birisi dün üniversite hastanesinde yaşandı. Hamile E.K., tedavi görmeyince düşük yaptı. Üstelik bu halde Suriyelilere tanınan öncelik nedeniyle tam 7 saat ameliyat sırası bekledi.

Hatay’ın Hassa İlçesi’nde yaşayan A.K., ve E.K., çiftinin başına gelen olaylar AKP’nin Suriye politikasının Türkiye’deki bir yansımasını gözler önüne serdi. Validen torpilli silahlı çeteler hastanelerde ön sıralara alınırken, muayene edilmeyen ve teşhis konulamayan bir anne bu sırada düşük yaptı. Üstelik E.K. bu halde tam 7 saat sıra bekledi.

Gece saatlerinde sıklıkla ambülanslarla Suriyeli yaralıların taşındığı Hatay'daki üniversite hastanesinin akşam trafiğini izlemek için gittiğimiz acil girişinin önündeki kantinde karşılaştık 41 yaşındaki A.K. ile... Acılı baba yaşadıklarını soL’a anlattı.

“80 kilometre yol geldim ama eşim muayene edilmedi”
"Geçtiğimiz hafta 80 kilometre yol gelerek Antakya Doğumevi’nde eşimi muayene ettirmek istedim. Ama muayene edilemeden geri döndük. Bize doğumevinde doktor yok denildi. Bir ebe vardı. Çocuğun kalp atışlarının yetersiz olduğunu söyledi. 'Yetersizse niye beni üniversite hastanesine göndermiyorsunuz' dedim ama…"

"Antakya Doğumevi’ndeki ebeye soruyorum doktor nerede diye, Suriyelilere bakıyor diyor."

“Ben çocuğumu Suriyeliler yüzünden kaybettim”
"Ben Hassa’da oturuyorum, eşimin ağrıları artınca bugün yine 80 kilometre yol geldim. Bugünkü olayda ise Suriyeli vurulmuş diyorlar, yine bize sıra gelmiyor. Bana ne Suriyeli vurulmuşsa… Çocuğun öldü diyorlar şimdi de bana…"

“Sağlık Bakanlığını şikâyet edeceğim”
"Ben çocuğumu Suriyeliler yüzünden kaybettim. Sağlık Bakanlığını arayacağım şikâyet etmek için. Bana dediler ki veremeyiz çocuğunu, neden öldüğünü araştıracak, öyle vereceklermiş. Çocuğun neden öldüğü ile ilgili raporu verdiklerinde gidip şikâyetçi olacağım."

“Önce valinin torpillisine sonra Hataylılara”
"Bu ilk değil geçen haftada bakmadılar bize anlayacağınız. Bugün Üniversite Hastanesi’ne geldik ama eşimi yine almadılar, Suriyelileri aldılar. Bir tercüman vardı, o görevlilere 'bunlar valinin torpillisi önce bunlara bakacaksın' dedi. Öğrendik ki çocuğum ölmüş."

“7 saat karnındaki ölü bebeğiyle bekledi”
"Benim eşim karnında ölü çocuğuyla oturmadan öylece bekletildi. Suriyelinin tedavisini bitirdiler, ondan sonra benim hanımı aldılar. Bu olayın üzerine gidilse geçtiğimiz hafta müdahale edilse çocuk şimdi yaşıyor olurdu. Eşim şu anda yatıyor daha yeni çıktı ameliyattan... Saat 09.00’da buraya geldik ve o saatlerde öldüğü belli olduğu çocuğumuzun…"

"Ona rağmen hiç ilgilenmediler. Saat 16.00’da ameliyata alındı. Eşim 7 saat ölü bebek karnında ameliyat bekledi."

"Doğumevinde idrar muayenesi bekledik"
"Dediğim gibi aynı olayı doğumevinde de yaşadım. Orada bir Suriyeli kadın hamilelik tahlili yapıyordu. Bir hamilelik testi için çalışıyorlar, idrar testine bakıyorlar, ama bize gelince doktor göremiyoruz. Antakya’da sadece sıra bekledik, hiç doktor göremedik…"

“Maaş alsaydım…”
"Ben Hassa belediyesinde taşeron işçiyim. Aslında bir de maaş yüzünden bu hale geldik. Maaşın ayın birinde yatması gerekiyordu. Ama yatmayınca getiremedim eşimi muayeneye. Sonra borç para alıp geldim, bakmadılar. Maaş 7’sinde yattı bugün getirdim. Bunda da başımıza bu geldi."

“İlla bir sıfatımız olması mı gerekiyor?”
"Sahibimiz olmadığı için dikkate alınmadık. İnsanların illa sıfat sahibi mi olması gerekiyor? Buraya Suriye'de savaşanlar geldi geleli bu sıkıntıları yaşıyoruz. Yemin ediyorum size, tercümanmış o konuşan, biz dedi valiliğin emriyle geldik, hemen bizi alacaksınız. Zaten hemen aldılar onları içeri. Yani bir hastalık yok ortada daha, kadının hamile olup olmadığı tespit edilecek. Benim vatandaşımın burada ayakta bekle bekle kitabı şaşıyor. İhtiyarı var, yaşlısı var, hamilesi var... Biz bu duruma düşecek insan değiliz."

“Suriye'deki Aleviler bitecek, Türkiye'dekilere geliyor sıra...”
"Benim bahsettiğim mesele çok önemli. Şu Antakya'da Alevisi var, Sunnisi var, Ermenisi var, Hristiyanı var, Yahudisi var. Hiç bu güne kadar bir sorun yaşandığını duydunuz mu? İşte şimdi Suriye'den gelenler diyor ki, Suriye'deki Aleviler bitecek, Türkiye'dekilere geliyor sıra..."

"Kardeşim! Beni niye huzursuz ediyorsun? Benim Türkiye'deki Alevilerle bir sorunum yok, yok yahu! Niye beni huzursuz ediyorsun? Benim Hristiyanla ya da Ermeniyle bir problemim yok Hatay'da. Suriye'yi karıştırdıkları yetmiyormuş gibi buraya geliyorlar. Kendi memleketlerine faydaları yok. Bizde askere kurşun sıkan terörist oluyor, orada muhalif oluyor, Başbakan'ın kardeşleri oluyor, nasıl oluyorsa... Bunun adına Arap Baharı diyorlar."

“Başbakan'ın muhalif kardeşleri, bizim anamızı dinimizi ağlatıyor”
"Kişisel bir meselemi anlatayım: Ben eskiden çok kurbağa öldürürdüm. Bizim orada sulama kanalları var. Oraya giderdim, kurbağa öldürürdüm. Bir gün benim ağzım birden yana doğru yamuldu. Milletin içine çıkamıyordum. Rahmetlik anam dedi ki, 'oğlum sen ne yaptın da böyle ağzın yamuldu?' Gerçek gerçektir, gerçeği nasıl yalan diye söylerim? 'Vallahi ana dedim, ben kurbağa öldürüyorum' dedim, anlattım. 'Tamam oğlum' dedi, 'sen ondan böyle oldun.' Ben doktora da gitmedim, bir hocaya gittik. Bu anlattığım 1984 yılında, yani eski bir olay. Bir bardak suya bir şeyler okudu, içtim. 'Oğlum sen bir daha oraya gitme, yalan da söyleme' dedi. O zamandan beri, size yemin ederim, ben yalan söylemiyorum. Ben içimde ne varsa onu anlatıyorum. Başbakan'ın muhalif kardeşleri, bizim anamızı dinimizi ağlatıyor."

“Güçlünün kanunları var, eğer güçsüzsen öldün bittin, eridin”
"Kısaca söyleyip özetlemiş olayım: Türkiye'de kanunların gücü yok. Ben eski modelle ilkokul mezunuyum, orta okula falan da gitmedim. Ama diyorum ki, Türkiye'de kanunların gücü yok. Güçlülerin kanunları var. Sayın Vali gibilerinin... Güçlünün kanunları var, eğer güçsüzsen öldün bittin, eridin. Güçlüysen de zaten imparatorsun."

Engin Karaman - Ali Ufuk Arikan (soL - Antakya)