Şükriye’nin altınları…

Van'ın Başkale ilçesinde Şükriye'nin intiharı ve ardından yaşanan "altın kavgası" toplumdaki çüremenin boyutlarını gösterdi.

Gazete, internet siteleri ve ajanslardan derlenen haberlere göre, Nisan ayında toplam 16 kadın öldürüldü, 13 kadın ise saldırı sonucu yaralandı. Tabii bu sadece duyulabilen, görülebilen haberler. Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamına varan cinayetler her geçen gün artarak devam ediyor. Çeşitli kurumlar kadına yönelik şiddetin karşısında durmaya çalışsa da, aşağıda anlatılanlarla durumun na kadar vahim olduğu ortaya çıkıyor.

Van’ın Başkale İlçesi’ne bağlı, İran sınırındaki Böğrüpek Köyü’nde yaşanan ve bir kadının ölümü ile sonuçlanan olay, sıradanlaşan kadın ölümlerine bakışın hangi boyutlara geldiğini gözler önüne seriyor.

15 yıl büyük şehirlerde çalıştıktan sonra işsiz kalan Vedat Ölmez, köyüne döndüğünde Şükriye Deniz ile evlenmek istemiştir. Vedat, Şükriye’nin ailesine durumu anlatır. Vedat’ın serseri olduğu, işsiz olduğu söylendiğinden aile bu isteği kabul etmez. Vedat sevdasından vazgeçmez ve sonunda istediğini kabul ettirir.

Şükriye ile Vedat 22 Mayıs’ta evlenirler. Düğünden sonra Yanal Köyü Muhtarı Bilal Tekin, o gece 03.30’da çalan telefon ile uyanır. Arayan damat Vedat’ tır ve Şükriye’nin halay çekerken salladığı kırmızı uzun şalıyla kendini asmış halde bulduğunu söyler.

Vedatın jandarmaya verdiği ifadesi şu şekildedir:

“Bakire çıkmadığı için utancından kendini astı. Bir tokat attım sonra öptüm. ‘Bekaret önemli değil, sabah konuşur hallederiz’ dedim. Birlikte olduktan sonra şoka girdim, anlam veremedim. Şükriye kendini suçlu hissetti, kendisini döveyim ki, mahcupluğu azalsın istedi. Üstüme geldi, ‘Döv, söv’ dedi. Utanmasın diye yorganı başıma çektim. Üzülmesin diye konuyu kapatmaya çalıştım. ‘Gel, yat, sakinleş. Sabah konuşalım’ dedim. Birbirimizi kolay kazanmadık, kolay kaybetmeyelim diye annem bile bilmesin istedim. Geceliğini giydi, ‘Su içeceğim’ dedi. Gerginlik, tartışma olmadığı için peşinden gitmedim. Düğün nedeniyle üç gecedir uyumamıştım. 03.20 civarında yani yanımdan kalkıp gitmesinin üzerinden 45 dakika geçtikten sonra uyandım. Yanımda yoktu. Utanmıştır yanımda yatmaya, diye düşündüm. Mutfağa, banyoya baktım, yoktu. Karşı odanın kapısını açtığımda onu gördüm. Kendini asmıştı ama önce tanıyamadım. Yüzü öyle değişmişti ki... Dün gece rüyamda beni çağırdı. ‘Pişman oldum, dönmeye çalıştım, dönemedim. Ne olursun bana gel’ dedi. Ölen o değil, ben her gün ölüyorum.”

Ölen öldü altınlar kimin olacak?
Olaydan sonra Şükriye’nin ailesinin basına yaptığı açıklama ise ölüm acısının yerini mal kaygısının aldığını, cinayet şüphelisi damadın bir anda dolandırıcılık şüphelisi haline nasıl geldiğinin göstergesi oldu.

Şükriye’nin babası kızının intiharının ardından altın kaygısına düşerek "14 bin liralık altın taktık. Damat, ömründe bin lira görmemişti. Bunları görünce kudurdu. Damat istediği gibi konuşsun. Rapor gelinceye kadar sesimizi çıkarmayacağız!" dedi.

Amcası ise “Eşya ve altınlar damatta. Devlet hukuku neyse o olsun. Şükriye’nin temiz (bakire) raporu gelince adalet yerini bulacak. Devlet üzerine düşeni yargı yoluyla yapsın. Yoksa çok büyük kan davası olur. Annesi, bacıları, kendisi 10 kişi ölecek. Sülalesini bırakmayacağız. Kızımız kimsesiz değil" dedi.

(soL - Kadın)