Kadın derneğinin NATO'yla işi ne?

Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), 9 Aralık’ta Brüksel’de NATO karargahlarını ziyaret etti. Ziyarete KA-DER, CHP yönetimi ve Kadın Partisi Girişimi de eşlik etti.

KAGİDER heyeti, 8–10 Aralık tarihlerinde Brüksel’de KAGİDER Brüksel Ofisi ve NATO işbirliğinde bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmelere KAGİDER yöneticilerinin yanı sıra, KA-DER Başkanı Çiğdem Aydın, CHP Başkan Yardımcısı Melda Onur, CHP AB Temsilcisi Kader Sevinç ve Kadın Partisi Girişimi Başkanı Benal Yazgan da katıldı.

9 Aralık Perşembe günü NATO Karargahını ziyaret eden heyet, ilk olarak NATO’nun kuruluşu ve yeni güvenlik ortamında NATO’nun rolü ile ilgili bilgi aldı. Ardından, NATO Ülkeleri Departmanı Kamu Diplomasisi Bölümü Direktörü Antonella Cerasino, barışın ve güvenliğin sağlanmasında kadının rolünün ne olduğu konusunda konuştu. 1325 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı’na atıfta bulunan Cerasino, çatışmalar sırasında kadınların özel ihtiyaçlarının gözetilmesi ve barış müzakerelerine kadınların daha fazla katılımı için çaba harcadıklarını savundu.

Toplantıda daha sonra, kamuoyunun fikirlerini değiştirme konusunda kadınların neler yapabileceği üzerinde duruldu. KAGİDER heyeti ile NATO’nun imajını değiştirmek için neler yapılabileceği konusunda fikir alışverişinde bulunan Cerasino, toplantının çok verimli geçtiğini ifade etti.

Toplantıda anlatılmayanlar
Toplantıda 1325 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı’na atıfta bulunan görevliler, NATO’nun 24 Mart 1999 tarihinde Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ne karşı uzun sürecek kanlı saldırılarını başlattığında BM Güvenlik Konseyi’ni hiçe saydığını anlatmadılar.

Ülkeyi paramparça eden saldırılar sırasında NATO’nun uluslararası savaş hukukunu hiçe saydığı, katliamlar yaptığı ve Savaş Suçları Mahkemesi’ne taşınmasına karşın hiçbir zaman takibe uğramayan binlerce savaş suçu işlediği anlatılmadı.

2000 yılında benzeri bir takipsizlik kararının ardından yayınlanan Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü) raporu, NATO’nun Yugoslavya’yı hedef alan saldırılarında yol açtığı “kitlesel ölümlere” ilişkin ayrıntılı bilgi veriyor ve “NATO kuvvetleri savaş kurallarına uygun hareket etseydi sivillerin ölümleri ciddi derecede azaltılabilirdi” deniliyordu. NATO’nun Yugoslavya savaşında gerçekleştirdiği 10 binin üzerindeki bombalama misyonu sırasında askeri tesislerden ziyade sivil altyapı hedef alınmış, bu da başta kadın ve çocuklar olmak üzere binlerce sivilin ölümüne ve ülkenin ulaşım, enerji, eğitim ve sağlık alt yapısının tümüyle çökmesine yol açmıştı.

Toplantıda, NATO’nun Yugoslavya saldırısı sırasında kullanılan seyreltilmiş uranyumlu füzeler ve kimyasal tesislerin gelişigüzel bombalanması nedeniyle ortalığa yayılan zehirli gaz ve sıvılar nedeniyle yüz binlerce insanın zehirlendiği ve kadınlara çocuk sahibi olmamalarının tavsiye edildiği anlatılmadı.

Toplantıda, ayrıca, katliam ve yıkım nedeniyle yüz binlerce kadının evini terketmek zorunda kaldığı, on binlercesinin sistematik tecavüze ve sınırsız şiddete maruz kaldığı, köleliğe tabi tutulduğu da anlatılmadı. Halkı terörize etmek ve liderine karşı kışkırtmak hedefiyle hareket eden NATO kuvvetlerinin bütün bu uygulamalara göz yummanın ötesinde “münferit” subayları aracılığıyla kadın ticaretinin organizasyon odağı olduğu da çeşitli raporlara yansıyan ama KAGİDER’in NATO ziyaretine yansımayan gerçekler oldu.

Toplantıda, “Ülkemde 2001 yılından bu yana ABD ve NATO kuvvetleri eliyle halkıma yönelik sayısız savaş suçu işlendi” diyen Afganistanlı kadın milletvekili Malalay Joya’nın isyanı da gündeme gelmedi. Ülkede sivilleri hedef almayı alışkanlık haline getiren NATO savaş makinesini her fırsatta eleştiren ve ülkede NATO eliyle yaratılan demokrasiyi “savaş lordlarının demokrasisi” olarak niteleyen bu kadın milletvekilinin parlamentoda mikrofonunun sesinin kapatıldığı ve sürekli ölüm tehditleri aldığı da anlatılmadı toplantıda.

BM İnsani Kalkınma Endeksi’ne göre 182 ülke arasında 181 inci sırada gelen, savaşa ve uyuşturucuya ayrılan milyarlara karşın halkı derin bir yoksulluğa terk edilen, sosyal yaşamın her alanı silahlı mafyatik gruplara teslim edilen Afganistan’da kadınların çaresizlikten on dolara bebeklerini satmak zorunda bırakıldıkları, sistematik şiddete uğradıkları, dünyanın en yüksek kadın intihar oranlarının NATO demokrasisi altındaki bu ülkede yaşandığı anlatılmadı.

Kadın derneğinin NATO’yla işi ne?
Savaşın en travmatize edici etkilerinin kadınlar ve çocuklar tarafından yaşadığı, dünyada milyonlarca kadın ve çocuğun yoksulluğun en derin biçimleriyle mücadele etmek zorunda kalmasında savaş endüstrisine akıtılan milyarlarca doların dahli olduğu cümle alem tarafından bilinirken, bir kadın derneğinin NATO’yla işi ne olabilir? Toplantıda da belirtildiği gibi kadınlardan beklenen “NATO’nun imajının düzeltilmesi”.

(soL - Kadın)