HSYK Başkanı tecavüzle ilgili öneriyi savundu

HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, tecavüze uğrayan kadınların tecavüzcüsü ile evlenmesi ve bu yolla yargının iş yükünün azaltılması şeklindeki skandal öneriyi "bölge gerçeği" bahanesi ile savundu.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından organize edilen ‘yargının hızlandırılması ve sorunların tespit edilmesi’ başlıklı toplantıda hâkim ve savcıların yaptığı öneriler basına yansımış ve yargının iş yükünü azaltma amacıyla "tecavüze uğrayan kadının tecavüz eden kişi ile evlenmesi" anlamına gelecek bir öneri tepkilere neden olmuştu. HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, geçtiğimiz gün Habertürk gazetesinde gönderdiği bir elektronik postada konunun yanlış yansıtıldığını iddia etti ancak hem basına da yansıyan öneri oldukça açık hem de Okur'un savunması yapılan haberleri doğruluyor.

Dün Habertürk gazetesinden Rahşan Gülşan'ın köşesinde yer verdiği elektronik postada İbrahim Okur, 15 yaşından küçük kız çocukların evlendirilmesinin "bölgesel gerçek" olduğunu belirterek, "kadının mağdur olmasını engellemek için" erkek ve aile hakkında ceza verilmesini öngören kanunun kaldırılmasını önerdiklerini ifade ediyor. Okur ayrıca, tecavüze uğrayan kişi hakkında sadece beden sağlığı raporu alınması ve ruh sağlığı raporu alınması zorunluluğunun kaldırılması önerisinin de aslında olumlu bir öneri olduğunu savundu.

Okur'un gönderdiği e-postadaki ilgili bölüm şöyle:

1- Ülkemizin özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde 15 yaşından küçük kızların yine çoğunlukla kendi yaşlarına yakın erkeklerle davullu zurnalı evlendirildikleri, bu gayri resmi evlilikten çocuk sahibi oldukları ve bunun savcılık tarafından öğrenilmesi üzerine de erkek ve ailesinin ağır ceza mahkemelerinde yargılanıp ceza aldığı, bu kez 15 yaşını doldurmadan evlenen kızın, çocuğuyla birlikte bakıma muhtaç kaldığı gerçeği karşısında, bu gibi durumlarda cezanın indirilmesi veya eski 434. madde benzeri bir düzenleme ile cezanın kaldırılması suretiyle bu konuda ortaya çıkan mağduriyetin engellenmesi önerilmiş, böylece sosyal bir yaranın tedavi edilmesi istenmiştir. Grup çalışmalarının hiçbirinde tecavüzcü ile evlenilmesinin veya 15 yaşından küçük mağdurun tek başına rızasının cezasızlık sebebi sayılması gündeme gelmemiştir.

2- Yine ruh sağlığı bozulmuştur raporundan vazgeçilmesi talebi de mağdur aleyhine değil lehine olacak şekilde gündeme getirilmiştir. Şöyle ki grup önerilerinde 15 yaşından küçük mağdurun cinsel bir saldırıya maruz kalması halinde ruh sağlığının bozulacağı rapor gerektirmeyecek kadar açık olduğundan bu hususta ayrıca rapor almak için zaman kaybedilmesin, ruh sağlığının bozulduğu kabul edilerek ceza verilsin denilmiştir.

Skandal öneri oldukça açık
Mağdurun tecavüzcüsü ile evlendirilmesi maddesi olarak da bilinen ve 2004 yılında değiştirilen 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 434. maddesinin tekrar getirilmesi önerisi 16 Eylül'de basına yansımıştı. İbrahim Okur'un yazdıkları, bu maddenin "bölge gerçeği" bahanesi ile geri getirilmek istendiğini açıkça gösteriyor. "Bölge gerçeği" bahanesi ile hem tecavüz aklanmış oluyor hem de çocuk istismarına hukuki onay verilmiş oluyor. Kaldı ki ilgili maddenin sadece Okur'un bahsettiği bölgelerdeki durumlar için uygulanması da mümkün değil.

Okur'un ruh sağlığı raporundan vazgeçilmesi ile ilgili savunması da oldukça tartışmalı. İlgili kanunda bu durumun nasıl ifade edileceği ve sadece beden sağlığı raporuna göre ceza verilmesi gerektiği kanunda ifade edilmişken, hakimin "ruh sağlığı da bozulmuştur" kabulü ile ceza vermesinin nasıl mümkün olacağı soruları yanıtsız kalmış durumda.

(soL - Haber Merkezi)