EMO’da mobbing tartışıldı

Elektrik Mühendisleri Odası'nda düzenlenen panelde son dönemde sıkça gündeme gelen mobbing tartışıldı.

25 Aralık 2010 tarihinde Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi Kadın Komisyonu tarafından “İşyerinde Psikolojik Taciz” konulu bir panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak, Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP) üyesi Psikolog Aylin Akçay, İnşaat Mühendisleri Odası üyesi İnşaat Yüksek Mühendisi Gülru Yıldız, Avukat Şamil Demir ile Türk Telekom’da yedi sene süresince mobbinge (psikolojik siddet) maruz kalan Elektrik Mühendisi Bülent Atuk katıldı.

Psikolog Aylin Akçay, Derneğin psikoloji bilimini, toplumsal ve ekonomik sistemle birlikte açıkladığını ifade ederek toplumsal ve ekonomik sistemlerle bağı kurulmayan analizlerin eksikli olacağını belirtti. “Mevcut çalışma koşullarında, sömürü altında mobbingi çeşitli şekillerde yaşıyoruz” diyen Akçay, mobbingin tek başına kişilik özellikleri ile ele alınamayacağını, diğer ekonomik ve toplumsal faktörlerle birlikte açıklanması gerektiğini söyledi.

“Mobbing örgütlü bir davranış biçimidir. Şiddetin uygulanmasının en önemli nedenlerinin eşitsizlik ve güç dengesizliği olduğunu düşünüyoruz. Kapitalist çalışma ilişkisi zaten şiddetle sarmalanmış bir sömürü ilişkisidir. Ama bu ilişkide işveren işçiyi elinde tutmaya çalışır. Fakat, mobbingde amaç işten çıkarmaktır. Güvencesiz koşullarda işveren için işten çıkarmak zor değil. Fakat kriz vb. durumlarda ekonomik daralma bahane edilerek işçinin kendisinin işten çıkmasını istiyorlar. Sendikalaşma çalışması yapanlara da mobbingin sıklıkla uygulandığını görüyoruz” diyen Aylin Akçay, mobbingin nedeninin, kapitalist sistemin çalışanlar üzerinde yarattığı rekabet ortamı ve rekabetçilik nedeniyle dayanışma ve örgütlenmenin azaltılması sonucu oluştuğunu, bu nedenle uygulayanın da uygulananın da “mağdur” olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek bu sürece tanıklık edenlerin de örgütlülüğün ve dayanışmanın olmaması nedeniyle, sessiz kalan, görmezden gelen, korktukları için ses çıkarmayanlar olarak “mağdur” olduklarını söyledi.

Nelerin mobbing olarak nitelenebileceğinden bahseden Akçay, 45 tane davranış biçiminin sistematik olarak yapıldığı sürece mobbing olarak nitelenebileceğini, herkesin içinde yaşadığımız sistemde mobbinge maruz kalabileceğini belirtti. Aylin Akçay “Mobbinge karşı işyerinde dayanışma ve örgütlülük çok önemli. Çünkü mobbing gayet örgütlü ve sistematik bir davranış. Sonuç olarak mobbing, kapitalizmin yarattığı çalışma biçimi ile sistemin yerleştirmeye çalıştığı insan tipine özgü davranış biçimidir” diyerek sözlerini tamamladı.

Avukat Şamil Demir mobbingin sosyal duzenlemelerin eksik olduğu durumlarda ortaya çıktığını ve bununla ilgili mevzuatta açık bir düzenleme olmadığını ancak, anayasada mobbinge karşı ilişkilendirilebilecek hükümler bulunduğunu söyledi.

Mobbingin uygulanmasının, işverenin çeşitli yükümlülüklerini ve borçlar kanununun 55. maddesindeki işçinin beden ve kişilik yapısının korunmasını ihlal ettiğini gösterdiğini

ifade eden Demir, “İşçinin onur ve saygınlığının korunması, anayasa 12. maddesi ile işverenin koruma ve gözetme yükümlülükleri altında ele alınmalıdır. Bir işçi diğerine mobbing uyguluyorsa, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi gereğinde yine işveren sorumludur. Bugün, çalışan için ekmeğini korumak onurunu korumanın önüne geçiyor ve mobbingle mücadeleler bu nedenle az oluyor” dedi. Şamil Demir mobbinge uğrayanların, manevi tazminat davası açabilmesine rağmen Borçlar Kanunu’nda “kişi manevi tazminatla zenginleşemez” şeklinde bir hüküm olduğundan, manevi tazminatların caydırıcı olmadığını belirtti.

İnşaat Mühendisleri Odası üyesi Gülru Yıldız, mobbing kavramının kökeninin çete anlamına gelen latince mobile vulgus olduğunu söyleyerek çeşitli Avrupa ve AB üyesi ülkelerde mobbing konusunda verilmiş cezalardan bahsetti. TMMOB’nin mobbinge uğrayan üyelerine verebileceği destek ile ilgili görüşlerini dile getirerek, bilgilendirme, üyelerin şikayetlerini iletebileceği bir sistem oluşturma, arabuluculuk yapma ve yönetmeliklere, kanunlara girmesi için yaptırım uygulama gibi başlıkların çözüme yönelik olabileceğini ifade etti.

En son söz alan Türk Telekom’da 7 sene boyunca mobbinge maruz kalan Elektrik Mühendisi Bülent Atuk, 7 sene boyunca kendisine uygulananlardan bahsetti. Türk Telekom’un özelleştirilmesi sürecinde, “kamu yükünün” kalkacağını ve performansa dayalı çalışmanın daha sağlıklı olduğunu düşünerek kendisinin özelleştirmeyi savunanlardan biri olmasına rağmen “Kendilerinden olmayanın istenmemesi” nedeniyle mobbinge maruz kaldığını ve açtığı mobbing davasını kazanmasına rağmen, işine son verildiğini söyledi.

Sunumların tamamlanmasından sonra, söz alan dinleyicilerden Haber-Sen Ankara Şube Baskani Fatih Eroğlu TRT’de yaşananlardan bahsederek bir TRT çalışanının, baskı ve sürgünler nedeniyle intiharı tercih etmek zorunda kalmasını örnek vererek, sendikanın TRT’deki yayın politikaları ile birlikte yürütülen baskı ve sürgünlere karşı yürüttüğü mücadeleden söz etti. Eroğlu, Bülent Atuk’a sendikaya ve üyesi olduğu meslek örgütüne müraacat etmiş olması durumunda daha güçlü bir karşı çıkış örgütlenmiş olabileceğini söyledi. Şehir Plancıları Odası üyesi olan bir dinleyici, mobbing kavramının 1980’lerde ortaya çıkmasının nedeninin dünyadaki neoliberal politikalar ve bunların çalışma yaşamına nüfuz etmesiyle ilgili olduğunu, piyasacılık zihniyetinin sadece özel sektörde değil kamuda da egemen kılınması sonucu dayanışma, örgütlenme, paylaşma gibi kavramların yok edilmeye çalışıldığını, mobbing kavramının bununla ilişkili olduğunu söyledi. Aynı dinleyici bugün birçok çalışanın maruz kaldığı baskılara karşı yapılması gerekenin 4 yılda bir sandık başına gitmekten, 2 yılda bir de meslek örgütlerinin genel kurullarında oy kullanmaktan ibaret olmamaması gerektiğini, çalışanların taraflarını seçmesi ve meslek örgütleri ile sendikalarına sahip çıkarak onları zorlayarak örgütlü mücadele yürütmesi gerektiğini söyledi. Serbest bolgelerde günde 14 saat çalıştırılan işçilerin tuvalete gidişlerinin bile kontrol edildiği baskı ortamlarından söz eden dinleyici “Karşımızdaki çok büyük ve örgütlü bir güç, bizler de tarafımızı seçip örgütlü mücadele vermezsek 10 yıl sonra yine bu salonlarda tekil örnekleri tartışırız” dedi. Mobbingle Mücadele Derneği Başkanı ile birçok kamu kuruluşunda çalışanın söz aldığı panelde dinleyiciler Büyükşehir Belediyesi ve Türk Telekom’da yaşananlardan örnekler sunarak siyasi kadrolaşma ile birlikte sendikalaşmadaki eksiklik nedeniyle kurumlarında yaşananlardan bahsettiler.

Panel katılımcıları ve dinleyiciler tarafından, mobbingle mücadelenin bireysel olarak başarılamayacağı, dayanışma ve örgütlü bir ilişki temelinde mücadelenin başarılı olabileceği vurgulandı.

(soL - Kadın)