“Anne sütü ile beslenme her çocuğun en doğal hakkıdır”

Geçtiğimiz hafta “Emzirme reformu” kampanyası ile örgütlenmeye başlayan annelerin haberini sizlerle paylaşmıştık. Bebeklerini ilk altı ay boyunca anne sütü ile besleme hakkı isteyen çalışan annelerin taleplerinden bahsetmiştik. Konu ile ilgili bir uzman görüşüne başvurduk.

Doğumdan sonra ilk altı ay süresince bebeğin fizyolojik ve psikososyal ihtiyaçlarını tek başına mükemmel bir şekilde karşılayan anne sütü, anne ve bebek bağının kurulmasında önemli rol oynar. Bebeğin ilk altı ay tek başına anne sütü ile beslenmesi, altıncı aydan sonra ek besinlerle birlikte anne sütü ile beslenmenin devam etmesi ve emzirmenin iki yaşın sonuna kadar sürdürülmesi bebeğe sayısız yarar sağlar. Anne sütü ile beslenmenin yararları sadece süt çocukluğu dönemi ile sınırlı kalmayıp, ileri yaşam sağlığı üzerinde de önemli oranda olumlu etkileri vardır. Bu nedenle sağlıklı yaşamın temellerinin atılmasında anne sütü ile beslenmenin önemi tartışılamaz.

Anne sütü, bebeğin Tip 1 diyabet, çölyak hastalığı, obezite, koroner kalp rahatsızlığı gibi bazı kronik rahatsızlıklara yakalanma riskini azaltır. Bebeğin ruhsal, bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olan anne sütü, çocuklarda dikkat azlığı sendromu riskini de azaltmaktadır.

Emzirmenin anne için de sayısız faydası vardır. Meme kanserine yakalanma riskini azaltır, rahminin kolay toparlanmasına, kanamaların azalmasına, hamilelik kilolarının daha kolay verilmesine yardımcı olur. Ayrıca göğüs kanseri, over (yumurtalık) kanseri, osteoporozis (kemik erimesi) ve anemi risklerini azaltır.

Dünya Sağlık Örgütü tüm bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmesini önermektedir. İki yaşına kadar da ek gıdalarla birlikte anne sütüne devam edilmesi önerilmektedir. Ancak yapılan araştırmalar ülkemizde özellikle çalışan anneler açısından bu önerilere uymanın ne kadar zor olduğunu göstermektedir. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi’nde yayınlanan “Toplumda anne sütü verme eğilimi ve buna etki eden faktörler” başlıklı makaleye göre

“Annenin çalışma durumunun ilk altı ay sadece anne sütü verilmesine etkisi bulunmazken çalışan annelerin bebeklerini toplam emzirme süreleri diğer annelere kıyasla belirgin olarak kısaydı. Yapılan çalışmalarda annelerin işe dönüş zamanının anne sütü ile beslenme süresini belirlemede anahtar rol oynadığı görülmüştür. Bu nedenledir ki anne sütü ile beslenmeyi pozitif etkilemek için sosyokültürel desteğin yanında çalışma politikaları geliştirilerek annenin çalışırken de bebeğini emzirebilmesine olanak sağlanmalıdır.”

Ülkemizde çalışan anneler 4 ay ücretli izin kullanabiliyor. Annelerin ayrıca 6 ay ücretsiz izin kullanma hakkı bulunuyor. Bu süre (annenin ücretsiz izin aldığı düşünülürse) sadece anne sütü verilmesi gereken süreyi kapsamasına rağmen altıncı aydan sonra annenin işe dönüşüyle birlikte bebeğin hem beslenme düzeni geri dönüşsüz biçimde bozulmakta hem de anneyle aralarında gelişmeye başlayan anne-bebek bağı zarar görmektedir.

Türk Pediatri Arşivi 2007 42 Özel Sayı: 11-5 yayınlanan emzirme konulu makalede “Emzirme sıklığı saatlere göre değil, bebeğin isteğine göre ayarlanmalıdır.” denilmektedir.

Oysa ki işine dönen anne en iyi ihtimalle süt izni olarak verilen kısıtlı sürelerde bebeğini emzirebilmektedir. Bu süreleri bebeğin isteğiyle çakıştırmak ise neredeyse imkansızdır.

Bu zor koşullar çalışan anneyi işine döndükten sonra anne sütünü kesmeye ve ek gıdalarla birlikte piyasadaki formül sütleri ya da inek sütünü kullanmaya itmektedir.

Şu anda piyasadaki formül süt üreticisi firmalar her ne kadar büyük çabalar gösterip pahalı yatırımlar yapsalar da bebek için anne sütüne eş değer bir formülü geliştirmeyi başaramamışlardır. Ancak anneler bu formüllerin anne sütüne eş değer olmadığını bildikleri halde çoğu zaman zorunluluktan bazen de yanıltıcı reklamcılık faaliyetleri nedeniyle özellikle altıncı aydan sonra ek gıdaların yanında bebeklerine anne sütü yerine formül süt vermeye başlamaktadır. Formül süt üreticisi firmalar da bu eğilimi dolaylı yollarla desteklemektedirler. Örneğin, Milupa firması web sayfasında, “ilk 4 ay içerisinde bebeklere anne sütü dışında, su dahil hiçbir ek gıda verilmesine gerek yoktur.” derken, bir bakıma anne sütünü destekler görünüp diğer yandan sadece anne sütü verilmesi önerilen süreyi 6 aydan 4 aya indirip anneleri daha erkenden kendi ürünlerine yöneltmektedir.

Altıncı aydan sonra anne sütü yerine inek sütü kullanımı ise tartışmalı bir konudur. İnek sütü nadir olarak inek sütü alerjisi olarak tanımlanan hastalığa neden olmaktadır. Bunun yanı sıra son zamanlarda yapılan araştırmalar inek sütünün bebek sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi üzerine çeşitli olumsuz etkileri olabileceği yönündedir.

Sonuç olarak ilk altı ayın sonrasında da bebeğin anne sütü alması ve hatta anne ile kesintisiz temas kurması açısından çalışan annelerin işe dönüş sürelerinin uzatılması bir zorunluluktur.

ABD merkezli Ekonomik ve Politik Araştırmalar Merkezi tarafından yapılan araştırmaya göre İsveç, doğum izni ve kadın erkek eşitliği konusunda en başarılı ülke. İsveç, çalışan kadınlara doğum sonrası verilen ücretli izin konusunda ise zirveyi Almanya ile paylaşıyor. Almanya ve İsveç kadınlara 47 hafta izin verirken kadınlar, Norveç'te 44, Yunanistan'da 34, Finlandiya'da 32, Kanada'da ise 29 hafta ücretli olarak izin kullanabiliyor.

Kadınlara doğum izni konusunda herhangi bir garanti vermeyen Avustralya ve ABD ise bu konuda en başarısız ülkeler olarak değerlendiriliyor. ABD ve Avustralya'nın doğum izni konusunda 21 gelişmiş ülke arasında en kötü performansa sahip iki ülke olduğunu söyleyen araştırmacı Janet Gornick, "Bu yetersiz politikamızın bedelini ağır ödüyoruz. Ücretli izin hem çocukların hem de annelerin sağlığını ve ruh halini olumlu yönde etkiliyor. Ailelere ekonomik anlamda büyük katkı sağlıyor." diyor. Araştırmacılar, doğum izni politikalarını 'ücretli ve ücretsiz olmak üzere işten çıkarılmayı önleyen toplam süre', 'toplam ücretli izin süresi' ve 'doğum izninde kadın-erkek eşitliği' olmak üzere 3 kritere göre inceledi. Buna göre Fransa ve İspanya, ücretsiz izin süresi de dahil olmak üzere kadına toplam 300 haftalık işten çıkartılmama garantisi verirken, İsviçre ve ABD bu konuda 24 ve 14 hafta ile en alt sırada yer aldı.

Araştırmaya dahil olmayan Türkiye'de ise çalışan kadınlar 2 ayı doğumdan önce 2 ayı ise sonra olmak üzere toplam 4 ay ücretli izin kullanabiliyor. Kadınların ayrıca 6 ay ücretsiz izin kullanma hakkı bulunuyor.

ABD merkezli Ekonomik ve Politik Araştırmalar Merkezi’nin çalışmasını hazırlarken gözden kaçırdığı ülke ise Sosyalist Küba. Küba’da doğum izni hamileliğin 7. ayında başlıyor. Doğumdan sonra 6 ay maaşının tamamı, sonraki 6 ay %60’ı ödenerek izinli sayılıyor. 1 yıl sonra eski işine aynı pozisyonda geri alınıyor.

Süt çocukluğu dönemi beslenmesinde ideal bir besin olan ve olumlu etkileri yaşam boyu devam eden anne sütü ile beslenme her çocuğun en doğal hakkıdır. Çocuklarımızın hakkının gasp edilmesine izin vermeyelim.

Koray Yalçın
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

(soL - Kadın)