AKP, kadın ve çocukları görmek istemiyor

AKP'nin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın kaldırarak yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın oluşturulmasına kadın örgütleri tepkili.

AKP, seçimleri beklemeden gerici icraatlarını uygulamakta adım atmaya devam ediyor. AKP, 8 Haziran'da Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulduğu ilan etti. Duruma tepki gösteren kadın örgütleri 6 Haziran’da Başbakanlığa 3 bin imza ulaştırmış ancak randevu taleplerine yanıt alamamışlardı.

Konu ile ilgili olarak SES (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası), Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın kaldırılması, SHÇEK’in kapatılması ve bakanlıklarda yapılan yeni düzenlemelerle ilgili bir açıklama yayınladı.

Hak yerine sadaka, "Sosyal Hizmet" yerine "Sosyal Yardım"
SES tarafından yapılan açıklamada "Devletin en eski ve hizmet verdiği kesimler açısından da en hassas kurumlarından biri olan SHÇEK kapatılmıştır. Merkez teşkilatı tasfiye edilmiştir. Taşra teşkilatı İl Özel İdarelerine devredilmiştir" ifadelerine yer verilerek, bu durumun özelleştirmeleri kolaylaştıracağına dikkat çekildi.

Açıklamada, yoksulluğun, işsizliğin yüksek olduğu ülkemizde parasız, nitelikli, erişilebilir, kamusal sosyal hizmet sunumunun güçlendirilmesi gerektiği ancak özelleştirmelerin kolaylaşması ile birlikte devletin, yaşlısını, sokak çocuğunu, engellisini korumayıp, sadakaya muhtaç hale getirmesi anlamına geldiği vurgulandı.

SHÇEK’nun sorumluluğunda olan engelli hakları, çocuğun güvenliği ve korunması, yoksullukla merkezi olarak mücadele edilmesi, kadının korunması, yaşlı hizmetleri konularının hassasiyet ve önemine dikkat çekilirken merkezi olarak karar alınması, planlanması gereken bu sorunlarla gerçek anlamda mücadele edilebilmesini neo-liberal yerelleşme mantığı ile mümkün olmadığı söylendi.

SES, son düzenlemelerle ”sosyal hizmet” kavramının terk edildiğini belirtti. Bu süreci “Aile” ve “Sosyal Yardım” kavramlarının öne çıkarıldığı “Hak” kavramının yerini “Yardım” kavrama bırakmasının yasallaştığı bir dönem olarak niteledi.

‘Kadın’ değil, ‘Aile’
Türkiye’nin başkanlığını yaptığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni 7 Nisan 2011’de Strazburg’da onayladığı, Türkiye’nin de 11 Mayıs’ta bu sözleşmenin ilk imzacısı olduğu biliniyor.

Uluslararası sözleşmeler Türkiye’yi, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığı sona erdirmek ve bunun için de kadın erkek eşitliğini güçlendirecek politikalar izlemekle yükümlü kılmasına rağmen yapılan yeni düzenlemelerle devletin kadın politikasının tamamen ortadan kalktığı da açıklamada yer alıyor.

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın kaldırılmasına tepki gösterilerek kadının birey olarak değil, ailenin bir unsuru olarak konumlandırıldığına dikkat çekilen açıklamada:

“Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yönünde atılması gereken çok sayıda adım varken, evli olmayan tüm kadınların dışlanması ile yüz yüzeyiz. Kadın Bakanlığı kurulması gerekirken “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” kurulması toplumsal cinsiyet eşitliğinden ne kadar uzaklaşıldığını göstermekte ve kadın erkek eşitliğini sadece evli kadınlara sunulan bir hak olarak tanımlamaktadır" denildi.

Yeni düzenleme, AKP’nin, kadını aile içine hapseden zihniyetiyle örtüşürken geçtiğimiz aylarda Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın hazırladığı “Aile 2023 vizyonu” belgesindeki “nikahsız yaşamla mücadele” (http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/devlet-nikahsiz-yasayanlarla-m...) başlığını da bu politikanın bir parçası olarak değerlendirmek mümkün.

Ayrıca, yeni uygulamada kadın erkek eşitliğini güçlendirmek konusunda politikalar üretmekle görevli tek resmi mekanizma olan KSGM (Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü) de bir bakanlık altında etkisiz bir birim haline gelmekte.

Bundan bir süre önce 57 örgütün oluşturduğu Eşitlik ve Mekanizmaları Kadın Platformu da Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın kaldırılmasına tepki göstermişti. Platform, bakanlığın, aileden bağımsız olarak kadın-erkek eşitliğini sağlamakla görevli icracı bir bakanlık olarak yeniden düzenlenmesini talep eden bir imza kampanyası başlatmıştı. (http://haber.sol.org.tr/kadinin-gunlugu/kadin-orgutlerinden-esitlik-baka...)

“Sendikal haklara da saldırı”
SES, “çalışma yaşamı” ile ilgili olarak çok sayıda kamu çalışanını da etkileyecek olan bu düzenlemelerin sendika ve konfederasyonlardan habersizce yapılmasının sendikal haklara da açık bir saldırı olduğuna dikkat çekti.

Açıklamada, “Yayımlanan KHK’larla çok sayıda kamu kurum ve kuruluşunun yapısı değiştirilmiş, birçok kuruluş tasfiye edilmiş, on binlerce kamu görevlisinin mali ve sosyal hakları ile diğer özlük hakları üzerinde istenildiği gibi oynanmıştır” denildi.

(soL - Kadın)