KAFFED genel kurula hazırlanıyor

Kafkas Dernekleri Federasyonu 4 Aralık Pazar günü V. Olağan Genel Kurulu'nu yapacak. Genel Kurul öncesi bir açıklamaya yayımlayan federasyon, "bölünmek kardeş Kafkas halklarının hiçbirine hayır getirmez!" dedi.

Kafkas Dernekleri Federasyonu'nun "Bölünmek kardeş Kafkas halklarının hiçbirine hayır getirmez! Çare birliktir, birlikte yürümektir!" başlığını taşıyan açıklaması şu şekilde:

Biz Kaf dağının kardeş çocuklarıyız. Aynı kökten yeşerdik, aynı kandan-tenden türedik, aynı dili-kültürü devşirdik. Aynı toprağın, aynı havanın, aynı suyun insanı olduk ve geçmişten bugüne birarada yaşadık. Aynı kaderi paylaştık, aynı sevinçleri-acıları bölüştük. Birlikte savaştık, birlikte yendik-yenildik, birlikte kırıldık ve sürüldük. Ve diyasporada hayata birlikte tutunduk aynı köylerde-mahallelerde, aynı cemiyetlerde-derneklerde omuz omuza varoluş savaşı verdik. Aynı umuda tutunup birlikte direndik…

Tarih boyunca pek çok istilacı gücün saldırısına uğradık, bu güçlerin birbiriyle çatışmasına kurban edildik. Dünün imparatorlukları, çarlıkları, sultanlıkları, şahlıkları bugün başka adlarla, ama aynı amaçlarla bizim üzerimizde yeni oyunlar kuruyor. Dünkünden daha büyük, daha sinsi ve daha yakıcı bir saldıryla karşı karşıyayız. Bizi bugüne kadar ayakta tutan birliğimiz ve ancak bu sayede koruduğumuz gelecek umudumuz, bugün Kafkasya üzerinde keskinleşen rekabetin açık tehditi altındadır.

Son yirmi yıllık süreci kısaca hatırlayalım Sovyetlerin yıkılmasının ardından küresel güç ABD ile bölgesel güç Rusya’nın Kafkasya’da sürdürdüğü rekabetin Kafkas halkları üzerinde nasıl yakıcı etki yarattığını, bölgenin nasıl etnik ve dini çatışma alanı haline getirildiğini, bu büyük rekabetten faydalanarak kendi küçük imparatorluğunu kurma hevesine kapılan Gürcistan’ın 1991-92’de nasıl Güney Osetya’ya ve Abhazya’ya saldırdığını, sonrasında Gürcistan’ın yıllarca ABD ve müttefiklerince nasıl silahlandırıldığını ve yeni saldırılar için nasıl teşvik edildiğini, nihayet 2008’de (Ağustos) Güney Osetya’ya yeniden saldırısını ve Rusya’nın doğrudan müdahalesini, hatırlayalım...

İşte Ağustos 2008’de yaşanan bu sıcak çatışmalar ve hemen ardından Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanıyan siyasi hamlesi, Kuzey Kafkasya’da istediğini askeri güçle elde edemeyen ABD-Gürcistan ittifakını yeni bir strateji kurmaya yöneltmiştir.

‘Böl-yönet’ oyunu…
2009 başından beri uygulanan bu yeni strateji, ABD açısından Kuzey Kafkasya’da nüfuz oluşturmak ve bunu Rusya’ya karşı kullanmak, Gürcistan açısından ise Abhazya’yı (ve G. Osetya’yı) Kuzey Kafkasya’dan kopararak yalnızlaştırmak ve zaman içinde ilhak etmek amaçlıdır. Bu, deklare edilmiş bir stratejidir, üzerimize kurulmuş ‘böl-yönet’ komplosu…

Bu komplo üç yıldır planlı bir şekilde işlemektedir. Rusya’nın Kuzey Kafkasya’yı sadece ‘stratejik coğrafya’ ve ‘pazarlık unsuru’ olarak gören, Kuzey Kafkas halklarının varlığını ve haklarını hiçe sayan ‘otoriter-hegamon’ tutumu da, ABD-Gürcistan hesaplarına uygun ortam sağlamaktadır.

ABD bu yeni stratejiye uygun olarak, 2008’den itibaren Gürcistan’daki varlığını siyasi kadrolarla güçlendirerek Tiflis’i ‘operasyon merkezi’ haline getirmiştir. Gürcistan yönetimi bu stratejiye uygun olarak yeniden yapılandırılmış, hükümet içinde münhasır bakanlıklar, parlamento içinde de özel masalar ihdas edilmiştir. Böylece, ABD-Gürcistan ittifakının Kuzey Kafkasya üzerine yürüttüğü siyasi çalışmalar hız kazanmıştır.

ABD ve Gürcistan’ın Kuzey Kafkasya halklarının dertlerini dert edinmiş görünmesi, Tiflis’te ve Washington’ta peş peşe Çerkeslerin sorunlarıyla ilgili toplantılar-konferanslar düzenlenmesi, sürgünümüzün ve tarihi mağduriyetimizin hoyratça siyasi malzeme haline getirilmesi, 2014 Soçi Olimpiyatları’nı bir başkaldırı vesilesi olarak kullanmamız yönündeki çabalarının hızlandırılması ve benzeri adımların hepsi, yeni stratejilerinin saha çalışmalarıdır. Ve bunun için, son dönemlerde Amerikan ve Gürcü yetkililer (stratejistler, siyasetçiler ve toplum mühendisleri vs.) bizi bu oyuna angaje etmek üzere aramızda (anavatanda ve diyasporada) sıkça dolaşmaya başlamışlardır. Son olarak, Gürcistan’ın “Diyasporadan Sorumlu Devlet Bakanı”nın Türkiye’ye gelerek ‘kendilerine uygun Çerkes temsilcileri’ ile toplantılar yapması, bu çalışmaların nasıl fütursuz bir aleniyet kazandığını ortaya koymaktadır. Ve maalesef, toplumumuzun içinde bu oyuna piyon olmaya hevesliler arttıkça, bizi yönlendireye yönelik bu girişimler de hızlanacaktır.

ABD-Gürcistan ittifakının üzerimizde yürüttüğü çalışmalar, ne yazık ki onları umutlandıracak ve bizleri tedirgin edecek önsonuçlar vermektedir. Özellikle Abhazlar ve Adığeler arasında birbirine karşı mikromilliyetçi söylemlerin yükselmesi, tanımlar-tanımlamalar üzerinden suni didişmelerin artması, benzerliklerimizden çok farklılıklarımızı öne koyan tartışma-ayrışma sürecinin hızlanması, bu ‘böl-yönet’ komplosunun yavaş yavaş tuttuğunu göstermektedir.

Birliği koruyalım…
Biz Kaf dağının kardeş çocuklarıyız. Büyük Abhaz şairi Bagrat Şinkuba’nın dediği gibi, biz aynı ağacın dallarıyız. İnsan bilgeliği, “her ağacın kurdu kendinden olur” der. Bugüne kadar biz kendi kurtlarımızla (ego, feodal kibir, bireyci tavır vs.) iyi-kötü başa çıktık. Hep dışardan gelen kurtlara yenik düştük. Bu kez yenilmeyelim. Saflarımızı sıklaştırıp birliğimizi koruyalım.

Önümüzde, sahip olduğumuz yegane ortak örgütümüz-ortak güçümüz KAFFED’in genel kurulu var. Bu genel kurulu, yukarıda ifade ettiğimiz büyük tehditin gölgesinde yapacağız. Hiç kuşkusuz KAFFED bu saldırgan güçün hedefidir. Aramıza nifak sokarak, diyasporadaki birliğimizin ve birlikte örgütlülüğümüzün yegane kalesi olan KAFFED’i yıkmak için çokyönlü bir çalışma yürütülmektedir. Bu tehditi boşa çıkarıp birliği korumak bizim elimizdedir.

KAFFED, başta Adığe, Abaza ve Ubıhlar olmak üzere diyasporada nüfusu bulunan tüm kardeş Kafkas halklarının birlikte kurduğu ortak çatı örgütüdür. Kuruluşu ve bugünlere gelişi, uzun yıllara yayılan meşakkatli çabaların sonucudur. KAFFED, diyasporadaki toplumsal örgütlülüğümüz bakımından bugüne kadar ulaştığımız en büyük başarımızdır. Bu başarı ortak fikrin, emeğin, katkının ve katılımın eseridir.

Ortak örgütlenme sürecinde verdiğimiz küçük kayıplar nasıl bizi yolumuzdan saptırmadıysa, daha sonra yaşadığımız marjinal kopmalar da KAFFED’in ortak örgüt olma gerçeğine ve gücüne halel getirmemiştir. Üzerimize oynanan büyük oyunların farkına varamayan ya da bilerek-bilmeyerek o oyunlara alet olan küçük bir azınlığa karşın, Adığelerin, Abazaların, Ubıhlar’ın ve diğer tüm kardeş Kafkas halklarının büyük çoğunluğunun birliğe sahip çıkması ve KAFFED’in içinde birarada kalması, bizi bölmek isteyenlere karşı verilmiş en güçlü cevaptır. Böyle olduğu için 21 Mayıs sürgün günümüzde Beşiktaş’ta omuz omuza meydanı doldurduk. Böyle olduğu için 1 Ekim’de Akbalık’ta Abhazya’nın zafer gününü birlikte kutladık. Ve böyle olduğu için 5 Ekim’de Adığe Cumhuriyeti’nin kuruluş günü kıvancını birlikte yaşadık... Hiç kuşku yok, birlik bayrağını yükseltmeye devam edeceğiz ve biz birliği korumayı sürdürdükçe, savrulmuş küçük parçalar da bu bütüne eklenecektir…

Biliyoruz ki bölünmek, Adığelere de Abhazlara da hayır getirmez!. Bölünmek, kardeş Kafkas halklarının hiçbirine hayır getirmez !..

Diyasporada da anavatanda da varlığımızı korumanın, haklarımızı savunmanın ve geleceğimize sahip çıkmanın yegane yolu birlikte olmak ve birlikte yürümektir.

Bu duygu ve düşüncelerle, aşağıda imzaları bulunan bizler, ortak örgütümüz KAFFED’in önümüzdeki genel kurulunun toplumumuzu daha da bütünleştireceğine ve tüm tehditlere karşı birliğimizi koruyup ileri taşıyacağına olan inancımızı bir kez daha teyid ediyoruz.

Biz Kaf dağının kardeş çocuklarıyız. Geçmişimiz birdi, geleceğimiz de bir…

(soL - Haber Merkezi)