Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yıllardır hane halkı tüketim harcamalarını yayımlıyor.
Her yıl hanelerin tüketim harcamalarının en önemli kısmı gıda ile konut-kiraya yapılıyor. Bu ikisini ulaştırma giderleri izliyor.
Ancak verilerin işaret ettiği esas önemli gerçek, harcamaların gelir gruplarına göre büyük farklılıklar göstermesi.
Toplumun en yoksul yüzde 20’lik diliminde gıda harcamaları toplamın üçte birini oluştururken, en zengin yüzde 20’lik gelir diliminde gıdanın payı yarı yarıya azalıyor.
Eğitim harcamalarında ise tam tersi geçerli. Yoksul yüzde 20’lik dilimde eğitim harcamalarının toplamdaki payı yalnızca yüzde 0.8 iken, en zengin yüzde 20’de yüzde 4.1’e çıkıyor. Üstelik eğitimin payı 2010-2016 arasında yoksullarda azalırken, zenginlerde artış sergiliyor.
Yoksullar harcamalarının yüzde 60’dan fazlasını gıda ve konut gibi temel ihtiyaçları için yapmak zorunda kalırken, bu ikisinin zenginlerin harcamalarındaki payı yalnızca yüzde 35.
Eğitim harcamalarının ifade ettiği şeyi anlamaya çalışmak özellikle önemli olabilir: Bir yandan eğitim sisteminin gericileştirilmesi, öte yandan sınıfların eğitime ayırdıkları kaynakların farklılaşması (muhtemelen bu grubun çocuklarını özel okullara ve yurt dışına göndermeyi tercih etmesine bağlı olarak); insan kaynaklarının da (hem farklı ideolojik zeminlerden beslenmenin hem de farklı nitelikte eğitim olanaklarından yararlanmanın etkisiyle) sınıfsal bir karakterde geliştiğini düşündürür.
Kaynak: