Yeni Zelanda da kadınları kurtarmıyor: Kadınlar, aynı işi yapan erkeklerden daha az kazanıyor

Yeni Zelanda'da yapılan bir araştırmaya göre, patronlarına aynı kârı sağlayan emekçiler arasında, kadınlar yüzde 16 daha az ücret alıyor. Yani sömürdüğünden memnun kalmayanlar, biraz daha fazla sömürmenin yolunu “cinsiyetçilik”te buluyorlar.

Dış Haberler

Phys.org'da yayınlanan bir araştırmaya göre, erkek ve kadın çalışanların “üretken”likleri göz önüne alındığında, kadın emekçiler kendileriyle aynı işi yapan erkek emekçilere kıyasla daha az ücret alıyorlar.

Bahsi geçen çalışmada ulaşılan sonuçlardan birine göre, patronlarına aynı kârı sağlayan emekçiler arasında, kadınlar yüzde 16 daha az ücret alıyor. Yani sömürdüğünden memnun kalmayanlar, biraz daha fazla sömürmenin yolunu “cinsiyetçilik”te buluyorlar.   

Çalışmacılar, Yeni Zelanda’nın tamamını içeren ücret ve üretkenlik verilerini kullanarak kadınlar ve erkekler arasındaki ücret uçurumunun nedenlerini araştırdılar. Ulaştıkları en başlıca neden ise “cinsiyetçilik” oldu. Ücret ayrımının nedenleri araştırılırken ulaşılan bu sonuç, şaşırtıcı olmamakla birlikte, kadınların düşük ücretli alanlarda çalışmaya meyilli oldukları düşüncesi, daha az üretken oldukları iddiası veya ücret “pazarlığı” hususunda daha başarısız oldukları argümanını da bir anlamda boşa düşürdü. 

AYNI EMEĞE DAHA AZ ÜCRET 

Ülke ekonomisinin tamamını kapsayan araştırmanın sonucunda, kadınların yiyecek-içecek servisleri ve yaşlı bakımı gibi düşük ücretli endüstri alanlarında yoğunlukta olduğu verisine ulaşıIdı. Fakat bu veri, cinsiyetler arasındaki ücret farkının yalnızca yüzde 7’lik bir kısmını açıklıyor. Araştırmada “Kadınların düşük ücretli şirketlerde çalışmaya meyilli oldukları gerçeğini de hesaba katarsak, toplam ücret farklılığının sadece yüzde 12’lik bölümü kadınların yoğunlukta olduğu belirli endüstri alanları ve şirketlerden kaynaklanıyor” denildi.

Araştırmanın bir sonraki aşamasında ise, özel şirketlerde çalışan en az 5 emekçinin cinsiyetleri, üretkenlikleri ve maaşları incelendi.  Aynı sanayi kolunda çalışan kadın ve erkek işçilerin şirketlere sağladıkları “kazanç” kıyaslandığında istatistiksel olarak hiçbir farklılık görülmediği halde, aynı “değere” sahip olan bir iş için, özel sektörde çalışan bir erkek işçinin “kazandığı” her 1 dolara karşın bir kadın işçi yalnızca 84 cent alıyor. Ki bu ücret farklılığı, işçilerin yaşı ilerledikçe artıyor. 25-39 yaş aralığındaki kadın emekçiler için yüzde 16 olan bu ayrım, 40-54 yaş aralığındakiler için yüzde 21, daha da yaşlı olan kadın emekçiler için ise yüzde 49. 

Araştırmanın sonraki aşamalarında ise bu ayrımın potansiyel nedenlerine yoğunlaşılmış. Birkaç alan haricinde, kâr avcısı özel sektörlerde çalışan kadın ve erkek işçilerin “üretkenliği” kıyaslandığında istatiksel olarak büyük farklılıklara rastlanmadığı görülüyor. 

Araştırmacılar, patronların kadınları erkeklerden daha az üretken görmelerinden ötürü, üretkenliklerini “ispatlayana” kadar kadınlara daha az ücret ödüyor oluşunun ihtimaller dahilinde olduğunu belirttiler. Ancak bu iddiayı şöyle çürütmeyi tercih ettiler: “Eğer “istatistiksel ayrımcılık” olarak bilinen bu ayrımcılık “açıklanamayan” ücret uçurumunun esas nedeni olsaydı, iş gücü piyasasında daha uzun deneyime sahip olan veya aynı işverenle daha uzun süre çalışmış olan kadınların, kendileriyle aynı derecede üretken olan erkek emekçilerle aynı ücreti alması gerekirdi. 

“İstatistiksel ayrımcılık” argümanını boşa düşüren ise bir başka veri oldu. Araştırmaya göre, patronları ile ilk yılında olan kadın işçiler, erkeklerden çok da farklı bir ücret almıyorlar. Fakat ikinci ve takip eden senelerinde, kadın emekçiler yüzde 20’den bile fazla bir oranla daha az ücret almaya başlıyorlar. Aynı şekilde bu ayrım, daha büyük yaş gruplarında daha da ciddi bir artış gösteriyor. Yani, patronlara “rüştünü ispatlama şansını” yakalayan kadın emekçiler, daha da geniş bir ücret-üretkenlik ayrımıyla karşı karşıya kalıyorlar.  

DAHA FAZLA EMEK DAHA FAZLA SÖMÜRÜ DAHA FAZLA KÂR

Araştırma sürecinde, ücret- üretkenlik ayrımının özellikler birkaç endüstri alanında yoğun olduğu bulundu. Finans ve sigorta, ulaşım ekipmanı üretimi, telekomünikasyon, deniz ve hava ulaşımı ve elektrik alanlarında, ayrımın yüzde 40’ın üstünde olduğu görüldü. Tüm bu sektörler, potansiyel kâr alanları olarak gösteriliyor. 

Bu ayrımın endüstriler ve vasıflı işçi, rekabet ve işgücü sıkıntısı konularıyla alakalı zaman farklılıklarıyla bağlantılı olarak nasıl değişiklikler gösterdiği sistematik bir biçimde incelendiğinde, işçilerin oldukça “vasıflı” olduğu ve şirketlerin düşük rekabetle karşı karşıya kaldığı alanlarda ciddi bir ayrıma rastlandı.

Bu endüstri alanlarında, şirketler vasıflı işçi alımında zorluk çekmediği takdirde, ayrım çok daha büyük bir hal alıyor. Yani, emekçilerin kanını emmekten yorulmayan sermaye sınıfı, cinsiyetçilik hamlesiyle, emek sömürüsünü daha derin bir hale getiriyor.