Ülker işçisi 1 Mayıs'a çağırıyor

Murat Ülker, grubun 6,5 milyar dolarlık borç yeniden yapılandırmasıyla ilgili konuştu. ‘Varlıklarım borçlarımı rahatlıkla kapatır’ dedi. Varlıkları olarak söz ettiği 80 fabrikadan birinde çalışan bir işçi soL Haber’e konuştu. İşçi kardeşlerini Ülker’in zenginliğine zenginlik katmaya değil, 1 Mayıs’a, mücadeleye çağırdı.

Murat Ülker, birkaç gün önce konuştu. Uzun süredir gündemde olan 6,5 milyar dolarlık kredi borcu yapılandırmasına ilişkin, “Kısa vadeli 400 ayrı kredi borcumuz vardı. Bunların hepsini kapatıp uzun vadeli tek borca indirmek istedik. Bankalar 'Varlıklarım 6,5 milyar dolarlık borcun tamamını kapatır, üstüne de bana 15 milyar lira kalır' deyince ikna oldu” dedi. Ülker ayrıca Türkiye’de olduğunu, kovsalar bile gitmeyeceğini söyledi.

CİRO VE KAR REKORLARI

Ülker’in vurguladığı varlığının önemlice bir bölümü, 55’i Türkiye’de 80 fabrikadan oluşuyor. Türkiye’nin en büyük gıda tekellerinden biri olan Ülker, 2017 yılında satışlarını yüzde 14,7 artırarak 4,8 milyar TL’ye yükseltti. Şirket, tarihinin en yüksek net dönem kârı ve FAVÖK’ünü (Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kâr) açıklayarak rekor bir büyümeye imza attı.

Ülker, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) gönderdiği açıklamada 2017 yılında net dönem kârını yüzde 51,6 artırdığını ve net kârını 431 milyon TL’ye yükselttiğini duyurdu. Böylece Ülker tarihinin en yüksek ciro ve net kârını 2017'de gerçekleştirmiş oldu. Şirket, 2017 yıl sonu itibariyle FAVÖK’ünü (Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kâr) yüzde 22 artışla 575,3 milyon TL’den 701,4 milyon TL’ye ulaştırarak yüzde 14,6’lık marja ulaştı. Gıda sektörü ve Ülker ölçeğinde bir firma için tekel olmadan ulaşması güç bir oran. 

Ülker grubu, Türkiye’deki şirketlerinin yurtdışına taşıma girişimiyle de gündeme gelmişti. Yıldız Holding, Ülker Bisküvi'de sermayenin yüzde 30'una denk gelen 102,6 milyon adet hisseyi 2 milyar lira karşılığında İngiltere merkezli Pladis Foods Limited'e satmıştı.

Murat Ülker Forbes dergisinin açıkladığı “en zenginler” listesinde de 4,8 milyar dolarlık servetiyle üst sıralarda yer alıyor. 

Peki Murat Ülker’in anlata anlata, göstere göstere bitiremediği “zenginliği”nin kaynağında ne var? 80 fabrika nasıl değer üretiyor? soL Haber, Murat Ülker’in övündüğü fabrikalarından birinde, Silivri’de çalışan bir işçiyle konuştu.

Sizi tanıyabilir miyiz? Bize çalışma koşullarınızdan bahseder misiniz?
İsmim Mehmet. Ülker’in Silivri’deki fabrikasında taşeron işçi olarak çalışıyorum. Günde 12 saat olmak üzere 2 vardiya çalıştırıyorlar. 1 hafta gündüz vardiyası, 1 hafta gece vardiyası. Vardiya değişimlerinde mahvoluyoruz. Genelde pazar günleri izin veriyorlar. Ancak pazar da çalıştığımız oluyor. Pazar günü çalıştırmalarına rağmen hafta içi bir gün izin kullandırıyorlar. Tabii maaşa yansımıyor. Ülker bu fabrikayı başka bir firmadan satın almış. Satın almadan önce böyle bir uygulama yokmuş. Hastalıktan dolayı rapor alanları sıkıştırıyorlar. Hele 2 gün ve fazlasıysa zaten doğrudan insan kaynakları dosya incelemeye başlıyor. Bir açık bulursa hemen çıkartacak işten. Zaten üretimde 5 seneden fazla çalıştırmıyorlar. 5 senesi dolanı tazminatıyla beraber işten çıkartıyorlar. Kıdem tazminatı birikmesin diye böyle yapıyorlar muhtemelen. 

SENDİKA PİKNİK VE SİNEMA ORGANİZASYONU YAPIYOR

Sendika yok mu?
Hepimiz sendikalıyız ancak Ak Gıda İş sendikamız. Yani anlayacağınız sarı sendika. Fabrika yönetimiyle araları çok iyi. Çalışma şartları ya da hukuksal durumlarda bir faydalarını görmedim. Arada bir sosyal aktivite adı altında piknik falan yapıyorlar. Bazen sinemaya götürüyorlar. Başka da bir şey yaptıklarını görmedim. Arkadaşlar pek istemiyor sendikayı ancak “Elde bu var ne yapalım” diyorlar. Sendika dediğin bizi patrona karşı savunur, bizim yanımızda olur. Ama burada tam tersi bir durum var. İşten çıkartılanlarla ilgili bir şey yaptıklarını görmedim. 

İşçiler ağırlaşan çalışma koşullarına karşı birlikte hareket edebiliyor mu?
Çalışma şartlarımız gün geçtikçe kötüleşiyor. Sigara içme yerindeki sandalyeleri kaldırdılar. Tuvaletlere de kart sistemi getireceklermiş. Kaç dakika kaldın orada diye bakacaklar galiba.

Topkapı’daki fabrikayı yavaş yavaş buraya taşıyorlar. Orayı kapatmayı düşünüyorlarmış diye duydum. Ama aslı nedir bilmiyorum. Topkapı’dan gelen işçilerle buradakiler pek anlaşamıyor. Geçenlerde Topkapı’dan gelen bir formenle (şefin bir altı) 20 yıllık vardiya amiri tartıştı ve formen haksız olmasına rağmen amiri haksız çıkardılar. Bunu bence bilerek yapıyorlar. Bizi bir arada tutmamak için. Zaten işçiler çok bölünmüş durumda. Taşeron ve kadrolu olarak en başta ikiye ayırıyorlar. Lojistikçisi ayrı, yemekçisi ayrı, üretimcisi ayrı... Daha başka gruplar da var. 

Anlayacağınız içeride bizi ufak ufak bölüyorlar sırf örgütlenmeyelim, birlikte hareket etmeyelim diye. Fabrika siyasi olarak da ikiye ayrılmış gibi. AKP’yi isteyenler ve muhalif olanlar diye. AKP’yi isteyenlerin genelde bir çıkarı var. Ya sendikayla araları iyi ya da yönetimle. Aslında durumlarından şikayetçiler ancak böyle gelmiş böyle gider diyorlar. 

CUMHURBAŞKANI DEĞİŞTİĞİNDE İŞÇİLERİN YAŞAMI DEĞİŞMEYECEK

Karşı çıkanlar, sorgulayanlar yok mu?
Ben dilim döndüğünce bu düzenin böyle devam etmemesi gerektiğini, aslında bizim bunları değiştirecek gücümüzün olduğundan bahsediyorum. Ve benim gibi düşününler artmaya başladı. 24 Haziran seçimlerini konuşurken de değişen bir şeyin olmayacağını söyleyen fazla kişi var. Cumhurbaşkanı değiştiğinde de yaşamlarının değişmeyeceğini düşünüyorlar. Ben de katılıyorum bu görüşe. Kime oy versen aynı yere gidecek. Yine patron kazanacak işçi kaybedecek. Ne çalışma şartlarımız düzelecek ne de ekonomimiz. Dolayısıyla bence sorunu temelden çözmek gerekiyor. Yani asıl sorunun patronlar olduğunu bilmek gerekiyor. 

1 Mayıs’ta ne yapacaksınız?
24 Haziran’da işçilerin sesini duyurmamız için önce 1 Mayıs’a odaklanmalıyız bence. Sonuçta bizim bayramımız. Bayramımız ama bu düzende kutlanacak bir bayram değil. Ancak sosyalizmde bayram olur bize. Eğer bizler 1 Mayıs’ta sesimizi çok fazla çıkartırsak 24 Haziran’da patronlar bu kadar kolay hareket edemez. Ve sonraki zamanlar için güç biriktirmiş oluruz. Ben 1 Mayıs’ta Maltepe’deyim. Partimle, TKP’yle orada olacağım. Tüm işçi arkadaşlarımı Maltepe’ye TKP ile 1 Mayıs’a katılmaya davet ediyorum.