Türkiye Petrolleri'nin tasfiyesine karşı mücadele sürüyor: Direnenler mutlaka kazanacaktır

AKP'nin Varlık Fonu'na devrettiği Türkiye Petrolleri uzun süredir tasfiye edilmek isteniyor. Kurumun tasfiye girişimine karşı emekçilerin eylemleri sürerken, Petrol-İş Sendikası Batman Şube Başkanı Şehmus Kaygusuz, devam eden eylemleri, bundan sonraki süreci soL'a değerlendirdi.

Haber Merkezi

Türkiye Petrolleri'nin tasfiye girişimine karşı işçiler 5 Temmuz'da Türkiye Petrolleri Genel Müdürlüğü binasını işgal etmiş, tasfiye girişimine karşı eylemleri büyütme sözü vermişti.

Türkiye Petrolleri'nin Varlık Fonu'na devri ve yaşanan süreci soL'a değerlendiren Petrol-İş Sendikası Batman Şube Başkanı Şehmus Kaygusuz, "Burayı üretim ve arama şirketine dönüştürerek birilerine peşkeş çekmeye çalışıyorlar. Biz bunu okuyoruz, bunu görüyoruz" diyor.

"Bu süreç devam ederse, daha sert, zamana yayılmış eylemlerimiz olacak, bunu herkes bilmelidir" diyen Kaygusuz, "Ve kazanacağız. Direnenler mutlaka kazanacaktır" ifadelerini kullandı.

Kaygusuz'un soL'un sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Uzun süredir Türkiye Petrolleri’ni küçültme ve tasfiye etmeye yönelik girişimler olduğunu gözlemliyoruz. Daha önce yapılan eylemleri de, geçtiğimiz hafta yapılan eylemi de tetikleyen bu süreç oldu. Bize bu süreç hakkında bilgi verebilir misiniz?

Öncelikle duyarlılığınızdan kaynaklı teşekkür ediyorum. Türkiye Petrolleri ile ilgili uzun yıllardır çok farklı projeler var. Özellikle Besim Şişman ile başlayan bir süreçtir bu.

Yıllar öncesinde Türkiye Petrolleri’nin entegre bir yapısı vardı. Petrol Ofisi, İpragaz, Tüpraş… Batman’da yedi bin emekçi çalışıyordu. Bugün geldiğimiz noktada Petrol Ofisi yok. İpragaz yok. Tüpraş da özelleşti. Türkiye Petrolleri’nde de aynı uygulamayı hayata geçirmeye çalışıyorlar. Özellikle TPAO’nun kalbi olan, sondaj ve kuyu tamamlama servislerini söküp başka bir şirkete, TPIC’e bağlamaya çalışıyorlar.

TPIC yıllar öncesinden kurulan bir şirket. Hangi amaçla kurulduğu ortada. Yıllarca paravan bir şirket olarak kullanıldı. Kamu şirketi olan TPAO üzerinden yapılamayan bir sürü iş TPIC üzerinden yapıldı. 2013 yılında Bütünsel Dönüşüm adı altında bir proje ortaya koydu Besim Bey. O projeye de ciddi bir karşı duruşumuz oldu sendika olarak. Ve o projenin bu şirkete zarar vereceğini söyledik.

Bugün geldiğimiz noktada en son 15 Temmuz’da biz Ankara’daydık. Darbe girişimi olduğu gün biz Ankara’daydık. Türkiye Petrolleri’nde bir basın açıklamamız vardı. Ondan sonraki süreçte de Batman’da iki saat iş bırakma, yarım gün iş bırakma, arkasından gelen eylemler oldu. O dönem bize verilen sözler şunlardı: TPIC kamu kuruluşu olacak, hiçbir emekçi zarar görmeyecek, TPIC’e geçen her emekçinin ücretlerine de yüzde yirmi zam yapılacak. Ondan sonra Enerji Bakanı müsteşarı ile görüştük. Kendisi de aynı şeyleri söyledi. Biz de orada şunu söyledik: Türkiye Petrolleri yıllardır hazineye girdisi olan bir kurumdur. Yıllardır kar eden bir kuruluştur. Bunun yanında, kamuda bir şirketi sadece kar amaçlı çalıştıramazsınız. Sonuç itibariyle istihdam alanı da yaratılmalı. Hazineden beş yıl boyunca TPIC’e destek sunacaklarını söylediler. Biz de şunu söyledik: Türkiye Petrolleri yıllardır hazineye girdisi olan, kar eden, emek veren bir kurum. TPIC’i Türkiye Petrolleri’ne bağlayın. Hazineden sadece bir yıl veya iki yıl bu şirkete sahip çıkarsanız, dünyadaki bütün küresel dev şirketlerle yarışabilecek bir pozisyona gelecek. Ama eğer mevcut projeyi hayata geçirmeye çalışırsanız, bu şirketi bitirirsiniz. Bunu müsteşar beye de söyledik.

Açık söylemek gerekirse, şu anda uygulamak istedikleri proje, bu şirketi yalnızca üretim ve arama şirketine dönüştürerek, özellikle maliyetli olan iki servisi, sondaj ve kuyu tamamlamayı devretmek. Burada malzeme senin, tecrübeli işçin var… Bunlarla yürütebileceğin ve zenginleştirebileceğin işleri bir başka şirkete devrederek buradan hizmet alımı yapılacak. Burayı üretim ve arama şirketine dönüştürerek birilerine peşkeş çekmeye çalışıyorlar. Biz bunu okuyoruz, bunu görüyoruz.

Petrol-iş Türkiye sendikal hareketinde kendini ispatlamış bir sendikadır. Yönetimde kim olursa olsun direniş yolundan gelen bir sendikadır. Bu direniş ruhunu her zaman açığa çıkaran bir sendikadır. O anlamda Türkiye Petrolleri ile ilgili sonuna kadar biz sendika olarak, işçi arkadaşlarımızla birlikte bunun mücadelesini vereceğiz.

Ben Besim Bey ile ilgili şunu söylemek istiyorum. O kadar canımızı acıttı ki… Biz emek boyutuyla bakıyoruz. TPAO’nun, ülke açısından önemli olan bir şirketin bu hale gelmesi bizi üzüyor. Bu şirketi bir fotokopi kağıdı alamayacak pozisyona getirdiler. Evet, mühendis olabilirsiniz, üniversite okumuş olabilirsiniz ama bir şirketi yönetmek herkesin harcı değildir. Bize göre de bu şirketi yönetmek Besim Bey’in harcı değil… Kötü yönetiyor. Şimdi kendi başarısızlıklarının üstünü örtbas edebilmek adına çok farklı projeler ortaya koyuyor. Aslında iç çekişmeler de var burada. Mithat Cansız Bey daha önce TPIC’in başkanıydı, onların iç çatışmasından beş yüz TPIC emekçisi bir gecede bir e-mail ile işten atıldı. Bugün açığa çıkan da bu… Bu proje o dönemden kalma bir projedir.

'YİNE İŞÇİ KIYIMINA GİDİLECEK'

Son gelişmelerden biri de Türkiye Petrolleri’nin Varlık Fonu’na devredilmesiydi. Bu devrin etkisi nasıl oldu?

Bu ülkenin bir sürü fonla zaten başı dertteydi. Bir sürü fon yıllarca geldi hepimizin başına tünedi. O fonların nasıl yönetildiğini hepimiz biliyoruz. Ülke olarak fonlarla ilgili ciddi bir tecrübemiz var. O fonların nasıl, nerede kullanıldığını da çok iyi biliyoruz. Bu Varlık Fonu’nun da mevcut kamu kuruluşlarına hiçbir katkısı olmayacağını düşünüyoruz. Kendi açılarından basına ve kamuoyuna yaptıkları bilgilendirmede Varlık Fonu’nun kamu kuruluşlarını daha zengin hale getirebileceğini yansıtıyorlar. Bu kesinlikle doğru değil. Türkiye Petrolleri’nin bir ihtiyacı olduğu zaman BOTAŞ’tan kaynak sağlanacak deniyor… Hayır öyle bir şey değil. Bu Varlık Fonu’nun kuruluş amacını da az çok hepimiz tahmin ediyoruz. Bu ülkede yaşayan bilinçli insanlar fark ediyordur. Varlık Fonu’nun kamu kuruluşlarına hiçbir faydası olmayacak, daha çok zararı olacak. Ve mevcut kamu kuruluşlarının özelleştirilmesinin önünü açmayla ilgilidir bu proje. Görüyoruz, kapsamdışı olarak çalışan emekçi arkadaşlarımızla ilgili meclisten yeni bir yasa geçti. Burada yine işçi kıyımına gidilecek. Ve kendilerine daha yakın insanları burada değerlendirmeye çalışacaklar… Ama özel sektör mantığıyla, ama holding şeklinde bir yönetim tarzı oluşturmaya çalışıyorlar. Enerji iş kolundaki bütün yapıları bir araya getirerek holding tarzında bir yapı oluşturmadır bunların derdi aslında. Enerji Bakanlığı’ndan Varlık Fonu’nu yönetenlere kadar…

Şu anda Varlık Fonu’nun başındaki kişi de herkes tarafından tanınan bir kişidir. Varlık Fonu’nu ne kadar yönetebileceğini, nereye götürebileceğini de az çok tahmin ediyoruz. Başta da söyledim, amaçları bu… Burada devlet, holding şeklinde kamu kuruluşlarını yönetemez. Asla bu kabul edilebilir bir tavır değildir. Özel sektör mantığıyla da yönetemezsin. Sen sosyal bir devletsin ve devletin kamu kuruluşlarını istihdam alanı yaratma zorunluluğu var. Mevcut iktidarın bu anlamda mutlaka bunlara el atması gerektiğine inanıyoruz. Bu projeler yanlış projeler, kim bu projeleri hayata geçirmeye çalışıyorsa bu şirketlerin hepsine ciddi zararlar veriyor. Bu anlamda biz sendika olarak onları uyarız. Daha çok büyümesi isteniyorsa, daha çok istihdam yaratmak isteniyorsa, buralara destek vermeliler. Türkiye Petrolleri açısından düşündüğümüzde, entegre bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Bu şirket entegre bir yapıya kavuştuğu zaman hem daha çok kar edecek, hem daha çok istihdam alanı yaratacak. Ama maalesef bütün ısrarlarımıza rağmen, dosyalar sunmamıza rağmen hala kendimizi kimseye inandıramıyoruz. Tabi gündem de belli… Ülkede son süreçte neler yaşandığını da biliyoruz. Kimse kimseyi dinlemiyor. Tek insanın yönettiği bir ülke haline geldik. Bir milletvekili, bırakın bir bakana ulaşmayı, bir müsteşara ulaşamıyor. Bir bürokrata ulaşamıyor. Halkın seçtiği bir milletvekili bir bürokrata ulaşamıyor… Ciddi bir sorumsuzluk var.

Kısmen cevaplamış oldunuz ancak aynı başlık altında toplamak gerekirse, sendikanın bu süreçteki temel talepleri nelerdir?

Biz bu şirketin, daha çok büyüyen, daha çok kar eden, küresel dev şirketlerle yarışabilecek bir pozisyona gelmesini istiyoruz. Ülkemizin en önemli kamu kuruluşu olan, enerji iş kolunda olan bir şirketi bugünkü hale getirmek, bizim gözümüzde bu ülkeye ihanet anlamına gelir. Bu şirkete negatif yaklaşan kim olursa olsun, bize göre bu ülkeye ihanet eder. O yüzden Türkiye Petrolleri’nin mutlaka entegre bir yapıya kavuşması gerektiğine inanıyoruz. Entegre bir yapıya kavuştuğu zaman küresel dev şirketlere yarışabilecek bir pozisyona gelecek. İstihdam alanı büyeyen bir şirket haline gelecektir.

Batman açısından düşündüğümüzde, petrolün merkezi olan bir kentte yaşıyoruz. Bu kent ile bu şirketin duygusal bir bağı var. Birlikte büyüdüler… Burası bir köyken bu şirket kuruldu ve bugün bakıyoruz burası büyük bir şehir olma yolunda yürüyor. Şirketimiz beraberinde dört tane rafineri doğurmuş. Tüpraş Batman Rafinerisi ana rafineridir. Beraberinde üç tane rafineri doğurmuş bir rafineridir. Ama maalesef şu an en küçük rafineri Batman Rafinerisi. Bu anlamda bizim önerimiz bu.

TPIC ile ilgili önerimiz de bu. Çok ihtiyacımız varsa TPIC’e, TPIC’i Türkiye Petrolleri ile birleştirebilirsiniz. TPIC mutlaka Türkiye Petrolleri’ne devredilmeli. İkinci bir husus orada daha önce sundukları, TPIC ile önümüze sundukları süreçle bugünkü süreç arasında dağlar kadar fark var. Güvencesiz bir çalışma sistemi oluşturmaya çalışıyorlar. Özel sektör mantığıyla bakılıyor. Böyle bir sistem oluşturulmak isteniyor. Böyle bir sistemi biz kabul etmeyeceğiz. Sonuna kadar da bunun karşısında olacağız. Sendikanın genel talepleri de bunlardır. TPIC kamu kuruluşu haline dönüşmeli. Türkiye Petrolleri’nden gidecek her arkadaş da özlük haklarıyla, örgütlü, güvenceli bir şekilde geçiş yaparsa bir sıkıntımız olmaz. Ama baktığımız zaman TPIC ve Türkiye Petrolleri’nde yapılmak istenen, SSK’lı, emekli maaşını hak eden bütün emekçi arkadaşlarımıza işçi kıyımı yaşatmak. Biz buna emeklilik demiyoruz. Elli yaşında, bize göre genç emekçileri emekliye ayırıyorlar. Bizim deyimimizle işçi kıyımına gidiliyor. Bu asla kabul edilir bir durum değildir. Bunun mücadelesini de vereceğiz.

Petrol-iş bu süreçte bir dizi eylemlilik gerçekleştirdi. Bu süreçte Petrol-iş koyduğu tavrın eylemlilik boyutundan bahsedelim isterseniz…

2013 yılından beri, Bütünsel Dönüşüm adı altında bir proje ortaya çıktığından beri biz eylemlere başladık. Dört bölge, Batman, Adıyaman, Trakya, Ankara… Kendi illerimizde eylemlere başladık. Biz Batman’da, Diyarbakır Caddesi denen caddede, Batman’daki bütün işçi arkadaşlarımızla, bine yakın işçi arkadaşımızla yürüdük. Bunun ismine o gün de bütünsel dönüşüm değil, Besimsel Dönüşüm demiştik. Gerçekten Besimsel Dönüşüm’dür bizim açımızdan. Ardından bir dizi eylemler yaptık. Bir saat iş bırakma eyleminden tutun, basın açıklamasına, iş yerlerimizi terk etmemeye kadar bir dizi eylem gerçekleştirdik. 15 Temmuz’da da her bölgeden emekçi arkadaşlarımızla Ankara’ya gittik. TPAO Genel Müdürlüğü içinde bir miting havasında geçti. Orada taleplerimiz tekrar dile getirdik, uyardık. Sonrasında Türkiye’de gündem değişti. Darbe girişimi oldu. Ondan sonraki süreçte biz kentimize döndükten sonra her bölge, genel merkezle diyalog içerisinde, dört bölgenin aldığı ortak karar çerçevesinde yarım gün iş bırakma, basın açıklaması, iş yerlerini terk etmemek ve bir gün de çalışmama kararı aldık. Türkiye Petrolleri’ndeki bütün servislerde bir gün çalışmadık. Üretim, sondaj ve kuyu tamamlamada hiçbir iş yapmadık. Arkadaşlarımız iş yerlerini terk etmediler.

Çarşamba günü yapılan eylem nasıl gelişti?

Dört şubenin de katılımıyla Ankara’da, TPAO Genel Merkezi önünde açıklamamızı yaptık. Batman, Adıyaman, Trakya ve Ankara… Tabi Ankara’nın çok yoğun bir katılımı vardı. Ardından Genel Merkez’e girildi. Ben bu eyleme işgal eylemi demek istemiyorum. Çünkü orası zaten bizim. Bizim olan bir yere taleplerimizi dile getirmek amacıyla girdik.

Eylemin ardından nasıl gelişmeler yaşandı?

Bizim uzun süredir Enerji Bakanı ile görüşme talebimiz var. Bu talebimiz karşılanmıyor. Eylemin ardından da bizim esas beklentimiz Enerji Bakanı ile görüşmek ve yukarıda anlattıklarımızı ona sunmaktı. Müsteşar bey ile görüşebildik. Bu görüşmenin sonucunda, elli yaşın üstünde, Temmuz ayında emekli edilmesi planlanan arkadaşlarımızın emeklilik süreci üç ay ertelenmiş oldu. Ayrıca emekliliğin isteğe bağlı gerçekleşmesi konusunda adım atılacağını belirtildi.

Bundan sonraki süreçte sendikanın tavrı nasıl olacak?

Şimdiye kadar birçok girişimimiz oldu. Siyasi partileri, milletvekillerine dosyalarımızı sunduk. Türkiye Petrolleri’nin yaşadığı bu sürecin sonuna kadar karşısında durmaya devam edeceğiz. Siyasi partilerle, demokratik kitle örgütleriyle, sivil toplum örgütleriyle görüşeceğiz. Bu süreç devam ederse, daha sert, zamana yayılmış eylemlerimiz olacak, bunu herkes bilmelidir. Ve kazanacağız. Direnenler mutlaka kazanacaktır.

Teşekkürler.