TCDD'den DDGM'ye: Halkın demiryollarının patronlara devredilmesinin kısa öyküsü

Türkiye Çorlu'daki tren faciasını konuştuğu saatlerde, Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiliyor ve devletin reorganizasyonu gerçekleşiyordu. Çorlu faciası ile devletin yeni sisteme geçirilmesi arasında yakın ve doğrudan bir ilişki bulunuyor. Bu ilişkiyi daha net görebilmek için 1927'de kurulan TCDD'nin bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle DDGM'ye (…

Ahmet Çınar

10 Temmuz 2018 Salı günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi "Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" adını taşıyordu. Türkiye kamuoyu ise 8 Temmuz Pazar günü Çorlu'da yaşanan ve 24 yurttaşın ölümüyle sonuçlanan tren faciasını tartışıyordu. 

Bu iki olayın aslında iç içe geçen, birbiriyle doğrudan bağlantılı ilişkisi bulunuyor.  

Kararnamede bakanlıkları düzenleyen kısımda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak ilan edilen bakanlığın "Hizmet Birimleri" arasında Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü dikkat çekti. Ertesi gün bu gelişme, gazetelere "Devlet Demiryolları'nın adı değişti, yeni adı Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü oldu" başlıklı haberlerle yansıdı. Olup biten sadece bir isim değişikliği değildi elbette, isim değişikliğinin çok ötesinde, kamuculuktan piyasacılığa evrilen bir zihniyet değişikliği söz konusuydu. 

HALKIN DEMİRYOLLARI PATRONLARA KÂR EDİLİYOR

Devlet teşkilatındaki "düzenleme kurulları"nın, farklı piyasaların düzenlenmesi ve piyasa faaliyetlerinin bu düzenlemelere uygunluklarının denetim ve takibi için kurulduğu gerçeğinden yola çıkarsak, Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü'nün de kamuya ait ve kamusal bir hizmet olan demiryollarının piyasaya tamamen teslim edilmesine yönelik bir hazırlık olduğu anlaşılabilir. Diğer bir ifadeyle bu durum, demiryollarına ait her şeyin özelleştirilmesi ve üstte bir tür “düzenleyici” yapının kalması anlamına geliyor.

TCDD'nin, özel taşımacılık şirketlerinin para kazanacağı bir alan haline getirilmesi yolundaki hazırlıklar çok da yeni değil. 1 Mayıs 2013 tarihli resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren “Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkındaki Kanun”da piyasalaşmasının bariz işaretleri yer alıyordu. Bu kanunla yılların kamusal kurumu TCDD, "demiryolu altyapı işletmecisi" fonksiyonuna indirgeniyor; TCDD Taşımacılık A.Ş. kuruluyor ve özel sektörün de yük ve yolcu taşımacılığı yapmasının önü açılıyordu. Bu kanunla "demiryolu altyapı işletmecisi" veya "tren işletmecisi" şirketler yetkilendirilebiliyordu.

Böylece "Düzenleme ve Denetleme Otoritesi" olarak Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü üst kurum olarak tanımlanıyor, tarihi TCDD ise bu üst kurumun altında bir "altyapı hizmet sunucusu" olarak konumlandırılıyordu. TCDD Taşımacılık A.Ş. ve diğer özel sektör taşımacılık şirketleri de "altyapı hizmet sunucusu" TCDD'nin kullanıcıları haline geliyordu. Son düzenlemede TCDD isminin devam edip etmeyeceği belirsiz ama yapı DDGM ile kamunun aslolarak "düzenleyici" olduğu ve demiryolu taşımacılığının bugüne kadar olandan daha fazla özel sektöre devredilmesini öngörüyor.

GEÇEN YIL YAŞANAN ÖRNEK 

Geçen yıl yaşanan bir gelişmeyi de anımsatmak gerekir: 13 Ekim 2017 tarihinde TCDD Taşımacılık A.Ş. ile OMSAN Lojistik A.Ş. arasında “Lokomotif ve Vagon Kiralanmasına İlişkin İşbirliği Protokolü” imzalanmıştı. Protokole göre şirket TCDD’nin lokomotif ve vagonlarını kullanarak Divriği-İskenderun hattında taşımacılık yapacaktı. Cevher taşımasında kullanılmak üzere firmaya 15 adet elektrikli lokomotif ve 350 adet cevher vagonu kiralandı. Böylece TCDD'nin tamamen kamuya ait olanakları bir protokolle özel bir şirkete ihalesiz sunuluyordu. Hatta bu gelişme üzerine Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası'ndan (BTS) yapılan açıklamada şöyle deniliyordu: “TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin elindeki çeken ve çekilen araçlar için özel sektöre yapılan ve ileride yapılacak bu kiralama işlemi özel şirketlere yeni kâr alanları açma işlevinden öteye bir kamu yararı bulunmamaktadır. Toplumun ödediği vergilerle yaratılan değerlerin özel sektöre aktarılmasına karşı çıkmaktayız. Bu şirketler hizmet değil kâr amaçlı olacaktır. Yeniden yapılanma ile başlayan serbestleştirme ve özelleştirme ile devam eden süreç demir yollarını değil sadece özel şirketleri zenginleştirecektir.” 

TCDD'NİN DDGM OLMASI İLE ÇORLU FACİASI ARASINDAKİ BAĞLANTI

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) adlı kamusal kurumun bir numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü haline getirildiği gün, Türkiye kamuoyu Çorlu'daki tren faciasını tartışıyordu. 

Çorlu'daki faciaya neden olan olaylar zincirinin, TCDD'nin insan odaklı değil "kâr odaklı" çalışmaya başlamasıyla doğrudan ilgili olduğunu gözler önüne seriyor. Maliyetli olduğu bahanesiyle yol bekçiliğinin kaldırılması, demiryolu taşımacılığının ticarileştirilmesi, bu bağlamda personelin ve denetimlerin azaltılması, lokomotif ve yol bakım atölyelerinin işlevsizleştirilmesi ve nihayetinde kamusal bir kurum olan TCDD'nin taşımacılık tekellerinin kâr hırsına adeta teslim edilmesi... İşte tüm bunları bir yap-bozun parçaları gibi birleştirdiğimizde, ortaya Çorlu'daki tren faciasının büyük resmi çıkıyor.