Süpermarketlerin gerçek hikayesi: Bir de onlardan dinleyin

Ankara merkezli Makro Market'in Türkiye genelinde 15 ilde 252 mağazası, yine bu market zincirine bağlı Uyum Market adıyla da 61 mağazası bulunuyordu. Şeref Songör'ün sahibi olduğu Makro, önce 'kriz' gerekçesiyle konkordato ilan ederken, ardından ise marketleri parça parça satmaya başladı. Bu süreçte kapatılan marketlerde ve satış sürecinde yüzlerce Makro Market işçisi işşiz…

Ali Ufuk Arikan

"Türkiye’nin 3. büyük süpermarket markası olan Makro Market A.Ş.; 2016 yılı FORTUNE en büyük 500 içinde Türkiye’nin en büyük 112. şirketi. 2016 yılı CAPİTAL en büyük 500 içinde ise Türkiye’nin en büyük 131. şirketi olmuştur."  Bu ifadeler Makro Market'in resmi internet sitesinde "hakkımızda" başlığı altında yer alıyor. İşçilerin emeğiyle kârına kâr katan Makro Market, bu zenginliği borçlu olduğu yüzlerce işçiyi bir anda işsiz bıraktı, hiçbir haklarını vermedi, üstelik işçileri kandırarak "tüm haklarımızı aldık" yazılı kağıtlar imzalattı.

Şeref Songör'ün sahibi olduğu Makro, önce İstanbul'da Uyum Market adıyla faaliyet gösteren mağazalarının tamamını ve 17 adet Makro Market mağazasını Migros'a satarken, çok sayıda marketin bulunduğu Ankara'da da parça parça satışlara imza atmaya, marketleri kapatmaya başladı.

Bu süreçte işsiz bırakılan, zorla "tüm haklarımı aldım" imzası attırılan işçiler, aylardır haklarını almak için mücadele ediyor.

İstanbul'da marketleri satın alan Migros üzerinden eylemler devam ederken, Ankara'da da işçiler Makro'dan haklarını talep eden eylemlere imza atmaya devam ediyor.

Kasaplık yapmayacağı söylenmesine rağmen bu işe zorlanıp kol kaslarında yırtılma yaşayan Sevinç, işten çıkarıldıklarını bakanlığı aradığında öğrenen Işılay; "13 yıldır hakkımızı yediler, şimdi de işsiz bırakıldık" diyen Özlem; "Broşür dağıtıyoruz, cebimizde yol paramız bile yok. Akşama kadar eylem yaparken aç geziyoruz, dışarıda yemek yemek filan bizi aşan şeyler. Mağazaların önünde eylemlerimiz sürecek, vazgeçmeyeceğiz" diyen Serkan; hakkını istediği için Şeref Songör'ün üzerine yürüdüğü Gülay, Makro Market'in gerçek hikayesini soL'a anlattı.

CAM SİL, BULAŞIK YIKA, YEMEKHANEDEN SORUMLU OL, BİR DE KASİYERLİK YAP

Makro Market'in satılması sonrası mağdur edilen işçiler olarak eylemleriniz ve hak arama mücadeleniz sürüyor. İşten çıkarılma sürecine ve mücadeleyi nasıl sürdüreceğinize gelmeden, kısaca Makro Market'teki çalışma koşullarından bahsedebilir misiniz?

Serkan: Çalışma şartlarımız çok zorluydu. Hiçbir sektörde olmayan bir durum var market sektöründe, herkes her işi yapabiliyor. Yeri geliyor reyona bakıyorsun, yeri geliyor kasiyer oluyorsun, yeri geliyor bulaşık yıkıyorsun, yeri geliyor temizlik yapıyorsun. İşçi her türlü kullanılıyor aslında. Aldığımız maaş karşılığında yaptığımız iş dışında birçok ek iş yapıyorduk kısacası.

Zeynep: Ben beş senedir Makro Market’te çalışıyordum. Normalde kasiyerim ama bulaşıkları bize yıkatıyorlardı, yemekhaneden biz sorumluyduk, camları bize sildiriyorlardı. Yani kasiyerlik dışında her şeyi yapıyorduk ama emeğimizin karşılığını alamıyorduk.

Işılay: Yedi senedir Makro’da çalışıyordum. Arkadaşlarımızın belirttiği sıkıntılarımızı dile getirince sizi başka şubeye sürmekle tehdit ediyorlardı. Bir işimiz olduğu için izin istediğimizde izin vermiyorlardı. Bizden sürekli fedakarlık istiyorlardı, "yemekhaneci yok, sen yapacaksın, başka kim yapacak" diye çıkışıyorlardı. "Eğer istemiyorsan kapı orada" diye tehdit de cabası. Sürgün şubeleri vardı Makro’nun, oralara sürmekle tehdit ediyorlardı.

Özlem: 13 senedir Makro Market’te çalıştım, yeri geldi full çalıştım ama hakkımı alamadım. Sabah 9.00’da başlayıp akşam 10.00’da çıktığım o kadar çok oldu ki... Eleman yoktu, eleman bulamadılar, izin kullanamadım, birçok şeyden feragat ettim ama yine de yaranamadık…

'KOLUMU HALA KULLANAMIYORUM'

Sevinç: Ben şarküteride yaklaşık 4,5 yıl çalıştım. İşe girerken bana kasaplık yapılmayacağı söylendi ama öyle olmadı. Kasaplık da yaptım. Elimi defalarca kestim, sakat bile kaldım. Ağır kaldırmaktan kas yırtılması oluştu. Yapamıyorum dediğimde çık git diyorlardı. Çok zordu çalışma şartlarımız. Sonra daha küçük bir şubeye geçtim ağrılarım nedeniyle. Kolumu hala tam kullanamıyorum, sağ kolum şu anda tutmuyor.

Gülay: 11 sene çalıştım, benim mağaza diğerlerine göre biraz daha rahattı. Bizde de zorluklar vardı ama ben bu işlerin bir bölümü yapmıyordum.

'İNSAN YERİNE KOYUP BİZİMLE GÖRÜŞMEDİLER BİLE'

Peki, marketin kapanma ve sizlerin işten çıkarılma sürecine gelirsek...

Serkan: 2017’de konkordato ilan ettiler. Bu hileli bir talepti. O tarihten bu yana hiçbir açıklama yapmadılar bizlere. "Bir kuruşunuz kalmayacak, sonuna kadar tüm alacaklarınız ödenecek" dedi Şeref Bey. Biz büyük bir özveriyle çalışmaya devam ettik. Meğer kuyumuz kazılmış. 20 Haziran itibariyle de haberimiz olmadan işten çıkarıldık, şubemiz kapatıldı. Mağduriyetimiz çok büyük, insan yerine koyup bizimle görüşmediler bile. 

'KAPATTIKLARI MARKETİ DE BİZE TOPLATTILAR'

Işılay: Personelin psikolojik durumu nasıl diye gözlemek için kimi zaman şubelere geliyorlardı. "Şirketin durumu nedir?" diye sorduğumuzda "herkes işine baksın, şirketin durumu çok iyi" deniliyordu, bizi susturuyorlardı. Ta ki arife gününe kadar, o zaman mail attılar mağaza üç gün kapalı olacak diye. Ki bu market sektöründe olmayacak bir şey. Sonrası malum, mağaza kapatıldı. Hatta pazar günü gelip kendi marketinizi, çarşamba günü de başka marketi toplayacaksınız dediler. Hem marketi kapatıp işsiz bıraktılar, hem de siz toplayacaksınız dediler. Bunun ardından hakkınızı aradığınızda sizi suçlu ilan ediyorlar. Hak aranmasını sevmeyen insanlar bunlar. Hasta olunca raporunu kabul etmiyorlardı. Hasta hasta çalışıyorduk. Ayakta duramayacak halde bile çalıştığımı biliyorum. Yazın sıcaktan yanıyorduk, kışın donuyorduk…

Zeynep: Kışın market görevlileri bazen ısıtıcıyı çalıştırıyordu, bölge müdürü gelince hemen kapatıyordu. Müşteriler bile siz nasıl çalışıyorsunuz bu soğukta diyorlardı.

Işılay: Sahte para alındığı zaman bile parayı bizden kesiyorlardı. Mavi ışık istedim sahte paranın anlaşılması için onu da almıyorlardı. Bizden kesiyorlardı direk parayı

KAĞIT İMZALATTILAR...

Sevinç: Şaşırdık marketin kapatılma kararını öğrenince. Üstüne bir de gittik bir de marketi biz topladık. Bize iş sonu vermişler zaten, biz mağaza topluyoruz haberimiz yok. Bize kağıt imzalatmışlar bir de, "şu şubeye gönderiyoruz, gitmedikleri için ihbar tazminatından vazgeçtiler" diye. O kağıt da bir ay önceden imzalatıldı. "İmzaları sıraya koyacağız, imzalamazsanız tazminatınızı alamazsınız" dediler. Üç ay içinde ödeyeceğiz tazminatlarınızı dediler, aylardır yok. Ben daha izin paramı bile alamadım. 3,5 aydır izin parası için arıyordum, dalga geçiyorlar.

Zeynep: Durum kötü gidiyor deseler en azından iş bakardık, bir anda mağdur olduk.

Sevinç: Bebeği olanlar vardı, işsiz kaldılar.

TÜM HAKLARIMI ALDIM DİYE İMZA İSTEYİP İŞTEN ÇIKARDILAR

İmza olayı nasıl oldu?

Işılay: Bizi toplayıp ilk görüştüklerinde, iki arkadaşımla birlikte itiraz ettim, "imza atmayacağım" dedim. Kağıtta "tüm haklarımı aldım, hiçbir alacağım kalmadı, ihbar ve kıdem tazminatını aldım" diye yazıyordu. O gün ben itiraz ettim, Çalışma Bakanlığı’nı aradım ve bakanlığı aradığımda işten çıkarıldığımı öğrendim. Orada söylemiyorlar bizlere işten çıkarıldınız diye. "Siz bunu imzalayın ki çıkışınızı verelim" diyorlar, meğer zaten vermişler. Birçok arkadaşım imzaladı, ben itiraz ettiğim için beni bir daha çağırdılar. "Neye dayanarak ihbarımı vermiyorsunuz" diye sordum, "yapabileceğimiz bir şey yok, böyle olması gerekiyor" dediler. Bir hafta sonra o yazıyı doldurdum ama hiçbir hakkımı almadım, talep ediyorum haklarımı diye yazdım. 

Özlem: Kağıt verdiler bize, bunun aynısını yazacaksın diye, alacağın yok şeklinde. Bana sen yanlış yazdın diye bir daha yazdırdılar.

Işılay: Temmuz ayında haklarımızı almak için Makro Market’in merkezine gittik. Bir saat beklettiler, sonra Şeref Bey geldi, "ne diyorsunuz, istiyorsunuz" diye. Serkan "tazminatlarımızı sormak için geldik" dedi. Bizi dikkate almayıp "insan kaynaklarıyla görüşün" dedi. Gülay "size sormak istedik, sizi muhattap olarak görüyoruz" deyince bizi kovmaya kalktı, "kovun bunları", "bir daha içeri almayın" diye bağırdı.

Gülay: Benim üzerime yürüdü.

Işılay: Sürekli iki üç ay sonra ödeyeceğiz diyorlar, sürekli oyalıyorlar bizi. İki ay içinde hesabınıza yatacak demişlerdi.

'HAKKIMIZI ARAMAMIZ İÇİN EYLEM YAPMAMIZA BİLE İZİN VERMİYORLAR'

Tüm bu yaşananların yanında bir yandan da eylemleriniz sürüyor. Nasıl devam edecek bundan sonraki süreç?

Serkan: Öncelikle Facebook üzerinden bir grup kurduk, Ankara Makro Market mağdurları diye. Her kentte farklı sorunlar yaşandığı için biz kendi grubumuzu kurduk. Sonra Nakliyat-İş’le birlikte hareket etmeye başladık. Bize destek verdi sendika. Onların desteğiyle basın açıklaması yaptık, afiş bastırdık, bunları Makro Marketlerin bulunduğu yerlerde dağıttık. Demetevler, Çayyolu, buralarda eylemler yaptık. Demetevler’de polisler bizi mağazanın şikayetiyle engelledi. Sendika izin almaya çalışıyor eylem yapmamız için ama hakkımızı aramak için eylem yapmamıza bile izin verilmiyor Ankara’da. Bazı arkadaşımız korkuyor, destek veremiyor eylemlere ama biz mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz, her yere gideceğiz, her yerde mücadelemizi duyuracağız. Hakkımızı almak için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Peki, mağaza önündeki eylemlerde yurttaşlar nasıl tepki veriyor?

Zeynep: İnsanlardan da hep olumlu tepkiler aldık. Müşterilere verdiğimiz ilanlarda Makro'yu arayın ve "sizden alışveriş yapmayacağız", "işçilerin haklarını verin" deyin diyoruz, destek geliyor bize.

'CEPTE KİMİN PARASI VARSA HUKUK DA ONUN YANINDA OLUYOR'

Bir hukuki süreç başladı mı peki?

Işılay: Hukuki süreçte maalesef cepte kimin parası varsa hukuk da onun yanında oluyor. Biz henüz hukuki süreç başlatamadık.

'EYLEM YAPARKEN AÇ GEZİYORUZ'

Serkan: Bizler kendi ekmeğimiz için mücadele ediyoruz. Broşür dağıtıyoruz, cebimizde yol paramız bile yok. Akşama kadar eylem yaparken aç geziyoruz, dışarıda yemek yemek filan bizi aşan şeyler. Mağazaların önünde eylemlerimiz sürecek, vazgeçmeyeceğiz.

Işılay: Ki o kadar emeğimiz var, hakkımızı istiyoruz.

Peki, eylem yaptığınız marketlerdeki diğer işçilerden destek geliyor mu sizlere?

Zeynep: Maalesef çoğu olumsuz.

Serkan: İşçinin işçiye desteği yok. Arkadaşlar "dağıtın broşürleri ama işimize engel olmayın" diyorlardı. Sonradan arkamızdan broşürleri topladılar.

Sevinç: İki gün sonra onların şubesi de kapatıldı.

Bayram Karkın (Nakliyat İş Sendikası yöneticisi): Türkiye işçi sınıfının içinde bulunduğu durum şu an için iyi değil. İşçiler saldırıyla karşı karşıya. Burada hiçbir hukuk ve yasa tanınmıyor. Makro Markete karşı İstanbul ve Ankara ayağında eylemler sürüyor. İstanbul’da Migros satın aldı Makro’ları, Ankara'da farklı farklı firmalar aldı. Bu yüzden Makro üzerinden eylemlerimizi sürdürüyoruz. Örgütlü mücadelenin anlamını görüyoruz bu süreçte, eylemlerimiz sürecek, işçilerin yanında olacağız.

Serkan: Mücadeleye devam edeceğiz, kazanacağız.