Söyleşi: 'Çılgın projede' bir komünist işçi

'Ana firmanın taşeron firma işçisine bir taahhütü var: Taşeron firmalar 2 aydan fazla maaş ödemezse ana firma maaşları ödüyor. Ve böylece, taşeron firmaların 2 ay maaş ödememesi meşru bir hal alıyor! Maaşını alamayan işçi iş yavaşlatırsa bunun için işçiden para cezası kesiliyor.'

Üçüncü havalimanı inşaatında taşeron firmada harita teknisyeni olarak çalışan komünist işçi, çalışma ve yaşama koşullarını anlattı. AKP'nin mega projelerindeki çevre katliamını da ondan dinledik.

Üçüncü havalimanında kaç kişi çalışıyor, çalışma alanınızdan biraz bahseder misin?

Çalıştığım alanda 500’e yakın harita teknisyeni var. Toplam çalışan sayısı ise 17 bin civarında, bu çalışanların yaklaşık 10 bin kadarı 3. Havalimanındaki prefabrik yapılarda kalıyor. Prefabrik yapılarda da bir sınıf ayrımı var; işçiler 4 kişilik, teknikerler 2 kişilik, mühendis ve şefler tek kişilik yapılarda kalıyor. İşçilerin banyo ve tuvaletleri hijyen açısından kötü durumda ne yazık ki. İnsani ihtiyaçlarımızın kötü şartlarda karşılanması bir yana, mesaimizin de ne zaman biteceği belli olmuyor. Şefler kendileri inisiyatif alarak iş bitene kadar mesaide kalmamızı zorunlu bırakıyor. Bu şekilde sabah saat 8’den gece 12’ye kadar çalıştığımız günler çok oluyor. Yasal sürelerin çok üzerinde fazla mesai yapıyoruz. Aldığımız ücreti asgari ücret olarak yatırıp, üzerini elden veriyorlar. Asgari ücret ile çalıştırılıyor göründüğümüz için işten çıkarılma durumunda hak ettiğimiz ihbar tazminatı da düşük oluyor. Ayrıca maaşlar da çoğu zaman 2 ay gecikmeli ödeniyor.

Bahsettiğin hak ihlallerine karşı işçilerin tepkisi nasıl? Birlikte hareket etme çabası var mı?

Yol-iş sendikası var alanda ve başka sendika içeri alınmıyor. Ana firmada çalışanların tamamı sendikalı ve diğer tüm çalışanların da sendikalı olması teşvik ediliyor. Sendikaya örgütlenen işçilere aylık 60 TL veriyor, ayrıca bayramlarda 500 TL dağıtıyor. Çünkü sendika patron sendikası, işçinin haklarını savunmak gibi bir derdi yok. Şimdiye kadar gördüğüm tek icraatları sifonu bozulan tuvaleti tamir ettirmeleri.

Bir de alanın çok geniş olması, içeride çok fazla firmaya bağlı çalışanın olması iletişimi güçleştiriyor. Basına yansıyan iş kazalarını bizim de basından duyduğumuz oldu. Yapılan işin fazlaca parçalanması söz konusu. Örneğin, otopark inşaatında çalışan bir işçinin pist inşaatında çalışan bir başka işçiyle bir araya gelmesi çalışma saatleri içerisinde neredeyse imkânsız. Ancak kamp alanında görüşme, konuşma mümkün olabiliyor.

İşçilerin maaşları ödenmediğinde ya da haksız işten çıkarma olduğunda sendika bir şey yapmıyor mu?

İşçilere işe başlamadan önce bir sözleşme imzalatılıyor. Sözleşmeye göre işveren işçiden yeterli verimi alamazsa tazminatsız işten çıkarma hakkına sahip. Ayrıca taşeron firmalar 2 aydan fazla maaş ödemezse ana firma maaşları kendisi ödemeyi taahhüt ediyor. Böylece, taşeron firmaların 2 ay maaş ödememesi meşru bir hal alıyor. Maaşını alamayan işçi iş yavaşlatırsa bunun için işçiden para cezası kesiliyor. Bu sözleşme ana firma tarafından tüm taşeron firmalara dayatılıyor. 1,5 ay maaşını alamayan bir firmanın işçileri eylem yapmıştı. Ana firma devreye girdi ve işçilere sus payı verildi. Sendikanın bu konuyla ilgili bir şey yaptığını görmedim.

Üçüncü Havalimanı inşaatı nedeniyle ciddi bir doğa katliamı söz konusu aynı zamanda…

Sadece benim çalıştığım alanda 1 gün içerisinde 100 m2’den fazla ağaç katliamı olduğunu söyleyebilirim. İnşaatın başladığı günden bu yana, yaklaşık 2 yılda, onlarca göl kurutuldu. Bölgenin iklimi değişiyor, biz buna şahit oluyoruz. Ayrıca çok fazla hafriyat çıkıyor ve kullanılması yasak olmasına rağmen hafriyatın inşaatta kullanımı söz konusu.

Üçüncü hava limanında yaşanan iş kazalarından bazıları medyaya yansıdı, medyaya yansıtılmayan kazalar oluyor mu?

Medyaya yansımamış çok sayıda kaza var. 3. havalimanı, 3. köprü bunlar AKP’nin “prestij” projeleri olarak geçiyor. Basına yansıtılmaması yönünde ciddi çaba gösteriyorlar, hemen örtbas ediyorlar. Bildiğim kadarıyla 2 yılda inşaatta 180 kişinin öldüğü bilgisi verildi medyaya; halbuki haftada en az 2-3 ölümlü iş kazası yaşanıyor. Bu kazaların çoğu yüksekten düşme. 2 ay önce genç bir işçi emniyet kemeri koptuğu için yüksekten düşerek yaşamını kaybetti, kaza olur olmaz o bölgeyi tahliye ettiler, kaza ile ilgili bilgi almamızı engellediler.

Alanda gördüğün başka sıkıntılar neler?

Eğer prefabrik yapılarda kalmıyorsanız, civarda kalabileceğiniz en yakın yerleşke 1 saat uzaklıkta. Fazla mesai sonrasında ana işveren için bu yerleşkelere İGA servisleri kalkıyor, ama taşeron firma çalışanlarının servisleri kullanması yasak ve kullanabileceği başka bir araç yok. Kendi imkânlarımızla geri dönmek zorunda kalıyoruz.

Ayrıca diğer önemli sorun işçilere dayattıkları gerici uygulamalar. Ramazan dolayısıyla yemek saatleri 1 saat ileri alındı. Cuma günleri bilmediğimiz tarikat ve derneklerden imam, hoca görünümlü kişiler gelip, cuma namazına servis kaldırıyorlar.

İşçiler zaten yalıtılmış bir çalışma alanı içinde gerici uygulamalara maruz bırakılıyor. İşçilerin örgütsüz oluşu ve patron yanlısı sarı bir sendika bununla mücadele etmemizi engelliyor.

Peki ne olmalı, ne yapılmalı?

Burası ciddi bir işçi havzası… 17 bin işçinin çalıştığı bir alandan bahsediyoruz, içeride inşaatın her vasfından işçi var ve diğer şantiyelerden büyüklüğü açısından ayrılmasının yanı sıra bir başka önemli açıdan da ayrılıyor. O da şu: Burası doğrudan hükümet projesi. Bunun bütün çalışanlar farkında. İşin bitmesine dönük aşamalardaki her termin süresi Tayyip Erdoğan’ın kendisine göre belirleniyor.

Bu yanıyla daha fazla siyasi bir anlamı var. Gericilikle sermayenin bağlarının tüm çıplaklığıyla ortada olduğu bir alan. Dolayısıyla işçi sınıfının kendini göstermesi gereken en önemli alanlardan biri. Ekonomik hak arama mücadelesinin yanı sıra siyasi olarak da tavır gösterilmesi gereken bir alan.

Örneğin, ana yüklenici firma olan İGA’yı oluşturan 5 firmanın hepsi de AKP döneminde palazlanan firmalar. Hepsine Binali Yıldırım’ın düzenli ziyaretleri var, bağları var. Doğrudan AKP’nin büyüttüğü sermaye kesimi var burada.

3. köprü açılışında sadaka şovu izlemiştik, hatırlarsınız. Aynı şeyler benzer tarzda burada da yapılıyor.

Bu nedenle burada ekonomik hak arama mücadelesine ek olarak siyasi bir tepkiselliği oluşturmak da daha kolay.