Sömürü buysa, Teknosa!

'Bir telefon satıyorsunuz, yetmiyor. Yanında kırılmaz cam ve sigorta satmazsanız prim alamazsınız. İnsanları kırılmaz cam satmadıkları için ağlatıyorlar. İş arkadaşlarım psikiyatri ilaçları kullanıyor. Bu mobbing hiyerarşik olarak devam ediyor...' Bu sözler Teknosa'da çalışan bir satış danışmanına ait...

Ercan Bekçi

Cirosunu ve kârlılığını mağaza kapatarak ve işçi çıkararak katlayan Teknosa'da sömürü çarkının anahtar tanımı: "Satış danışmanı."

Bizlere "teknoloji tutkunu ve mutlu kimseler" gibi gösterilen Teknosa emekçileri, şirketin büyüdüğü oranda daha fazla mobbing, baskı ve hakaret altında eziliyor...

soL'un emek haberlerinin ardından Teknosa'daki sömürüyü anlatmaya karar veren bir satış danışmanı, yaşadıklarını üç kelimeyle özetliyor: Prim, baskı, hakaret.

İşte Teknosa emekçisinin anlattıkları:

Teknosa'daki göreviniz nedir ve ne kadar süredir oradasınız?

Ben Teknosa'da birkaç yıldır satış danışmanlığı yapıyorum. 

Maaş durumunuz nasıl?

Asgari ücret alıyoruz ama dediğiniz gibi "prim" var. Sana hedef veriyorlar, hedefi tutturursan prim alıyorsun. Bu hedeflere ulaşmaksa imkansız artık. Prim sistemini değiştirdiler. Önceden hedef olduğunda aldığın primle, şu an aldığın prim arasında dağlar kadar fark var. Zaten her sene en az beş defa prim sistemini değiştiriyorlar. Mesela bir telefon satıyorsun ya; onu boş satarsan, yanında kılıf, kırılmaz cam ve sigorta satmazsan prim alamıyorsun.

SÜREKLİ YALAN SÖYLEMEMİZ İSTENİYOR

Bu en büyük baskı ve sorunlardan biri anlaşılan...

Bizim en büyük sıkıntımız mobbing diyebilirim. Bölge müdürlerinden satış danışmanına kadar herkes mobbinge uğruyor. Şirketin whatsapp grupları var. İşte o gruplarda yeni bir ürünü müşteriye satmak için söylenecek yalanlar anlatılıyor. Bir de Teknosa'nın ürün sigortası var, Teknogaranti isminde. Binlerce şikayet alan bir sigorta bu. İşte bu sigortayı satmak için çalışanlara yalan üzerine yalan söylemeleri tembihleniyor. Her cumartesi tüm Teknosa'larda toplantılar olur. O toplantılarda çalışanları sıkıştıran sıkıştırana. Çocuk azarlar gibi azarlıyorlar. Toplantılarda kendimi ilkokulda ya da askerde gibi hissediyordum. Öyle bir fırçalanma yok. "Bugün niye mobil yapamadın, niye sigorta satmadın, niye kırılmaz veremedin?" diye tek tek kişilere soruluyor.

Bunun karşılığında işten atma tehdidi var mı? İstedikleri ürünleri satamazsanız...

Önce başka mağazaya sürgün ediliyorsunuz. Otomatik olarak en uzak mağazaya kadar seni gönderiyor. Seni bıktırana kadar süründürüyor zaten. Çizelge sistemleri var kendi içlerinde. Onu imzalamazsanız hafta sonu çalışmıyorsunuz. İmzalamayanların hepsini sürdüler mesela. Geçen sene tüm imzalamayanları mağaza mağaza sürdüler, kendileri istifa edene kadar. 

Zaten bu yıl kâr açıkladı Teknosa. O kârlılığın en büyük sebebi Teknosa Genel Müdürü Bülent Gürcan'ın prim sistemiyle oynaması, Teknosa çalışanlarına baskı yapması, mağaza kapatmak ve işçi çıkartmak. Daha önceki mağaza sayısıyla şu anki mağaza sayısı arasında dağlar kadar fark var. Ama kâr oranında da eskisine göre dağlar kadar fark var. 

Genelde bu tip şirketlerde satış hedefleri başarılamayacak biçimde oluyor? Sizdeki satış hedefleri nasıl? 

Deli gibi satış hedeflerimiz var. 300 bin liralık satış hedefi var bir kişinin. Daha büyük ve iş yapan mağazada 500 bin liralık hedef var. Aynı kişinin 15 bin liralık sigorta satma hedefi var. Zaten en fazla baskı yapılan taraf sigorta. O kadar kötü ki sigorta... Bize sattırırken, Teknosa hepsini karşılayacakmış gibi yalan söylememizi istiyorlar. Müşteriye "kır getir" diyoruz. Ama yalan, karşılamıyor hepsini. Yüzde 60'ını karşılıyor. Ağız oyunu yaptırıyorlar. Sigorta satmazsan prim alamıyorsun. Sigorta satmazsan sattığın ürünün hiçbir anlamı yok. Kırılmaz cam vermezsen hiçbir anlamı yok. 40 liralık kırılmaz satıyoruz, Teknosa'ya gelişi 5 TL. 10 liralık powerbank'i 120 liraya zorla satıyoruz. Çalışanlara zorla sattırılıyor. Bir de Teknosacell diye bir şey çıkardılar başımıza. O whatsapp gruplarından yazdıklarının haddi hesabı yok. Nasıl bir baskı! 

İşçilerin tepkileri nasıl bu yaşananlara?

İşçilerin bir arada durmalarına dayanamıyorlar. Üç işçi yan yana geldiğinde yöneticiler hemen müdahale ediyor. Hiçbir işçi diğer işçiye satış konusunda yardım edemez. Birbirlerini idare edemezler. Bu şirket kuralı. Onun primine de yardım edemezsiniz. Sendika dediğimizde düşmanlaştılar hemen. Sendikanın girmesi engelleniyor. Bununla birlikte çalışanlar kendi aralarında da örgütlü değil. Eziliyorlar ama ses çıkarmıyorlar. Çoğu arkadaşımız psikiyatri ilaçları kullanıyor. Toplantılarda ve gün içinde mağazalarda sürekli hakaretlere maruz kalıyoruz. Bunlara dayanamıyor insanlar tabii ki. Diğer taraftan sigorta satıyorsun, bankacısın. Kırılmaz cam satıyor ve takıyorsun, teknik çalışansın. Mobil hat satıyorsun ve telefon satıyorsun, satış danışmanısın. İnsanları, birden fazla işi yapmaya mecbur bırakıyorlar.

İşyerinizde yaşadığınız sıkıntıları, baskıyı, sömürüyü soL'a iletebilirsiniz: