Şirvan katliamının nedeni: Yüksek kâr uğruna etütsüz genişleme ve denetimsizlik!

DİSK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipler Birliği heyetinin Şirvan maden katliamı bölgesinde yaptığı inceleme sonucu oluşturulan ön rapor açıklandı. Raporda, katliamın nedeninin yüksek kâr uğruna etütsüz genişleme ve çıplak gözle bile gözlenebilen sorunların görmezden gelinmesi olduğu vurgulandı.

Haber Merkezi

Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Madenköy’de Ciner Grubu'na ait bakır madeninde 17 Kasım'da meydana gelen maden katliamıyla ilgili ön inceleme raporu açıklandı. Raporda, katliamın nedeninin yüksek kâr uğruna etütsüz genişleme ve çıplak gözle bile gözlenebilen sorunların görmezden gelinmesi olduğu vurgulandı.

DİSK, KESK, TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği’nin oluşturduğu heyet, 23 Kasım 2016'da katliam bölgesine giderek yerinde incelemelerde bulundu.

İncelemelrden sonra hazırlanan ön rapor bugün bir basın toplantısıyla paylaşıldı. Halen 14 işçini cansız bedeninin toprak altından çıkarıldığı, 2 işçisinin halen toprak altında kaldığı katliama ilişkin raporu TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz açıkladı.  

Katliamın meydana geldiği madenin 2004'te özelleştirme yoluyla Ciner Grubu'na geçtiğini hatırlatan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, vardiya usulü çalışılan işletmede 800’ün üzerinde işçinin çalıştığını ve faaliyetler dört ayrı taşeron firma eliyle yürütüldüğünü vurguladı. 

"YÜKSEK KÂR UĞRUNA ETÜTSÜZ GENİŞLEME YAPILMIŞ"

Sahada çok eski tarihlerde maden sahası işletmeye açılmadan önce bir heyelan meydana geldiğinin gözlemlendiğini ifade eden Koramaz, "Faciaya neden olan kaymanın, saha üzerinde bulunan eski heyelan içerisindeki birimlere doğru yapılan genişleme kazıları sonucu meydana geldiği, bu kazıların bölgedeki dengeyi bozduğu tespit edilmiştir. Bozulan denge nedeniyle, çalışma basamaklarının üzerinde oluşan çatlakların kopması nedeniyle kaymanın yaşandığı gözlenmiştir. Bu olay, zayıf zeminde kontrolsüz ve hızlı yapılan genişleme çalışmaları nedeniyle meydana gelmiştir. Hızlı ve yeterli etüt yapılmayan çalışma biçimi, özel sektör için yüksek kâr anlamına gelmekte ve tüm faaliyetler bu eğilimle gerçekleştirilmektedir" dedi. 

"ÇIPLAK GÖZLE BİLE GÖZLEMLENEBİLEN SORUNLAR GÖRMEZDEN GELİNMİŞ"

Ocak içerisindeki çatlakların kolaylıla görülebildiği halde önemsenmediğini tespit ettiklerini vurgulayan Koramaz şunları söyledi: "Şirket tarafından yapılan gözlem ve denetimlerin doğruluğu ve niteliği hakkında soru işaretleri oluşturmuştur. Facia bölgesinde çıplak gözle dahi büyük sorunlar olduğu gözlemlenebilmektedir. Uzmanlık alanlarımıza yönelik yaptığımız gözlemler ve incelemeler sonucu, bu facianın büyük ve önemli ihmaller nedeniyle meydana geldiği kesindir. Emniyet tedbirleri gerektiği gibi alınmamış, basamakların açıları ve yükseklikleri doğru belirlenmemiş, üretim hızını artırmak için işçilerin hayatı tehlikeye atılmıştır."

"PATRONLAR VE BAKANLIKLAR DOĞAL AFET ALGISI YARATMAYA ÇALIŞIYOR"

İşveren yetkilileri ve ilgili bakanlıkların, facianın öngörülmeyen doğal etkenlere bağlı olduğu algısını yaratmaya çalıştıklarını vurgulayan Koramaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ön gözlem aşamasında dahi, kazanın kamuoyuna sunulduğu gibi doğal afet olmadığını söylemek mümkündür. Ocak içerisinde yapılan hareket izleme çalışmalarında, altı dakikada bir ölçüm alındığı söylenmektedir. Eğer zeminde hareket tespit edilememişse ya ölçüm aleti arızalıdır ya da alınan ölçümler doğru değerlendirilmemiştir. Çünkü işletmede yapılan görüşmelerde kaza öncesinde ocakta ve yakın çevresinde çıplak gözle dahi rahatça görülebilen çatlak oluşumlarının gerçekleştiği bilgisi alınmıştır."

ŞİRVAN'DA YANITLANMASI GEREKEN SORULAR

Yapılan gözlem ve alınan bilgiler ışığında acilen cevaplanması gereken sorular bulunduğunu ifade eden Koramaz, şu soruları sıraladı: 

1.      İlk çatlak oluşumları ne zaman gözlenmiştir?

2.      Hareket izleme ölçüm aleti kalibre edilmekte midir?

3.      Gözlenen çatlak oluşumları için ne tür önlemler alınmıştır?

4.      Çatlak oluşumlarının gözlenmesi sonrasında deneyimli bir ekip tarafından şev stabilitesi (duraylılığı) çalışmaları yapılmış/yaptırılmış mıdır?

5.      Eğer bu çalışmalar yapılmışsa,

a)     Eski heyelan malzemesinin varlığı saptanmış mıdır?

i.     Eski heyelan malzemesi tespit edilmiş ise bu malzeme içinde oluşturulacak işletme basamaklarının şev açıları, basamak yükseklikleri ve basamak genişlikleri için neler önerilmiştir? 

ii.     Bu tür zayıf malzemelerde ilk çalışmalara eski heyelandan oluşan zayıf malzemenin topuğundan değil üst kotlardan başlanması gerektiği önerilmiş midir?

b)     Olası kayma mekanizmaları incelenmiş midir?

i.     Kaymanın sadece heyelan malzemesinin içinde mi olduğu ve/veya kayma olayında alttaki yeşil kil taşının da bir rolü olup olmadığı araştırılmış mıdır?

6.      Bilimsel ve teknik veriler toplanmadan, yapılan ölçümler ve arazi gözlemleri uzman gözüyle değerlendirilmeden madende çalışma yapılmasına neden izin verilmiştir?

7.      Daha önce yer altı işletme yöntemi ile çalışan sonra açık işletmeye dönüştürülen ocağın işletme projesi uygun mudur?

8.      Eğer uygun ise projeye uygun çalışılmakta mıdır?

9.      Hazırlanan ÇED raporunda; yer altı suyu, yağış miktarı, kayaç yapısı, topoğrafik durum vb. gibi parametreler dikkate alınmış mıdır?

10.   Temmuz ayındaki basamak kaymasında zemin hareketlerini (kayma, çatlak)  ölçen cihaz raporları detaylı incelenmiş midir?

11.   İncelendi ise buna uygun tedbirler alınmış mıdır?

12.   Olay günü saat 16.00’da zemin hareketlerini ölçen cihazın uyarı verdiği doğru mudur?

13.   Doğru ise olayın olduğu saat 20.30’a kadar ne gibi önlemler alınmıştır?

14.   Ocakta en son ne zaman müfettiş denetimi yapılmıştır. Denetim raporlarında bu durumlar belirtilmiş midir?

15.   Olayın gerçek sorumluları araştırılacak mıdır, yoksa geçmiş olaylarda yaşandığı gibi mühendisler günah keçisi ilan edilerek bu olay da kapatılacak mıdır?

"BİRKAÇ MÜHENDİSE YIKILAMAZ, BAKANLIKLAR VE SİYASİ İKTİDAR DA SORUMLU"

Yıllardır uygulanan ve AKP hükümetleri eliyle daha da yaygınlaştırılan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans gibi yöntemlerin kamu madenciliğini küçülttüğünü hatırlatan Koramaz, "Yaşananlar bize açıkça göstermektedir ki Soma, Ermenek, Çöllolar, Zonguldak ve benzer diğer toplu cinayetlerin nedeni, özelleştirmeye bağlı hizmet alımı ve/veya taşeronlaştırma uygulamalarıdır. Facianın sorumluğunun, diğer facialarda ve iş cinayetlerinde olduğu gibi çalışan birkaç mühendise yıkılması doğru değildir. Yaşanan faciada işletmenin sorumluluğu kadar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve dolayısı ile siyasi iktidarın sorumluluğu vardır" dedi. 

"DENETİM ALANININ ÖZELLEŞMESİ VE TİCARİLEŞMESİ KABUL EDİLEMEZ"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın kendi denetim elemanları tarafından yaptırmaları gereken denetimin güçlendirilmesi gerekirken, çıkarılan yönetmeliklerle bu alanın özelleştirilmekte ve ticarileştirilmekte olduğunu belirten Koramaz, "Denetim işinin piyasalaşması ve özel sektöre devredilmesi de iş cinayetlerinin artmasının bir nedenidir. Bu durum, AKP iktidarının yeni liberal ekonomi politikalarının açık ve net bir sonucudur. Mücadele edilmesi gereken, çalışma yaşamında bu politikalar ve  tüm uygulamalarıdır" diye konuştu.