‘Şirket eliminasyonuna izin verilmiyor’

Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Eski Genel Müdürü Hakan Özyıldız, reel sektör borçlarının çevrilemez duruma geldiğine ancak ‘şirket eliminasyonu’na izin verilmediğine dikkat çekti. Özyıldız’ın sözleri siyasi iktidarla sermaye arasındaki önemli gerilim başlıklarından birine işaret ediyor.

soL

İktisat ve Toplum Dergisi’nde “Seçime Giderken Türkiye Ekonomisi” başlıklı yuvarlak masada yapılan değerlendirmeler yer aldı. Korkut Boratav, Erinç Yeldan, Hakan Özyıldız ve Ömer Faruk Çolak’ın katıldığı yuvarlak masada Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Eski Genel Müdürü Özyıldız’ın birkaç önemli saptaması dikkat çekiyor. Özyıldız, çok ağır bir reel sektör kriziyle karşı karşıya bulunulduğunu ancak ‘eliminasyona’ izin verilmediğini belirtirken özel sektör dış borcunun karşılığı olarak yurtdışında mevduat hesapları bulunduğu iddiasının da bir “şehir efsanesi” olduğunu söylüyor. 

Hakan Özyıldız, İktisat ve Toplum Dergisi için yapılan yuvarlak masada 2001 krizinden farklı bir noktada bulunulduğunu vurgulayarak “Efendim 2001’deki gibi olur mu? Hayır. Bana göre olmaz. 2001’deki başka bir şeydi, Erinç Hocamın ikinci nesil diye bahsettiği finansal krizdi. Şimdi dalga, reel sektörden ve hanehalkından gelecek, çünkü rakamlara baktığınızda 2002’den bu güne gelirken en çok borcu artanlar reel sektör ve hanehalkı. Hatırlatma yapmama izin verin. Reel sektörün 2002’deki borçlarının milli gelire oranı yüzde 13 iken, bugün yüzde 18’e çıkmış. Bankaların dış borcu ise yüzde 5,6’yken, yüzde 21’e çıkmış. Hanehalkının borçları ise 2002’de yüzde 1,8’ken, 2017 sonunda yüzde 16’ya ulaşmış. Bu çok ciddi bir artış. Şimdi geri ödenme zamanı geldiği için borçları kim nasıl geri ödeyecek? Hanehalkının geriye ödeyebilmesi için gelir sorunu var. Reel sektörün de sorunu aynı. Yani söylemek istediğim şu; artık Kars’tan Edirne’ye kadar insanların ve şirketlerin büyük çoğunluğu, neredeyse herkes borçlu” diyor. 

‘PİYASA ELEMİYOR’
“Haberlere baktığınız zaman şirketler banka borçlarını yeniden yapılandırmak için sıraya girmişler. Büyük holdingler bunu yaptı; ama bankalar 4 yıl ödemesiz bir kredi yeniden yapılandırmasında anaparayı tahsil edemiyorlarsa nasıl yeniden kredi verecekler? Sadece faiz tahsilatı ile yeniden kredi veremezler” diyen Özyıldız reel sektörde “piyasa mantığı” gereği eliminasyon koşullarının oluştuğunu ama “şirket çıkışı”na izin verilmediğini söyledi:

“Türkiye’nin en büyük yapısal sorunu bana göre reel sektörde, piyasada giriş çıkışın serbest olmamasıdır. Biraz daha düzelteyim. Girişin serbest, çıkışın serbest olmamasıdır. Kapitalist ekonomide piyasaya serbest giriş ve çıkış sistemi çalışmıyorsa bir sorun vardır. Bir şekilde seleksiyon sisteminin çalışması gerekiyor. Sorunlu şirketlerin piyasadan gitmesi gerekiyor. Bana göre Türkiye’nin bugün en dikkat çeken yapısal sorunu, sadece ve sadece banka kredisiyle, borçla çalışan reel sektörde eliminasyona gidememesidir. Bir elek sistemi bulmamasıdır. Bu elek sisteminin çalışmamasıdır. Bunu kim yapacak? Bunu siyasi olarak yapmaya başlamanız da çok tehlikeli, çünkü o zaman devreye sübjektif siyasi yargılar girecektir ve iş yine yukarıda bahsettiğim o demokrasi dışı yöntemlere dönecektir.”

Özyıldız’ın eski bürokrat olarak dikkat çektiği konunun sermaye ile siyasi iktidar arasındaki en önemli kilitlenme konularından biri olduğu, AKP iktidarının siyasi tercihlerinin ötesinde Türkiye kapitalizminin yapısı ve özellikle son 16 yılda uluslararası sermayeye entegrasyon artarken yapılan tercihlerin de “eliminasyonu” zorlaştırdığı biliniyor. Özellikle son aylarda bankacılık sektörü merkezli olmak üzere kapalı kapılar ardında “eliminasyon” konusunun yoğun bir şekilde konuşulduğu tahmin ediliyor.

ÖZEL SEKTÖR DIŞ BORCUNUN ‘KARŞILIĞI’ HESAPLARDA DÜŞÜNCESİ ‘ŞEHİR EFSANESİ’
Özyıldız’ın önemli özel sektör borçluluğuna ilişkin paylaştığı bir bilgi reel sektörün içinde bulunduğu tabloyu daha da ağırlaştırıyor. Eski Hazine bürokratı, “şehir efsanesi” olarak nitelediği, özel sektörün dış borcuna karşılık yurtdışı hesaplarının bulunduğu iddiasının doğru olmadığını, bankacılık dışı özel sektör dış borcunun sadece yüzde 16’sına denk düşen yurtdışı mevduat bulunduğunu, kendi hesaplamalarının bunu gösterdiğini vurguluyor. 

Özyıldız konuşmasında piyasa mantığı içinde sermayeyi yüzdürmeye çalışmanın krizin bütün faturasının emekçilere çıkarılması anlamına geldiğine de işaret ediyor.