Sendika Şube Başkanı Engin Öz: Nestle grevi tüm ülke için önemli

Bursa Karacabey'deki Nestle fabrikasında 21 Haziran sabahı başlayan grev, dokuzuncu gününde kararlılıkla sürüyor. Önümüzdeki günlerde Erikli Su ve Nestle Su işçilerinin de katılacağı grev hakkında Tekgıda İş Şube Başkanı Engin Öz ile görüştük.

Eda Çapa

Bursa Karacabey'deki Nestle fabrikasında 21 Haziran sabahı başlayan grev, kararlılıkla sürüyor. Önümüzdeki günlerde Erikli Su ve Nestle Su işçilerinin de katılacağı grev hakkında Tekgıda İş Şube Başkanı Engin Öz ile görüştük. 

Tekgıda İş Şube Başkanı Engin Öz, grev kararı alındıktan sonra 915 sendikalı işçiyle grevi başlattıklarını belirterek, "Bu arkadaşlamızdan 21 tanesi yasal zorunlulukla görevli olarak çalışmak zorundalar içerde. Kazancı, elektrikçi, tesisatçı, bakımcı. O arkadaşlarımızı da zorla içeriye soktuk onlar içeriye girmek istemiyorlardı" dedi. 

Sorularımız ve Engin Öz'ün yanıtları şöyle: 

Grev süreci nasıl gelişti?

Toplu sözleşme sürecinde belli isteklerimiz vardı. birisi ücret zammıydı. Ücret zammından daha da önemlisi içeride yönetici pozisyonunda olup çalışanların insan olduğunun farkında olmayanlar var. İş sağlığı güvenliği kuralları gereği, ki ben onu da reddediyorum. İşçinin sağlığı olmadığı sürece işin sağlığı olmaz. O süreçte kahvaltılık gevrek yapılan bölümde bulunan arkadaşlarımız. Baret kullanmaya zorlanıyorlar, gözlük takmasına rağmen onun üzerine iş gözlüğü takmaya zorlanıyorlar. İçeride havalandırma ortamı çok müsait değil. Arkadaşlarımız da tabi ki bazı uygulanan kurallar insan onurunu zedelediği için bunlara karşı çıkıyorlardı. Sendikamız önderliğinde bunlar biraz daha kolaylaştı. Biz Türkiye'deki en mücadeleci sendikalardan biriyiz. Bunu onurla ve grurla söylüyoruz. Bunu herkes son zamanlarda fark ediyor. Fakat bunların bir çoğu toplu sözleşme sürecinde çözüm aşamasına kavuşacak diye düşündük. Belli bir noktaya geldikten sonra sözleşmede bu isteklerimiz karşılanmadığı için bizde 21 Haziran saat 08.00'de grev uygulama kararı aldık. Grev kararı alındıktan sonra 915 sendika işçisi ile grevi başlattık. Bu arkadaşlamızdan 21 tanesi yasal zorunlulukla görevli olarak çalışmak zorundalar içerde. Kazancı, elektrikçi, tesisatçı, bakımcı. O arkadaşlarımızı da zorla içeriye soktuk onlar içeriye girmek istemiyorlardı. Onlara da dedik ki 'Fabrikanın gerçek sahipleri biziz.' Bakın burada 915 tane işçi var.  Fabrika müdürleri içerde, kapsam dışı diye tabir ettiğimiz beyaz yaka personeli içeride. Makinalar onların, fabrika onların fakat şu an içeride üretim yapamıyorlar. Niye çünkü işçi dışarıda. Bu şekilde işletmeyi de sahiplendik. İşletmeye zarar gelsin istemiyoruz. Yaptığımız basın açıklamaları ve televizyona verdiğimiz röportajlardan sonra şöyle geri dönüşler oluyor: Televizyonlardan size destek mesajları yağıyor. İnsanlar Nestle'yi protesto ediyor. Nestle ürünlerini tüketmeme kararları alıyorlar. Biz kesinlikle böyle bir hedefte değiliz. Hedefimiz bu işletmeyi yaşatmak. Bugün grevdeysek taleplerimiz karşılanmadığı için grevdeyiz. Taleplerimiz karşılanana kadar da grevimiz, eylemimiz sonuna kadar devam edecek. Etmek zorunda çünkü bölge için çok önemli. Marmara'dan ziyade Türkiye için çok önemli bir grev yaşanıyor burda. Ülke gündeminin bu kadar durgun olduğu insanların toplumsal tepkiyi vermeyi beceremediği bir ülkede yaşıyoruz.

İşçi sınıfı ülke gündemine ağırlığını koymaktan uzak, bir sınıf olarak hareket ettiğini de söyleyemiyoruz. Galiba bu yüzden de gündemi başkaları belirliyor.

Sınıf yok, halk da yok ortada. Sendika nedir? Sendika ülkede demokrasiyi yön verebilmelidir. Hazır demokrasilerden beslenmemelidir. Maalesef bizim ülkemizde herşey hazır olarak insanların önüne konulduğu için  bir sınıf bilinci oluşmuş durumda değil. Biz bunu başarıyoruz şu an burda. Sizler gelip destekliyorsunuz, kardeş sendikalarımız geliyor destek veriyor.

İşçilerin taleplerinden bahsedelim. Ücret işçiler için önemli. Peki kiralık işçi, sözleşmeli işçiler hakkında sözleşmede bir madde var mı?  

İş kanunumuzda bir tabir var. Belirli süre hizmet akdi ile çalışanlar ve belirsiz süreli hizmet akdi ile çalışanlar. Belirsiz süreli çalışanlarda bir sıkıntı yok. Gelip bir ay süreyle işyerinde çalışıyorlar. Belirli süre ile çalışanlar ise çağrılı süre üzerine işe gelenler. Hafta içersinde bir gün, iki gün geliyor veya 3 gün gelmiyor. Veya bir ay içerisinde maksimum 10 gün geliyor.  Bir de maalesef siyasi iktidarın son dönemlerde Sosyal Güvenlik Kanunu'nda yaptığı değişikliklerle 'ben sosyal devletim' ilkesi adı altında insanlara dayatmış olduğu bir sistem var. Genel sağlık sigortası primi. Bu çalışan insanlar burada belirli süreli çalıştıkları için işveren ayın 20'sinde işe çağırdı 5 gün çalıştırdı. 5 günün sonunda tekrar iş akdini askıya aldı. Ayın bitmesine 5 gün var diyelim. Siyasi iktidar diyor ki 'sen bu 5 günlük süreyi, borcunu bana ödeyeceksin. Ödemezsen senin sağlık hizmet bakımlarını yaptırmam. Bir de böyle saçma bir sistem var. Tek Gıda İş Sendikası olarak böyle bir sistemi kökten red ediyoruz. Mevsimlik işçi kanunda adı olmasa bile vardır. Mevsimlik işçiliğin belli bir dönemi vardır. Konserve işletmelerinde de örgütlüyüz. Domates sezonunda o işletme salça yapar ve onun süresi bellidir. Ordaki işçi ne kadar çalışacağını bilir fakat burdaki düzani kabul etmemiz mümkün değil. Ay içerisinde ne kadar çalışacağı belli değil.Bu uluslararası bir kimliği olan dünya devine yakışmayan bir sistem. Sendika  olarak bu anlayışı red ediyoruz. Burda toplu sözleşme taslağımızı yaparken sözleşmelilerle ile ilgili bir madde koymayacağız. Sendikanın hedefi  915 üyemiz işçinin burda toplu sözleşmede yer alan haklardan yararlanmasıdır. Fakat bu konuda işyerini adım atmaya zorladık. Belirli süreli hizmet akdi ile çalışan 192 kişi var. Fabrikayı adım atmaya zorladık. Umarız ki burda çalışan diğer arkadaşlarımız gibi çalışma hakkına sahip olacaklar.

Kapsam dışı beyaz yaka ile ilgili sendikanın bir çalışması var mı? Ya da onlardan gelen bir talep var mı?

6356 Sayılı sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunu'nda bu konuda bellirli hükümler var. Anayasanın 51. maddesine göre isteyen her vatandaş istediği sendikaya üye olabilir istediği sendikadan istediği zamanda istifa edebilir. O arkadaşlar için işin bir de baskı boyutu var. Biz bunu teklif ettiğimiz anda Türk Ceza Kanunun 11. maddesine göre yargılanma durumumuz var. Niye, çünkü 'sen ona gittin baskı yaptın, sen niye ona üye ol dedin.' O arkadaşlarımız bizlerden daha bilinçliler, eğitim seviyeleri bizlerden daha yüksek. Kendilerini öyle anlatıyorlar. Fakat bu konuda okuyup araştırma yapmıyorlar. Bilseler sendikayı bizden daha çok sahiplenecekler. Çünkü sendikacılığın ne demek olduğunu bilmiyorlar. Dayanışmanın birlik, beraberliğin ne demek olduğunu bilmiyorlar. Bu süreçte Nestle'deki kapsam dışı çalışan arkadaşlarımız farkına vardı. Ama bu konu da neler düşündükleri ile ilgili konuşmamız olmadı.

Sözleşme sürecinde işveren taleplerinize nasıl yaklaşıyor?

Olumsuz yaklaşıyor. Mesele sadece maddiyat olarak değerlendirilmemeli.  Toplu sözleşmeler hem maddi hem de manevi kazanımlar anlamında değerlendirilmeli. Birlik ve beraberlik olarak bakılmalı. Sadece maddiyat anlamında baktığınızda zaten kazanma şansınız yok. Biz burda farklı şeyler yapmayı öğretmeye ve göstermeye çalışıyoruz. İşverenin bakış açısı benim kişisel fikrim İnsanlar dayanışma içerisinde olmasın, sınıf bilinci oluşmasın. Uluslararası bir firma ve söylenen paralar onlar için para değil. Para olsaydı bu iş çözülürdü.

İşçi aileleri bu konuya nasıl bakıyor?

Aslında en fazla desteği ailelerden alıyoruz. Özellikle nöbet tutan arkadaşlarımızın aileleri buraya geliyor ve vakitlerini burada onlarla geçiriyorlar. Ailelerimiz evde pişirdikleri, börek, kek, yemekleri buraya getiriyor.

İşverenin basına servis ettiği "Şirketimiz şubat ayından bu yana devam eden süreçte, sendika ile anlaşmaya varabilmek için ücretlerde enflasyon oranının ortalama iki katı kadar artış teklif etmiştir. Sektör standartlarında verdiğimiz bu teklifle Karacabey fabrikamızda asgari ücret alan tam zamanlı personel kalmamış ve tam zamanlı tüm çalışanlar oldukça iyi düzeyde sosyal haklara sahip olmuştur. Ne yazık ki, sendika şubat ayından beri yapmış olduğu maddi taleplerde geri adım atmamıştır" açıklamaları hakkında neler söyleyeceksiniz?

Bu açıkmayı yapanlara teşekkür ediyorum. TekGıda-İş Sendikası ve şahsım adına. Çünkü bizi orda yüceltmişler. Burda 915  çalışanın 915'inin bu olaya sınıf bilinci olarak bakma şansı yok. 915'inin de maddi anlamda bakma şansı yok. Bir ayrıntı vermiş 'sendika maddi taleplerde geri adım atmıyor'. İşçinin zaten duymak istediği budur. Bizi daha çok üye ile birleştirdi bu yapılan açıklama. Dediğim gibi olay maddiyat değildir. Maddiyat olsa şimdiye kadar çözülürdü. Dünya devi. 175 ülkede üretim yapan uluslararası bir şirket, prestij, kariyer var. Düşünün 7 günden beri bu fabrika çalışmıyor. Bu gün grevin 7'nci günündeyiz. 7 günden beri bu fabrikayı çalıştırsalardı belki bu insanlara 7 gün içerisinde kazandığı paranın çeyreğini verecekti. Bu açıklama bizi bir araya getirdi.

İşveren, geri adım atmayacağını açıkladığında grev devam edecek mi?

Tabii Genel Başkanımızın bir açıklaması var. "Biz TekGıda-İş Sendikası olarak bu mücadeleyi başlatıyoruz. Bir hafta, iki hafta değil" dedi işverene seslendi. "Bir seneyi biz göze alıyoruz. Gerekirse genel merkezimizi satarız bu direnişten alnımızın akıyla çıkarız" dedi. Çok kararlıyız. Niye kararlıyız çünkü insanlar da kararlı. Çok gururlu ve onurluyuz. İyi ki biz bu sendikanın üyesiyiz. Sivil toplum örgütleri halka yön vermeli. Malesef bu ülkede az önce de bahsettiğim gibi sivil toplum örgütleri ve özellikle sendikalar hazır demokrasiden besleniyorlar. Ben bunu yaptım sen de bundan besleneceksin. Ben yön veremedikten sonra, kendi isteklerimizi kabul ettiremedikten sonra sendikacılığın anlamı yok. Ama sendikamız bunu son dönemlerde başarabilen en iyi sendikaların başında geliyor.

NE OLMUŞTU?

Nestle Karacabey fabrikası işçileri 2014 yılı toplu sözleşme görüşmelerinde fabrika yönetimiyle uzlaşma sağlayamamış, o zaman Hak-İş'e bağlı Öz Gıda İş Sendikası'na üye işçiler eylem başlatmıştı. Patron ile sendika yönetimi işbirliği sonucu 28 işçi işten çıkarıldı. Ardından işçiler tepki olarak Tek Gıda İş sendikasına geçti, atılanlar ise aylar süren çadır direnişi sonucu işe iade edildi. Bu yıl işçiler ile Nestle'nin patronları arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşmaya varılamadı. Bursa Karacabey'deki tüm işçiler geçtiğimiz hafta greve başladı. Son olarak benzer şirketlerde çalışan Nestle Su ve Erikli Su işçileri de bu hafta greve başlayacakları bilgisi geldi.

NESTLE GREVİNE YUNANİSTAN'DAN SELAM

Bursa Karacabey’deki Nestle grevine bir destek de Yunanistanlı emekçilerden geldi. PAME geçtiğimiz hafta gönderdiği açıklamada grevci işçileri şu sözlerle selamladı:

“Nestle tekeli dünyanın her yerinde işçileri sömürmektedir. Aynısını ücret kesintileri yaparak ve işçileri işten atarak Yunanistan’da yapmıştır. Nestle tehditleri arttırmakta, özgürlüklere ve işçilerin haklarına saygı duymamaktadır. Arkadaşlar, mücadelenize devam edin, sizin zaferiniz aynı zamanda bizim zaferimiz olacaktır. Her zaman sizin yanınızdayız. Sınıf dayanışması silahımızdır. Bizler Yunanistan’daki Nestle işçilerini mücadeleniz hakkında bilgilendireceğiz.”