Oğuz Oyan soL'a değerlendirdi: FORBES 100 ne söylüyor?

soL yazarı Prof. Dr. Oğuz Oyan, FORBES'un bugün açıkladığı 'En Zengin 100 Türk' listesini soL'a değerlendirdi.

Oğuz Oyan

 

FORBES, 14. kez hazırladığı "En Zengin 100 Türk" listesini açıklarken, Türkiye'de döviz krizinin de etkisiyle dolar milyarderi sayısının 40'tan 29'a gerilediğini, listeye giren 119 kişiden 101'inin servetinde gerilemeler olduğunu, ama geçilen "türbülanslı döneme" rağmen listede "ciddi düşüşler", "yerlebir olan servetler" yani "acıklı bir tablo" olmadığı yönünde değerlendirmeler yapmış.  Devamla, "Listenin detayları bize iş dünyasının genel olarak bu zor ortama karşı iyi bir direnç gösterdiğini, sebatla tutunduğunu, kendine yeni iş alanları, pazarlar yaratabildiğini, özetle bu riskleri azaltacak önlemler almayı başardığını ve bu sıkıntılı dönemde yoluna devam edebildiğini gösteriyor" diyerek sözünü bağlamış.

Yüreğimize su serpildi. Memleketin ve milletin bunca sorunu varken bir de bunu dert etmeyeceğiz demektir. Düşünsenize, ülkemiz gelişmiş ülkeler ligine hiç giremediği gibi devr-i AKP döneminde orta gelirli ülkeler liginde bile küme düşme hattına gerilemiş, hatta G-20 liginden düşmeye yaklaşmış durumda. Eh bari hiç olmazsa, bazı gelişmiş ülkelerden daha fazla dolar milyarderine sahip olalım da bizim de iftihar edecek bir şeyimiz olsun; vatanın ve iktidarın şanına da leke sürülmesin. Cumhur İttifakına yani aslında dolar milyarderi yaratma şampiyonu AKP iktidarına yeniden oy vermeye hazırlanan necip milletimizin dar gelirli geniş kesimlerinin yüreklerine de biraz su serpilsin böylece.

***

Listenin ayrıntılarına bir de bizim açımızdan bakıldığında, servetlerinin tamamını Türkiye dışında oluşturan 6 milyarder hesaba katılmazsa, geri kalanının tümünün AKP döneminde servetlerine servet kattığı görülecektir. Bunları da iki halka olarak tanımlamak mümkündür: Birinci halkada, iktidara -tüm iktidar döneminde- çok yakın durmanın nimetlerini toplayanlar bulunur. 

Holding/şirket isimleriyle anarsak, Rönesans, Yıldız, Doğuş, Çalık, Limak, Park, Fiba, Sabancı Holding ve benzerleri bu grubu girerler. Bunlar sadece kamu ihaleleri üzerinden palazlanırken değil, dara düştüklerinde bankalar sisteminin kredi kolaylıklarından yararlanma öncelikleri bakımından da ayrıcalıklıdırlar. İkinci grupta bulunanlar ise, tüm dönemlerde en fazla kollanmaya mazhar olanlar içinde yer almasalar da özelleştirme furyasından büyük servetler edinen, sermaye birikim süreçlerinin önü asla kesilmeyen hatta kolaylaştırılan grupta yer alırlar. Koç ve Eczacıbaşı Holding gibi sermaye grupları buradadır. Bir de tabii gözden düşmüş veya batırılmış olanlar vardır. Gözden düşmüşlere en iyi örnek Doğan Holding'tir. FETÖ bağlantısı bahane edilerek batırılanlar da vardır. (Ama bu bağlantı bahanesi, her şirkete farklı tarifeyle uygulanır).

AKP milyarderlerinin bir bölümünün bu yıl milyarder listesinde yer almaması da yanıltmamalıdır. Onlar fakirlik ilmühaberi hazırlamakla falan meşgul değillerdir. Milyar dolar eşiğini bu yıl döviz kurundaki artışın da etkisiyle aşamamış ama yüzmilyonlarca dolar nakit servete hükmedenlerdir onlar; dolayısıyla "en zengin 100 Türk" listesinin mutena bir köşesinde kendilerine yer bulurlar.

Bir de şunu gözardı etmeyelim: Bu listeler, nakit veya hemen nakte çevrilebilir (vadeli mevduat, hisse senedi, bono, tahvil, fon payı vb.) likit varlıklar hesaba katılarak hazırlanmaktadır. Diğer servet/mülkiyet türleri bunun dışında kalmaktadır. Dolayısıyla, servetlerini gayri-nakti alanlara yatıranlar, nakit servetlerini yurtdışında tutarak beyan etmeyenler gibi farklı davranış  kalıplarına sahip olanlar listeye girmemekte ve bu durumda karşılaştırmanın çok sağlıklı yapılması zorlaşmaktadır. Bu listeler sadece bir fikir verir. Ama 29 dolar milyarderi listesinde niçin Sabancılardan tek bir ferdin bile yer almamasını açıklamaz.