Natomed Hastanesi işçileri anlatıyor: İŞKUR teşviki almak için, bizi işten attılar

Ankara Mamak’ta bulunan Özel Natomed Hastanesi, İŞKUR teşviklerinden yararlanabilmek için mevcut personelinin işine son verip yenilerini istihdam ediyor. Kendisini 'liberal idealist' olarak tanıtan başhekimin hastanesinde işlerine son verilen işçiler, yaşadıklarını soL'a anlattı.

Haber Merkezi

Ankara Mamak’ta bulunan Natomed Hastanesi, yaklaşık 7 ay önce 9 temizlik işçisini işten çıkardı. Hastanede, geçtiğimiz günlerde bir temizlik işçisinin daha işine son verildi. Başhemşirelik tarafından yeni işten çıkarmalar olacağı bilgisinin iletildiği hastane çalışanları, yaşadıklarını soL’a anlattı.

İşten çıkarılan işçilerden biri olan iki çocuk annesi A.H, ameliyathanede temizlik personeli olarak çalışıyordu. İşe başladığında herhangi bir eğitim almadığını, ameliyathanede çalışmanın özel kurallarının programlı bir biçimde kendilerine anlatılmadığını belirten A.H, birinci günün sonunda kendisini temizlik yaparken bulduğunu söylüyor.

Aşı sorgulaması yapılmayan ve ameliyathanede çalışmadan önce yapılması gereken aşılardan mahrum olan A.H, yalnızca kendileri için değil, hasta sağlığı için de bu durumun teşkil ettiği risklerin farkında olduğunu vurguluyor.

T.Z ise hangi birimde çalıştığı sorumuzu “Belli olmuyordu, o gün nerede ihtiyaç varsa orası oluyordu” diye yanıtlıyor.

Koter gibi tek kullanımlık malzemelerin tekrar kullanıldığını anlatan A.H, sterilize edilememesine rağmen o malzemelerin sterilizasyona tabii tutulduğunu, üstelik sürekli eksik malzemeyle çalıştıklarını belirtiyor. Oysa öyle malzemeler var ki kullanılan kimyasal dezenfektanların koroziv etkisi nedeniyle yüzeyindeki pürüzsüz hal ortadan kalktığı için kullanılamaz hale geliyor. Buna karşın işçilerin iddiası, hastane yönetiminin kararının tek kullanımlık malzemeleri daha uzun ömürlü kullanma yönünde olduğu. Ameliyathanenin periyodik temizliğinde de önce deterjanlı su ile silme ve ardından klor içeren solüsyon kullanma talimatı uygulanamıyor, çünkü çalışanların defalarca talep etmiş olmasına rağmen yönetim gerekli malzemeleri sağlamıyor. İşçiler “tuvalet kağıdı bile yok” diyorlar.

Atılan 9 işçinin yerine yalnızca 1 kişinin alındığı hastanede, temizlik görevlilerinin tek işi temizlik yapmak da değil. Oysa etkin ve standart bir ameliyathane izolasyonu için, yarı steril ve steril alanlara giriş çıkış talimatlarına uyulması gerekiyor. “3 kişinin işini 1 kişiye yaptırıyorlar” diyen A.H, bu talimatlara uymalarının imkansız hale getirildiğini aktarıyor. T.Z, ameliyathanede çalışmayan kişilerin temizlik üniforması ile katlara hasta taşımaya mecbur bırakıldıklarını anlatırken “Tuvalet temizliği yaptıkları kıyafetleriyle hasta taşıyorlar” diyor.

‘İŞKUR TEŞVİKLERİ NEDENİYLE İŞTEN ATILDIK’

İşçiler, işten atılmalarının sebebinin “İŞKUR teşvikleri” olduğunu aktarıyor. İlave istihdam teşviki kapsamında başlatılan uygulamaya göre, imalat ve bilişim sektörü dışındaki alanlarda her bir sigortalı için hesaplanan primler ile damga ve gelir vergisi devlet tarafından karşılanıyor. Bu, asgari ücret ödeyen bir patron için 883,01 TL’lik bir yardım anlamına geliyor ve 1 yıl süreyle ödeniyor. Ancak istihdam edilen sigortalının, 18-25 yaş aralığında erkek, 18 yaşından büyük kadın veya İŞKUR’a kayıtlı engelli olması durumunda destek 18 ay süreyle uygulanıyor. Patronların ödemesi gereken bu primlerin "teşvik" kapsamında ödemesinin sağlandığı kaynağın ise, İşsizlik Sigortası Fonu olduğunu hatırlatmakta fayda var.

İstihdam teşvikinden faydalanmak için İŞKUR üzerinden işçi almayı tercih eden hastane yönetimi, gerekçeyi yasal kayıtlarda bu şekilde sunmasa da, yüz yüze görüşmelerde bunu açıkça söyleyerek “yıllanmışları göndereceğiz” demiş. A.H, yönetimin kendisine İŞKUR’a kaydolmayı önerdiğini, böylelikle kendisinin tekrar işe alınabileceğini söylediklerini aktarıyor. Daha önce kendisinin de teşvik kapsamında işe alındığını aktaran T.Z, teşvik süresinin bitmesiyle beraber işten atılmasının gündeme geldiğini, hastane patronunun yeni teşvik aradığını vurguluyor. Sonuç olarak hastane, İŞKUR’dan alacağı teşvikin peşinde olduğu için, işçilerin işine son veriyor.

İşçiler, hastanede dolaşan bir söylentinin de, erkek personelin işine son verileceği, tüm temizlik işlerinde kadınların tercih edileceği yönünde olduğunu aktarıyor. İddia doğruysa, bu tercihte sebebin, İŞKUR’un kadın işçi çalıştırılması durumunda teşvik süresini 18 aya uzatması olabileceği düşünülüyor.

‘O SAÇINI TOPLA, ETEK GİYME’

İşten atılan işçilerden biri ise, okuma yazma bilmediğini belirtmesine rağmen kendisine işten çıkış belgeleri imzalatıldığını “Mesai saatinin bitiminde çağırıp işten çıkarılıyorsun dediler, kendilerine de söyledim, okumuşluğum yok dedim” sözleriyle anlatıyor. Normal koşullarda böyle bir durumda bir kişinin tanıklık etmesi, ilgili metinleri okuması ve işçinin onayının mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle alınması gerekiyor.

soL’a konuşan işçi kadınlar, hiçbir yazılı karar olmamasına karşın kadınlara karşı hastane müdürü tarafından tuhaf yasakların getirildiğini de anlatıyor. Örneğin bir kadına, “Sarı kız, o saçlarını topla” denmiş. Sekreter olduğunu, yemek yapmadığını hatırlatarak cevap veren kadın, hastane müdürü tarafından sarfedilen “Ukala, saygısız” sözlerini işitmiş. İşçiler, hastane müdürünün sık sık hakaret ettiğini, göreve gelir gelmez bayram tatillerini bile kaldırdığını söylüyor ve ekliyorlar: “Sağlıkçı değil, uzaktan yakından alakası yok.”

Hastane müdürü, katlarda çalışan sekreterlerin beyaz gömlek ile siyah etek veya pantolon giyme uygulaması olmasına rağmen bir kadına “etek giymemesi gerektiğini” de söylemiş. soL’a konuşan T.Z, bu durumu anlatırken ne yazık ki eliyle gayri ihtiyari olarak etek boyunu da gösterme ihtiyacı hissediyor ve “normaldi bence” diyor.

HASTA BAKICI KADROSUNDA GELENLERE TEMİZLİK YAPTIRIYORLAR

Hastanede 9 kişinin işten çıkarılmasının ardından, çalışma süreleri de uzatılmış. Ancak çalışanlara ilave mesai ücreti ödenmiyor. “Bunu nasıl açıklıyorlar” sorumuza işçiler gülerek “Açıklamıyorlar” yanıtını veriyor. 

Öte yandan İŞKUR’dan gelen işçiler “hasta bakıcı” olarak istihdam edilse de, hastane bu kişilere temizlik işçiliği yaptırıyor. İşten atılan işçilerden biri hasta bakıcı kadrosunda gelenlerden bahsederken,“Mahvettiler onları, kadının biri 12 kilo vermiş” diyor. Bu kişilerin kurum kimliklerinde de “hasta bakıcı” yazıyor. Geçtiğimiz günlerde hastaneye denetim için gelinmesinden hemen önce, bu işçilerin kıyafetleri değiştirilmiş, eldivenleri çıkarılmış ve kendilerine sorulursa temizlik yaptıklarını kesinlikle söylememeleri istenmiş. İşçiler “Nasıl oluyorsa her denetim 1 hafta önceden zaten duyuluyordu” diyor.

Hastanede bir taşeron firma aracılığı ile çalışıyor görünen işçiler açısından, orada da yasanın hükmü yok gibi duruyor. İşçiler; “Şirketin adı HEKA ama hiçbirimiz nerede çalıştığımızı bilmiyoruz, sigorta dökümlerinde birimiz Diyarbakır’da çalışıyor görünüyoruz, birimiz başka yerde” diye anlatıyorlar.

BAŞHEKİM KENDİSİNİ ‘LİBERAL İDEALİST’ OLARAK TANIMLIYOR

Hastanenin internet sitesinde, başhekimin Prof.Dr. Ayşegül Akbay olduğu belirtiliyor. Akbay kendisini “liberal idealist” olarak tanımlarken, ilaç ve genel olarak sağlık alanında reklamın yasal olmasını savunmasıyla tanınıyor. “Sağlık ve ilaçta da reklamlar bir tür serbest pazarda fikir ve ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmelidir” diyen Akbay’ın, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalında öğretim üyesi kadrosunda olduğunu da bir “oksimoron” örneği olarak not etmek gerekiyor.

soL’un görüşmemizi bitirirken sorduğu “Bundan sonra ne yapacaksınız” sorusunu ise işçi kadınlar şöyle yanıtlıyor: “Çalışmak istiyoruz, çalışmamız gerekiyor, iş arayacağız.”