'Mücadeleci maden işçileri' anlatıyor

Zonguldak Türk Taşkömürü Kurumu’na bağlı çalışan ve kendini “mücadeleci maden işçileri” olarak adlandıran maden işçileri geçtiğimiz günlerde bir çağrı metni yayımlamıştı. TTK Gelik İşletme Müdürlüğü’nde Ocak Mekanik Şefi İsmet Hacıbektaşoğlu’yla bu çağrı metnini ve Zonguldaklı maden işçilerinin mücadele gündemlerini konuştuk.



Haber Merkezi

"Mücadeleci maden işçileri" yayımladıkları çağr metni ve mücadele gündemlerine ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Geçtiğimiz günlerde “mücadeleci maden işçileri” olarak bir çağrı metni yayınladınız. Genel Maden İşçileri Sendikası’na (GMİS) yönelik kapsamlı eleştiriler sunan ve sınıf eksenli bir mücadelenin önemine vurgu yapan bir metindi. Öncelikle kimdir “mücadeleci maden işçileri” ve çağrınız kime?

Maden işçileri arasında gönüllü çalışan, gerek TTK’nın gerek maden işçilerinin bugüne kadar mücadele sonucu kazanılmış haklarıyla ilgili kaygıları ve duyarlılığı olan, bu duyarlılığı gelecek kuşaklara taşıma ve işçileri mücadeleye hazırlama kaygısında olan bir grubuz. Grup maden işçileri ve Zonguldak kamuoyu üzerinde geniş bir etkiye sahip. Çağrımız başta sendika yönetimine, aynı zamanda örgüte ve maden işçilerine. Sendikanın sektörde yaşanan sorunlara nasıl müdahale edeceğine yönelik bir perspektifi ve stratejisi olması gerektiğini düşünüyoruz. Yönetimi sınıf mücadelesi doğrultusunda dönüştürmek gibi bir hedefle hareket ediyoruz.

15 Temmuz öncesi Zonguldak'ta maden işçileri arasında ciddi bir hareketlenme vardı. Hareketlenme neyden kaynaklanıyordu?

TTK’ya bağlı Karadon müeessesesiyle ilgili özelleştirme planı bir yazıyla birlikte yeniden gündeme geldi. Özelleştirme Başkanlığı özelleştirme uygulaması kapsamında TTK’dan Karadon müessesesinin tüm envanterini istedi. Zaten kurumun özelleştirileceğine ilişkin yaygın bir kanaat vardı, bu kanaat böylece iyice güçlenmiş oldu. 14 Temmuz’da özelleştirme girişimlerine karşı sendikanın örgütlediği kitlesel bir basın açıklaması ve eylem gerçekleşti.

OHAL başladıktan sonra mücadele gündemi nasıl bir seyir izledi?

15 Temmuz’dan sonra sendika yönetimi geçen üç aydan fazla zaman içinde en küçük adım atmadılar. Kendilerine şunu söyledik. Tamam OHAL var, darbe girişimi var. Ama içe dönük bir çalışma yapılabilir. Eylem yapmaktan sokağa çıkmaktan imtina edebilirsiniz. Ama işçileri ve kamuoyunu örgütleyip önümüzdeki sürece hazırlık yapabilirsiniz. Hiçbir çalışma yapılmıyor.

Sendikanın 1 Mayıs politikasına yönelik eleştiriniz olmuştu...

Türk-iş’in aldığı karara paralel olarak 1 Mayıs için Çanakkale’ye gitme kararı aldılar. Yönetime giderek yanlış olduğunu söyledik. Zonguldak’ta mücadele verilecekse bunu Zonguldak halkı ve buradaki sivil toplum kuruluşlarıyla yapmak gerekir. Mutlaka gidilecekse temsili gidilsin, Zonguldak’ta 1 Mayıs’ı kitlesel ve nitelikli biçimde kutlayalım dedik. Görüşümüz tam karşılık bulmadı. Çalışmalarımız sonucunda burda da katılmayı kabul ettiler ama yeterince ağırlık vermeden. Bunu göstermelik yaptılar. Çanakkale’ye götürülen işçi arkadaşlar da alanda fazla kalmadı, konu daha çok gezi gibi algılandı.

GMİS ve AKP arasında nasıl bir ilişki var? AKP iktidarı sendika üzerinden maden işçilerine dönük nasıl bir hedef taşıyor olabilir sizce?

Şunu biliyoruz: 2015 yılında bir kongre yaşandı. Hiç kimsenin ummadığı bir yönetim oluştu. Bu yönetimin oluşmasında bazı AKP’li siyasetçilerin de ön ayak olduğuna dair kuşkularımız var. O günden bugüne yapılmayanları da hesaba katarsak doğru olduğunu düşünüyorum bu kuşkularımızın. Özelleştirme planlarına karşı bir şey yapılmaması bir gösterge. Tüm sendika yöneticileri AKP güdümünde denemez. Ama bazıları öyle hareket ediyor. Sendika başkanının “AKP ile yakın olmalıyız” türünden açıklamalarından da böyle bir sonuç çıkıyor.

Çağrınızda GMİS’in "sınıf mücadelesine yanıt üretememesi, gereği gibi müdahale etmemesine" tepkinizi ifade ediyorsunuz. Sınıf mücadelesine nasıl bir yanıt, nasıl bir müdahale gerekli sizce?

Zonguldak maden işçisi tam işçi olamamış, yarı işçi yarı köylü bir grup. Kendisini tarif etme, mücadele etme konusunda sınıfsal bir bakış açısı geliştiremiyor. Köyle bağı sürüyor ve köy geçimini kolaylaştırıyor. Sendikanın işçilerin sınıf bilinci kazanması konusunda bir şey yapmaması büyük bir sorun. Geçmiş dönemde eğitim vs. çalışmaları yapılıyordu; ama bu yönetimde sadece temsilci ve yönetici semineri yapıldı. İşçilere dönük hiçbir şey yok.

Sendikanın özel sektörde örgütlenmeyi gündeme getirdiğini ancak geri kaldığını söylüyorsunuz. Özel sektörde örgütlenme şartları ve olanakları nasıl? Özel maden ocaklarında, sendikanın etkisiz kaldığı ne gibi eylem ve direnişler yaşandı ve yaşanıyor?

Bugün Zonguldak’ta başka örgütlü sendika yok. Zonguldak’ta özel sektörde çalışan 5000 civarı işçiden bugün 2000 kadar kaldı. Ciddi sıkıntılar var, ücretlerini alamama gibi. Sendika bunların sorunlarına da çözüm üretemiyor. Deka ve Balçınlar’da direniş oldu. Bu iki şirket aynı aileye ait. Bunlara kayyum el koydu. Maden işçisi arkadaşlarımız kendilerini madene kitledi. Sendika bu arkadaşlara sahip çıkma, öncülük yapma konusunda gereğini yerine getiremedi. Sendika özel sektördeki çalışanlara umut vermek, onları örgütlemek zorunda. Ege bölgesinde örgütlenme çalışması yapıyorlar. Aydın Çine’de Ege bölgesi irtibat bürosu kurdular. Bu tabii ki olsun; ama Zonguldak’ta bu kadar ihtiyaç varken öncelik burada olmalı.
Örgütlenmek için kararlılık gerekiyor. Öncelikle sendikanın bu iradeyi göstermesi gerekiyor. Zonguldak’ta şöyle bir sıkıntı var. Maden şirketleri belli ailelerin tekelinde. Ya patronla anlaşacaksınız ya da işçileri örgütleyip mücadele edeceksiniz. Sendika iki yöntemi de denemiyor. Özel sektör işçisini örgütlersek patronlar işçileri örgütleyip sendikayı ele geçirirler gibi bir kaygı var. Aslında bu kaygı sendikacıların kaçışı. Örgütlenmeme bahanesi. Çünkü mücadeleye niyetliysen belli aileleri karşına almak zorundasın. Onlarsa TTK işçisi ile al gülüm ver gülüm devam etmeyi yeğliyorlar. TTK bize yetiyor, niye özel sektörle uğraşalım gibi bir anlayış.

Sendika TTK’da örgütlü olduğu için daha çok seçim hesabı yapıyor. Sendikanın yönetimine hak eden insanların gelmesi çok nadirdir. Seçimler milliyetçilik, hemşehricilik gibi unsurlar üzerinden gider ve insanlar bir yere gelir. Sendikacılar da küçük olsun bizim olsun diyor.

Açıklamanızda "bir grup maden işçisinin" Zonguldak'ta ve ilçelerinde 45 bin imza topladığını anlatıyorsunuz. Bu imzalar ne zaman, ne için toplanmıştı? 

Bu imzalar 2015 yılı Mart ayının 9’unda başladı. 5 maddeden oluşan bir metne imza topladık. Zonguldak’ın ve maden işçilerinin bir kısmı acil olan sorunlarına yönelik maddelerdi bunlar.

İlk madde işçi istihdamına ilişkindi. İşçi sayısı günden güne düşüyor. Norm kadronun bile altında çalışılıyor. Böyle olunca ciddi güvenlik zaafiyetleri ortaya çıkıyor. Dolayısıyla işçi alımını talep ettik.

İkinci madde ücret eşitsizliğine yönelikti. TTK’da çalışan maden işçileri arasında ücret eşitsizliği vardı. Eşit işe eşit ücret talebinde bulunduk.

Kurumda gruplu ( münavebeli ) çalışan arkadaşlarımız vardı. 2 ay çalışıp 1 ay çalışmama üzerine kurulu bir çalışma rejimi. Talepleri 12 ay çalışmaktı. Bizde metnimizde üçüncü madde olarak buna yer verdik.

Dördüncü madde kıdem tazminatı üzerineydi. O günlerde kıdem taziminatına ilişkin iktidarın yasal düzenlemesi vardı. Kırmızı çizgimizdir diye böyle bir maddeye yer verdik.

Son olarak da metinde TTK özelleştirilemez, kapatılamaz deniyordu. O günden iktidarın belli politikalarını bildiğimiz için kamuoyu yaratmak amacıyla mücadele ettik. 35 gün Zonguldak merkez ve ilçelerde imza kampanyası yürüttük. Haziran seçimleri öncesiydi. Kente seçim propagandası için gelen farklı partilerden siyasetçilere imzaları kürsüden teslim ettik. 1 Mayıs’ta Türk-iş başkanı kente gelmişti, imzaları ona da sunduk. Sendika yönetimine de kalabalık bir işçi grubu olarak sunduk. Sendikaya biz böyle bir kamuoyu yarattık, bunu örgütleyin mesajı verdik. Ancak gelinen nokta itibariyle bu çalışmayla yaratılan güçlü etki ve kamuoyu da sendikanın politikasızlığının kurbanı oldu.

Yeni yapılacak toplu sözleşme görüşmelerinde işçilerin talepleri neler?

Sendika anket çalışması yapıyor. Klasik ücret taleplerini vs. dile getireceklerdir. İşçilerin arasında ise genel olarak konuşulan talep elbette iş güvencesi. Hiç kimse yarın ne olacağını bilmiyor. TTK’da tam da bu sebepten herkes günlük çalışma çerçevesinde hareket ediyor. Ben buna yönetim kadrosunu da dahil ediyorum. Herkes özelleştirme sürecine girildiğinin farkında ve kimse uzun vadeli bakmıyor. Herkes ne olacaksa olsun noktasında. Bunda en büyük suç GMİS’te. 15 Temmuz’dan bu yana hiçbir şey yapmadılar. İşçilere yönelik bir çalışma yapılabilirdi oysa. İktidar işçileri teslim alıyor kendileri bir şey yapmıyor.

Bundan sonra yaşanacak süreç hakkında ne düşünüyorsunuz? İktidarın maden işçilerine yönelik saldırı politikalarına karşı etkili bir mücadelenin yolu nereden geçiyor?

İktidarın madencilik işkoluna dair özelleştirme politikalarının devam edeceğini yaptıkları açıklamalardan biliyoruz. Bizlerin de bu özelleştirme saldırılarına hazırlıklı olmamız çok önem arz ediyor. Öncelikle Genel Maden İşçileri Sendikası yönetim kurulunun bu güne kadar yapmış olduğu açıklamalar her ne kadar özelleştirmeye karşı gereken mücadelenin verileceğine dair olsa da özellikle son 3 aydır ciddi bir çalışma yapılmıyor olması bizleri kaygılandırıyor. Bu kaygılara rağmen maden işçisi arkadaşlarımız  iş yerlerine karşı yapılacak her türlü saldırıya en sert cevabın verileceği konusunda kararlı duruşlarını her zaman olduğu gibi devam ettiriyor.Yapılması gereken GMİS yönetiminin daha aktif hale getirilmesi için işçi arkadaşlarımız tarafından sendikaya baskı kurulması ve iş yerlerinde ve Zonguldak'ta daha ciddi ve tutarlı çalışma yapmaya zorlanması...