Metro Grossmarket işçileri: Milli mutabakat işçilere karşı yapıldı

Metro Grossmarket'te alınan grev kararının ardından patron tarafından işlerine son verilen işçiler soL'a açıklamalarda bulundu.

Ahmet Özgür Keskin

DİSK'e bağlı Sosyal İş ile Metro Grossmarket arasında süren 6. dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin uyuşmazlık ile sonuçlanmasının ardından grev kararı alınmış ve karar iş yerlerinde ilan edilmişti.

Görüşmelerde, arabuluculuk aşamasından da anlaşma çıkmaması üzerine sendika grev kararı almış ve alınan grev kararı aralarında Bursa'daki Osmangazi ve Nilüfer şubelerinin de bulunduğu 37 Metro mağaza ve deposuna asılmıştı.

Grev kararı ilanlarının asılmasının ardından, Metro Market patronu, işyerini sendikasızlaştırmak ve grevi engellemek için Bursa’da 5 ve İstanbul’da 5 olmak üzere toplam 10 işçiyi işten çıkarttı.

İş akdi feshedilen işçilerle son dönemde yaşadıkları ve Metro grevi üzerine konuştuk:

​Önce sizleri tanıyalım. Kaç yıldır Metro’da çalışıyorsunuz, hangi süreçlerden geçtiniz?

Serdar: Kozyatağı Metro’da iki yıldır deterjan bölümünde çalışıyorum. İki yıl boyunca herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Şu an sendikal bir süreçteyiz. Bundan kaynaklı zor bir durumdayız. İnsanlar baskı altında. Düzenli olarak mobbing uygulanıyor. En son bizlere de yapıldı. Şimdi de işten çıkartıldık. İşten çıkarma sebepleri; 25/2 no’lu kanundaki “iş düzenini bozmak” diye bir maddeden. Süreç içinde yaşadıklarımız, toplantılarla başladı. Toplantılarda kendilerine uygun miktarda alabileceğimiz ücretleri söylediler. “Şu kadar para alıyorken, artık şu kadar alacaksınız. Çift maaşlar bölünecek.” Buna toplantı içerisinde itiraz edildiği andan itibaren mobbing uygulanmaya başlandı. “Greve çıkanı içeri almam, lokavt yaparım, marketi kapatırım” gibi sözlerle baskı uygulandı. Süreç bundan sonra farklı şekilde devam etti. Tek tek odalara alınmaya başlandık. Tek tek konuşmalarda tekrar tekrar aynı şeyler söylendi. “Ülkemize Ruslar gelmiyor. Almanlar soykırımı kabul ettiği için, biz Alman firması olduğumuz için boykot edileceğiz, bundan dolayı zarar edeceğiz. Bu sebeplerden artık sizlere bu ücretleri veremeyeceğiz” dediler. Bu söyledikleri gerekçelerin güncel olarak bir karşılığı kalmadı. Şu an bahaneleri yok. Ancak mobbing var ve bizleri tek tek işten çıkardılar. Bundan dolayı da mağdur durumdayız. Bizim istediğimiz ufalanan hakkımızı almak. Başka bir şey de istemiyoruz zaten. Hakkımızı ararken hakkımızdan olduk.

Serkan Demirci: Metro Grossmarket Kozyatağı Şubesi’nde gece vardiyasında çalışıyorum. Sendikayla patron arasında Mart ayından itibaren TİS (Toplu İş Sözleşmeleri ) görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandı. Zaten işyeri çok düşük bir teklifle başladı. 2015 yılı maaşları üzerinden pazarlıklar başladı. 2015 yılı üzerinden 3 ayda bir aldığımız ikramiye maaşa giydirilmeye çalışılıyor. 1350 TL para teklif ettiler başlangıçta. Şu an zaten 1300 TL asgari ücret alıyoruz. Aslında fiili olarak bu 2016 yılında 3 ayda bir aldığımız ikramiyeyi ortadan kaldırmak demek. Biz de bunu kabul etmedik çünkü bu kazanılmış haklarımızın kaybedilmesi. Buna karşılık işyerlerinde örgütlenmeye çalışıp bunu kabul etmeyeceğimizi belirttik. Sendikanın tavizsiz tutumu sayesinde grev aşamasına gelindi. Ayın 25’inde Metro Market ve şubelerinde, tüm Türkiye çapında greve çıkılacağı duyuruldu, açıklama okunmaya çalışıldı. Çünkü bazı işyerlerinde müdürler tarafından engellemeyle karşı karşıya kaldık. Bunlardan biri de bizim çalıştığımız Kozyatağı mağazasında oldu. Sendika temsilcisi arkadaşımız işletme müdürünün baskısına boyun eğdi. Grev duyurusu sendikanın internet sitesinde duyurduğu saate uymayarak, işçilere duyurusu yapılmadan önce duyuru panosuna asıldı. Biz bu emrivakiyi kabul etmedik. Bu açıklamayı yapmanın sadece beş dakika süreceğini, işe engel olmayacağını söyledik. Oyalamaya çalıştılar, polisle gözdağı vermeye çalıştılar. Biz polise de, işyeri güvenliğine de bunun hakkımız olduğunu söyledik. Engellemeler devam edince inisiyatif alıp, yazının fotoğrafını çektik ve o an dışarıda bulunan arkadaşlarımızla greve çıkacağımızı duyurduk. Bütün arkadaşlarımız yoktu, sendikanın saatiyle olmadığı için bir çok arkadaşımız çıkamadı, bir kısmı da öğle araları bittiği için içeriye girmek zorunda kaldı. Açıklamayı okumamızın üzerine bu sabah (29 Ağustos) Metro Kozyatağı Şubesi’nde aralarında benim de bulunduğum beş arkadaşımızın iş akdi sonlandırıldı. Şu anda sendikal haklarımızı kullandığımız için engellenmeye çalışıyorlar. Bu durumu kabullenmeyeceğiz. Şu an işverenin yaptığı yasal değildir. Kendini yasa üzerinde görüyor. Dava açacağız bu durum için, yasal haklarımızı arayacağız. İşyerinde çalışmakta olan arkadaşlarımıza bu grev sürecinde destek olmaya devam edeceğiz.

Halil Öner: Arkadaşlarla aynı şeyler benimde başıma geldi. Ben de bir buçuk senedir şarküteri bölümünde çalışıyorum, aynı baskıları ben de gördüm.

Yusuf Yazıcı: Kozyatağı Grossmarket’te 2 yıldır gece vardiyasında çalışıyorum. Son üç aya kadar olumsuz hiçbir hareket görmedim. Bu toplu sözleşme sürecinde müdürlerimiz bize baskı uyguladı, haklarımızı savunmamızı istemediler. Biz arkadaşlarımızla dik durduk. Sonucunda beş arkadaş işten atıldık. Mücadele etmeye ve geride kalan arkadaşlarımıza destek vermeye devam edeceğiz.

Önümüzdeki sürece dair düşünceleriniz ve öngörüleriniz neler?

Serkan: Biz işten çıkartıldıktan hemen sonra sendika şubesi ile iletişime geçtik. Yasal haklarımızdan bahsedildi. Biz bu işten atılmaları kabul etmiyoruz. Sendikal hakları kullanmak suç değildir. Hem işe iade davası açacağız hem de sendikal haklarımızın engellenmesinden ötürü işyerine dava açacağız. Hem kendi kişisel davamızın peşindeyiz hem de orada çalışan arkadaşlarımızın ekmek davasının yanındayız. Onlara desteğe devam edeceğiz. Şu ana kadar işyerinin yapmış olduğu şey kazanılmış hakları geriye götürmektir. Biz şunu düşünüyoruz; Metro’da bu haklar geriye götürülürse bunun Türkiye’deki market sektöründe etkisi olacak. Örneğin BİM çalışanlarının ortalama maaşı 1500-1700 TL, o da asgari ücrete düşecek. Yani biz burada bir sınır çizeceğiz. Sermayenin talepleri sınırsız. Örneğin bir asgari ücret olmasa, asgari ücret de vermezler. Kazanılmış haklarımızı koruyup, bu haklarımıza yeni kazanımlar ekleyeceğiz.

Halil: Şu ana kadar pek çok konuda sıkıntı yoktu. Para meselesinde üç ya da dört madde anlaşma yapılamadı. İkramiyelerin bölünmesinde de sıkıntı var. Hem bölünmesini istiyorlar hem de 2015 yılı maaşlarından hesaplıyorlar. O da zaten ikramiyenin bölünmesi anlamına geliyor. Biz bunu kabul etmedik.

'MİLLİ MUTABAKAT SERMAYE MUTABAKATIDIR, BUNA KARŞI İŞÇİ SINIFI MUTABAKATINI KURMALIYIZ'

Son dönemde AKP emekçilere karşı birçok yasa ve düzenleme getirmiş oldu. Özellikle sizlerin de çalışmakta onuncu iş kolu sömürünün ve hak gasplarının yoğunlaştığı bir sektör. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kurulan Milli Mutabakat ile beraber emekçilere dönük saldırılar hız kazandı. Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Serkan: 15 Temmuz’dan sonra başlayan sürecin öncelikle bir milli mutabakat olmadığını düşünüyorum bu bana kalırsa bir sermaye mutabakatı. Burada açıklanan özelleştirme paketleri bunun sermaye mutabakatı olduğunun açık bir göstergesi. Darbeyle hiç ilgisi olmayan yasalar çıkarılıyor, oldu bittiye getiriliyor. Biz buna karşıyız. Bu anlaşmaların, bu özelleştirmelerin olumsuz bir şekilde işçilere yansıyacağının bilincindeyiz. Bunun akılla mantıkla açıklanacak hiçbir yanı yok bize kalırsa. Hem bize yapılan emek gaspına karşı geleceğiz hem de sektördeki diğer çalışanlarla bir araya geleceğiz hem de bu sermaye mutabakatına karşı ülke çapında işçi mutabakatını kurmalıyız.

Serdar: Şu an en büyük sorun sendikalarda. Market çalışanlarına bakarsanız ellerindeki bütün haklar alınmıştır. Şu an diğer marketlere baktığımızda çift maaşların çoğu kaldırılmış durumda. Bundan dolayı direnen arkadaşlar oldu, Carrefour’da, başka yerlerde oldu. Şu an da bize uygulanmaya çalışılıyor. Bunu Carrefour’da da yaptılar, şimdi Metro’da yapıyorlar. Direnen işçiler kazanacak. Biz işçiler olarak mücadele etmeye devam edeceğiz.

'İSLAMCI GRUPLAR ARASINDA TARAF OLMAK ZORUNDA DEĞİLİZ BAŞKA BİR SEÇENEK MÜMKÜN'

Son olarak bildiğiniz gibi 4 Eylül’de aydınların, sanatçıların ve sendikacıların çağrısıyla gericiliğe, emperyalizme ve darbecilere karşı Kartal Meydanı’nda bir miting düzenleniyor. Bu miting hakkında siz neler düşünüyorsunuz?

Serkan: Bu miting açıklandığı anda katılmaya karar verdim. Çünkü bana kalırsa bu ülkede Fettullah Gülen darbesi engellendi ama sonrasında yaşanan süreç, AKP darbesidir. İslamcı gruplar arasındaki çatışmada taraf olmak zorunda değiliz. Bir darbeye karşı öbür darbeyi kabullenmek zorunda değiliz. Ben bunun üçüncü bir seçeneğinin olduğunu düşünüyorum. Ben bu yüzden 4 Eylül’deki mitinge şahsen katılıp destek vereceğim.

Serdar: 4 Eylül mitingine ben de katılacağım. İlk duyduğumdan beri böyle söylüyorum. Ama o zaman çalışıyordum. İş saatine geliyordu bu sebeple gelemeyecektim. Bizde vardiya değişimleri yapılmıyordu. Şu an işsiz olduğum için büyük bir ihtimal oradayım. Bir işçi olarak orada bulunacağım. Metro’dan atılan işçiler olarak orada kendimizi duyurmaya çalışacağız. Aydın insanlar da orada, mutlaka bizlere yardımcı olacaklarını düşünüyorum.

Halil: Emek ve haktan söz eden her grubun arkasındayım ben de katılacağım.